⚡️
Gri bulutlar kuzeyden esen rüzgarla oradan oraya savrulmaya şimdiden bağlarken, Daphne gölün kıyısında bir süre yürüdü. Hava günün ortalarında bile böyle sertse, bu gece soğuk bir gece olacak demekti. O halde bu gün gizlice Astronomi Kulesi'ne tırmanmak da mümkün olmayacaktı.Gözlerini kırpıştırıp göle baktı. Dev Mürekkep Balığı'nı görmek ister gibi dikkatliydi. Zihni de en az bu göl kadar bulanıktı şimdi. Düşünceleri boz, hastalıklı bir renk almıştı.
Draco ne işler karıştırıyordu? Snape'in amacı neydi? Dumbledore neden hiçbir şeyi açıklamıyordu? Bütün bunlar neden peş peşe olmak zorundaydı?
"Ah, Daphne."
Daphne hızla arkasını dönerken eli bu kez asasına kaymadı. Bu yumuşak, tanıdık sesi nerede duysa tanırdı. Dumbledore şatodan çıkıp gölün yanına mı gelmişti?
"Yürüyüş için soğuk bir gün."dedi kendisi de dışarıda olduğu halde.
Daphne söyleyecek bir şey aradı.
"Evet, efendim."dedi, bir süre duraksadıktan hemen sonra. "Soğuk havaları seviyorum."
"Ben de seninle biraz konuşmayı istiyordum. Sana katılmamın sakıncası var mı?"
"Yok,"dedi Daphne aceleyle. "Profesör."diye eklemeyi de unutmadı.
Birlikte gölün kıyısında yürürken, Dumbledore'un gümüşi saçları ve sakalı uçuşmaya, Daphne'nin sabrı azalmaya başlamıştı. Bir şekilde bunun Tom Riddle -veya Voldemort, artık her kimse- ya da daha kötü bir şey hakkında olmadığını hissetti. Dumbledore sadece konuşmak istiyor da olabilirdi. Yine de orada bir yerde içini bunaltan bir şey vardı.
"Eh, seninle hiç geçmiş hakkında laflamadık, değil mi?" İç geçirdi. "Artık ihtiyar bir adam olduğum için eğer sana gereken güveni veremediysem beni mazur gör, Daphne. "
Daphne bir an nefes alamadığını fark etti. Dumbledore, yıllardır içini kavuran şüpheyi biliyordu demek, öyle mi?
"Ben..."dedi güçlükle. "Sandım ki, bana asla yeteri kadar güvenmediniz."
"Sana her zaman güvendim."dedi Dumbledore. "Eğer güvenmeseydim Hogwarts'da başka öğrencilerin hayatlarını tehlikeye atarak seni içeride tutmazdım."
"Ama Katie Bell lanetlendiğinde sizi gördüm, Profesör. Bana baktınız. Odadayken..."daha fazla konuşamadı.
"Eh, eminim ki sadece bir rastlantıdır. Senden bir an daha şüphe duymadım, inan bana."
"İnanıyorum."dedi Daphne tereddüt etmeden.
Bir süre duraksadılar. Hava daha çok soğuduğunda, Daphne, Dumbledore ile bir daha asla bu kadar yakın olamamaktan deli gibi korktu.
"Ama, Harry ile ne konuştuğunuzu benden sakladınız. Bunun ikinizin arasında özel bir konu olabileceğine inandım ama Hermione ve Ron da biliyorlardı." Duraksadı. "Şeyleri..."
Hortkulukları. Karanlık Lord'u geçmişe gömmenin tek yolunu. Ölümsüz olmasını sağlayan o tehlikeli, lanetli nesneleri.
"Çok büyük işler,"dedi Dumbledore. "Daphne, zamanı geldiğinde seni -sizi- çok büyük işler bekliyor olacak. O zaman, öğrenmek istediğinden çok daha fazla şey öğreneceksin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Dead Tell No Tale (Harry Potter Fiction)
Fiksi PenggemarLumos ! @SlnFhl, @Aisha_Volpina, @minibayku ve eğer buradaysan sana ithafen; Önce yılan ateş aldı, sonra aslan ve porsuk, ardından da kartal. Hepsi birer kül olup ateşe katıldılar. Odadaki karanlığı aydınlatmaya değil ama bir nebze ısıtmaya yetece...