Agnes Obel - The Curse
Daphne gözlerini araladığında , saat epey geçti . Yere kadar inen camdan göründüğü kadarıyla , gökyüzü laciverte yakın bir renge bürünmüştü. Bir süre daha , gözlerini kırpıştırarak yıldızsız gökyüzüne baktı.
Aniden ayağa kalkınca başı öyle çok döndü ki , hızla yatağa geri oturdu. Sonra yeniden , biraz daha yavaşça ayaklanıp kapıya yürüdü.
Aniden gelen bir dürtüydü. İşe yaramayacağından tamamen emin olarak kapının kulpunu aşağıya çekti ve aylardır ilk defa , Malfoy Malikanesi'nin koridorunu gördü.
İlk hissettiği şaşkınlık ve şoktu. Bütün bunları ani bir panik dalgası eşlik ediyordu.
Şaşırmıştı çünkü , kapının açılmayacağına adı kadar emindi. Ama şimdi , bomboş , ıssız koridora bakakalmıştı.
Şok olmuştu çünkü , belki de kapıyı asla kilitlememişlerdi . Aylardır odadaydı ve dışarıya çıkmayı hiç denememişti ama şimdi , kapının her zaman açık bırakıldığını görüyordu. Belki de sadece bu geceye özeldi. Kestiremedi .
Paniklemişti çünkü , kapıyı açarsa ne yapacağını hiç düşünmemişti . Zihni kapının açılmayacağına öyle şartlanmıştı ki , aksi takdirde ne olacağını hiç düşünmemişti.
Merdivenleri ayaklarını neredeyse sürüyerek inmeye başladığında , alt kattan gelen sesleri duydu. Bir kadın çığlık atıyor , başka bir ses bağırarak ağlıyordu.
Dış kapıyı gördü ama orayı zorlamaya gerek bile duymadı. Voldemort odayı kilitli tutmaya tenezzül etmiyorsa , dışarıda asla geçemeyeceği bir çok büyü var demekti. Zaman kaybına gerek bile yoktu.
Yine aynı yavaş adımlarla salona ilerledi ve Kavuk'ta ki salona giriyormuş gibi bir rahatlıkla , kapıyı açıp içeri girdi. İkinci bir şok dalgası tam karşısındaydı.
Narcissa Malfoy yerde , Tom Riddle'ın ayaklarının dibindeydi. Ağlamaya benzer bir iniltiyle ileri geri sallanıyordu.
Hemen arkasında Bellatrix Lestrange , dimdik , ifadesizce duruyordu. Onun ardında da Lucius vardı. Duvara yaslanmış , tırnaklarını kemirerek ara sıra hıçkırıyordu. Bellatrix , arkasındaki ya da önündeki manzara ile ilgilenir gibi görünmedi .
Köşede , Draco Malfoy , hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Sesi koridora kadar ulaşan o olmalıydı.
"Uyku mu tutmadı , Daphne? Seni rahatsız mı ettik? En son baktığımda uyuyordun."
O uyurken Riddle'ın orada olduğu düşüncesiyle kusacak gibi oldu ama hala gördüğü manzaranın etkisindeydi.
"Bu..."dedi sadece.
"Bu iksiri odadan çıkma ihtimaline karşı sık sık kullanıyorum . Ama görünüşümün ne kadar sempatik olmasıyla ilgilenmiyor olmalısın , değil mi? Yine de-"
"Ben yaptım..."diye inledi Narcissa.
"BEN KONUŞURKEN ÇENENİ KAPALI TUT!"
Riddle kadından uzaklaşıp kendisine doğru ilerleyince , Daphne istemeden gerilemeye başladı. Ama salonun açık kapısı gümbürtüyle kapanırken , Riddle'ın eli , Daphne'nin kolunu buldu.
"Partinin büyük kısmını kaçırdın."dedi onu ortaya doğru sürüklerken. "Korkutuyorsam kusura bakma , Daphne. Biraz uykusuzum da . Uykusuz olunca sakinleşmem zor oluyor."
Daphne'yi , Narcisaa'nın hemen karşısında durdurduğunda , kız nefes almayı çoktan bırakmıştı. Sonra , çenesini onun omzuna yasladı. Daphne , boğazına bir şey takılmış gibi , ölecek gibi hissetti. Şimdi buraya , ayaklarının dibine kusuverecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Dead Tell No Tale (Harry Potter Fiction)
FanfictionLumos ! @SlnFhl, @Aisha_Volpina, @minibayku ve eğer buradaysan sana ithafen; Önce yılan ateş aldı, sonra aslan ve porsuk, ardından da kartal. Hepsi birer kül olup ateşe katıldılar. Odadaki karanlığı aydınlatmaya değil ama bir nebze ısıtmaya yetece...