Müthiş Bir Yüzleşme

708 50 11
                                    

Not: "Müthiş Bir Yüzleşme" hikaye yeniden düzenlendiğinde yayımlanmış bir bölümdür.

Le Moulin- Yann Tiersen

İkinci Bölüm
Herkesten Uzakta
⚡️

Büyük Salon, gürültü yüzünden gittikçe katlanılmaz hale geliyordu. Herkesin söyleyecek bir şeyi vardı. Aynı anda gürültüyle konuşuyor, çatallarını tabaklarına sürtüyor, kadehlerini masaya bırakıyor, gülüyor, şakalaşıyor, Daphne'nin sabrını fena halde zorluyorlardı. Onu rahatsız eden şeyin ne olduğu belirsizdi. Evet, gürültü katlanamayacağı kadar fazlaydı çünkü bir odada tek başına bırakılarak büyütülmüştü ama onu asıl rahatsız eden, sırtındaki delici bakışlardı.

"Daphne,"dedi Harry, uyaran bir tonla. Bir saniye sonra bakışlarını yeniden kendi tabağına indirmişti ve hiç konuşmamış olmayı diliyordu.

Daphne, başını çevirip Harry'ye onu burada daha önce hiç görmemiş, sesini duymamış, onu tanımıyormuş ve adını bilmesi bile mucizeymiş gibi baktı. Sonunda Harry konuşması gerektiğine karar verdi.

"Çatalını neden tabağına vurup duruyorsun?" Sesinde tereddüt vardı.

Daphne yerinde kıpırdanıp bir şeyler yemeye başladı. Büyük Salon, arkasındaki delici bakışları üzerinde hissedemeyeceği kadar büyük değildi. Ara sıra omzunun üzerinden geriye doğru dönüp, gözlerini ayırmadan kendisine bakan Snape'in bakışlarına yanıt veriyordu. Yapabileceği tek şey sadece birkaç saniye için bakabilmek olsa da, doğrudan yemeğine odaklanmayı da başaramıyordu.

"Benden ne istiyor?"diye sordu, nefesinin altından. "Gözlerinin sürekli üzerimde olmasından hoşlanmıyorum. Sabah derste kötü bir şey mi yaptım?"

Hiçkimse kimden bahsettiğini sormadı. Snape, yılın başından beri her gününü bu şekilde geçiriyordu. Onu rahatça görebileceği bir konumda duruyor, gözlerini bir saniye bile üzerinden ayırmıyor ve bunu yaparken her şey normalmiş gibi davranıyordu. Yüzündeki ifade hep sade, düz, hissizdi. Daphne ona gidip bakışlarının sebebini sorsa, açıklayıcı olmaktan uzak sert bir cevap alacağını çok iyi biliyordu. Hem zaten, Snape'in gülümseyerek baktığı kim vardı ki?

"Seni tanıyormuş gibi bakıyor."dedi Ron, tıka basa doldurduğu tabağını önüne çekerken.

"Saçmalama, Ron."dedi Daphne, bir kaşık dolusu bezelyeyi hızla yuttuktan sonra. "Beni nereden tanıyabilir?"

"Eh, Snape her zamanki Snape gibi işte."

"Sorun da her zamanki Snape olması."dedi Daphne, alayla karışık.

"Takıma seçilmemle ilgili hiçbir şey söylemedin. Oliver bile daha çok heyecanlandı."diye konuyu değiştirdi Harry, Hermione onun tabağına birkaç lokma yiyecek koyarken. Kendi alamayacak kadar heyecanlıydı.

Daphne sıkıntıyla yerinde kıpırdanmaya devam etmek dışında hiçbir yaşam belirtisi göstermedi. Bir aydır, tam bir aydır, Snape'in rahatsız eden bakışlarına katlanmak onu deli ediyordu. Önceleri Bellatrix'in bakışları gibi olduğunu düşündü; gözünü ayırmadan, delip geçerek. Sonra fikri değişti. Snape'in bakışlarında öfke, kıskançlık, merak ya da endişe yoktu. Ne ifadesinde ne de gözlerinde başka bir duygu da yoktu zaten. Doyduğunu hissederek çatalını masaya sertçe bıraktı, geriye dönüp ayaklarını sarkıttı ve masadan hızla kalktı.

The Dead Tell No Tale (Harry Potter Fiction) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin