Geç gelen bölüm. Uzun aralıklar için üzgünüm. Bölüm sonu minik bir not var.
Diğer bölümün kaldığı yeri unutanlar için Yusuf, Yılmaz ve adamları Ahu'nun evine çeyiz almaya gelmişlerdi.Hikaye önerim. Özgün ve farklı kurgusu, ve hiç bir yerde duymadığınız ismiyle KAHVELİNA'ya mutlaka bakmalısınız. Finale doğru giderken her gün bölüm gelmesi de ayrı bir güzellik. Hikayeyi yazan sevgili NurYase bu işi biliyor. Bu güzel hikayeye bir şans mı versek. ;-D
Keyifli okumalar :-)
----------------------------------------------------33. Bölüm "Düğün Alayı 2"
Dışarıdaki kalabalığın şen şakrak seslerine davul zurna eşlik ediyordu adeta. Çocukların cıvıltısı davulun sesini bastıracak kadar çoğalmıştı. Kerim hafif kaşları çatık halde gelenleri izledi bir müddet. Yusuf'un mutluluğu görülmeyecek gibi değildi. Daha fazla dikilmenin alemi olmadığını düşünmüş olacak ki misafirlerine doğru yürüdü.
"Hoş geldiniz" yarı resmi yarı hoşnutsuzlukla karşıladı. Yusuf'un elini sıkarken biraz fazla sıkmış olabilirdi tabi. Kardeşini alıyordu adam. Öyle yüz vermeye gelmezdi.
Yusuf somurtan adama aldırmadan gülümsemesi yüzünde genişleyerek "Hoş bulduk" diye cevapladı onu. İstediği kadar bozulsun. Yusuf, Ahu'suna kavuşuyordu ya. Gerisi teferruattı sadece. Onlar birlikte yol alacakları dünyalarına ilk adımlarını atıyorlarken. Eh, Kerim efendinin payına da böyle somurtmak düşmüştü. Şeytan azapta gerekti ya!
İçeri geçerlerken davul ve zurnacıya Yılmaz tarafından iyi bir bahşis verilmişti. Avluda üst üste dizilmiş kırmızı kurdaleli kutular, ceviz ağacından dikdörtken aile yadigarı oymalı çeyiz sandığı ve bir kaç eşya daha hazır halde onları almaya gelecekleri bekliyordu. Elbette öyle kolay olmayacaktı. Her işin bir oluru, her düğünün bir adeti vardı. Çeyizin başında nöbet tutan ikili Yeşim ve Canan oldukça ciddi görünüyorlardı.
Halit bey ve Sermin hanım merdivenlerden inip damatlarının yanına geldiler. Ahu ise henüz ortalarda yoktu. Henüz yanlarına inmeye cesaret bulamamıştı. Bu gün çeyizi gidecek iki güne kına ve sonrasında düğünü olacaktı. içini kaplayan hüzne engel olamıyordu. Mutluydu evet, ama ailesinden hele de babasından ayrılacak olma düşüncesi bir süredir kalbine ağır geliyordu. Uzaktan onları izlemeyi tercih etti. Elbette sabırsız bir şekilde.
"Selamün Aleyküm baba" babasından sonra ilk kez birine baba demek tuhaf gelmişti ilk Yusuf'a. Fakat Ahu'nun aksine diline zor gelmemişti. Karşısındaki adamın yıllarca çok babalığını gördükten sonra şimdi gerçek bir aile olacaklarına hala inanamıyordu Yusuf.
"Ve Alaykümüsselam oğlum. Hoş geldiniz."
Aynı babacan tavrıyla karşılık verdi yine Halit bey. Ona yakıştığı gibi. İki adamda başıyla yanıt verdi.
"Yılmaz oğlum. Sen nasılsın?" Kibar adamdı Halit bey. Bu yüzden olsa gerek seveni çoktu ya.
"Sağolun Halit bey. Çok şükür iyiyiz. Şu düğün bi' olsaydı. Kaç gündür Yusuf'la uğraşıyoruz. Daha n'olsun" bir sitemden ziyade takılıyordu Yılmaz arkadaşına."Olacak o kadar oğlum. Senin de düğünü ne zaman görecek bu fani gözler?"
"Aman! diyeyim Halit amca. Ben iyiyim böyle. Kafam rahat."
Yılmaz'ın değişen ifadesiyle eğleniyordu Halit bey. Yılmaz ciddiyse bey, samimi olduğunda ise amca diye hitap ediyordu Halit beye. Güldü onun bu haline. Aşkı tatmayana bekarlık sultanlıktı. Asıl saltanat, gönlünün sultanını bulunca yaşanıyordu oysa.
Geri planda onlar konuşa dururken Yusuf, Sermin hanıma da bir hamle yapıp zarifçe elini tutup öperek gülümsedi. Aslında doğru olanı elini alnına koymasıydı ama Sermin sultanın huyunu bilirdi. Böylesi daha çok hoşuna giderdi. Gülümseyen kadın, bu hareketten büyük bir zevk duyarak yine de hafif pembeleşen yanaklarla baktı damadına. Hınzır, gönül almayı iyi biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN BOZAN✔ Final Oldu ( İnatçı Aşıklar Serisi 1 )
Romance15.6.2017 Romantizm #8 #ÖneÇıkanlarda İki inatçı, asi ruh; Huysuz, oyunbaz acayip yaramaz tatlı bir cadı. İşkolik, inat mı inat, kıskanç bir adam. Aynı köprüde karşı karşıya gelen iki inatçı keçi... Bir evin son tekne kazıntısı, şımarık Ahu. K...