Böyle kafama estikçe ek bölüm yayınlıyor olmam amma da tuhaf. Bu, Daphne'nin Malfoy Malikanesi'nde kalmak zorunda olduğu gecelerden biri hakkında. İyi okumalar...
__Arctic Monkeys - Stop The World I Wanna Get Off With You
"Muggle olmak amma aptal işi değil mi?"dedi Fred . Sol omzuyla Daphne'yi öyle bir dürttü ki , diğer yanında yürüyen George ile çarpıştılar. "Yani onca yolu tepelerinde uçuyorsun ve onlar da-"
"Görünmez olarak."dedi Daphne fısıltıyla.
"Bizi yanlış anlama."dedi George.
"Malfoy değiliz tabii."
"Kan statüsü de kimin umrunda , değil mi?"
"Yine de bazen Muggle olmadığıma seviniyorum çünkü-"
"Daphne!"dedi merdivenlerin tepesinden bir ses. Mrs Weasley , aceleci adımlarla aşağıya koşturuyor , pancar gibi kızarmış yüzünü tek elini sallayarak serinletmeye çalışıyordu. Diğer eli ise göğsünde , kalbinin hemen üzerindeydi. "Moddy iniş yaptıklarında seni göremediğini söyledi! Söyler misin , aniden ortadan kaybolmak da ne anlama geliyor?"
"Bilirsin , birden kaybolmak anlamına geliyor , anne."
Mrs Weasley , Fred'i duymamış gibi Daphne'ye aceleyle sarıldı. Kızarıklık boynundan başlayarak yavaş yavaş kayboluyor gibiydi ama hala burnundan soluyordu.
"Tehlikeli olduğunu söylüyorum ama küçük hanımın hınzırlık yapası geliyor."dedi Moddy , merdiven korkuluğundan aşağıya tehditkarca bakarak. "Sonra bir bakıyorum - BAM! Sürüden ayrılmış!"
"Şey... Uzun zamandır süpürge kullanmıyordum."
"Ah , öyle mi? En başından söyleseydin , peşimize takılacak bazı Ölüm Yiyen dostlarımızı önemsemez , seninle şehir turuna gelirdim!"dedi Hermione , Moddy'nin birkaç adım gerisinden. "Harry , Daphne burada!"
Daphne tek eliyle anlını ovuşturup bekledi. Ancak, basamakları sallana sallana inen Harry tek kelime etmiyordu. Yüzündeki ifade durağandı ve uçmaya başladıktan yarım saat kadar sonra arkasına bakıp arkadaşını göremeyen birine göre fena halde sakindi. Adımları merdivenin ortasında durunca , Daphne'yi kısaca süzdü.
Başını sola doğru eğip üst katı işaret edince , Daphne sırt çantasının kulpuna asılıp merdivenlere yöneldi. Harry'nin peşi sıra giderken , diğerleri onları takip ediyor mu diye bakmadı ama Hermione'nin arkalarında olduğunu biliyordu.
Harry kaldığı odanın kapısını açıp içeriye girince , toz kaplamış bordo yatağın üstünde oturan Ron hışımla ayağa kalktı.
"Uçuş başlamadan önce de geç gelmiştim."dedi Daphne hemen.
"Geç geldiğin için hiçbir şey sormadık ve sen de bundan merak etmediğimizi anladın , öyle mi?"
"Amma düşük çenelisin, Ronald."
"Sadece seni düşünüyoruz. Hermione neredeyse ağlıyordu!"
Hermione "Ne?" diye mırıldanır gibi oldu ama Daphne sırt çantasını oracıkta bırakıp merdivenlere yönelmişti bile. Adımlarını hızlandırıp dar koridorlardan geçti. Hermione arkasında soluk soluğa koşturuyor, sesleri takip ederek üst kata çıkarken Daphne'ye yetişmeye çalışıyordu. Daphne olduğu yerde durunca sırtına çarpacak gibi oldu ama son anda kendini frenlemeyi başardı.
Sirius Black, koridorun sonundaki yemek odasının kapısında dikilmiş gülümsüyordu. Etrafındaki herkes gibi görünüyordu. Kıyafetleri ve saçları temiz ve bakımlıydı, sakalı biraz kesilmiş ve yüzüne de renk gelmişti. Kesinlikle iki yıl öncesinden daha sağlıklı görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Dead Tell No Tale (Harry Potter Fiction)
FanfictionLumos ! @SlnFhl, @Aisha_Volpina, @minibayku ve eğer buradaysan sana ithafen; Önce yılan ateş aldı, sonra aslan ve porsuk, ardından da kartal. Hepsi birer kül olup ateşe katıldılar. Odadaki karanlığı aydınlatmaya değil ama bir nebze ısıtmaya yetece...