Y E D İ

69K 3.6K 529
                                    

İYİ OKUMALAR

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İYİ OKUMALAR


Y E D İ

Sessizlik kimi zaman insanın ruhunu iyileştirirdi. Kimi zaman da tüm soruların cevabını içinde saklardı. Bazen de umudun kendisi olurdu, bazen de umuda yöneltirdi. Ben karşılaştığım her durumda böyle düşünürdüm. Ama daha önce içinde bulunduğum sessizlikle, şimdi ki sessizliğin arasında büyük fark vardı. En büyük farklılığını da canımı yakarak, kendisini gösteriyordu.

Kaç saniye, kaç dakika sessizliği içinde mahsur kalmıştım? Bilmiyordum ama Öktem Kandemir ile aramda sessizlikten bir duvar oluşmuş, sadece arabanın asfaltta çıkardığı tekerlek seslerini duyar olmuştum. Sessizliğin arkasında gizlenen kötü bir enerji vardı. Havada ki olumsuz titreşimleri hissedebiliyordum.

Hiç istemesem de onunla birlikteydim. Arabanın içi karşılıklı koltuklardan oluşuyordu. Çaprazımda Öktem Kandemir, karşısındaki koltuğun en uzak köşesinde de ben oturuyordum. Sinebildiğim kadar koltuğa sinmiştim. Bakışlarımı nereye sabitleyeceğimi de bilmiyordum. Karşımdaki adama bakamazdım. Çünkü gözlerine her baktığımda içimdeki öfke büyüyordu. Her ne kadar abimin durumunu görmek istesem de arabadan atlama isteğim de çoğalıyordu. Ellerime de bakamazdım. Zira bir insan parmaklarına bakarsa, o insan o an tedirgin olduğunu gösterirdi. Karşımdaki adam da bunu kullanabilirdi. Sonuçta yapmadığı şey değildi.

Bir an önce zihnimin dikkatini dağıtacak bir şeyler bulmalıydım. Yoksa çıldıracaktım. Bu sefer de arabadan dışarıya bakmaya çalıştım. Arabanın camları, diğer arabası gibi filmliydi. Dışarısı filmden dolayı karanlık gözüküyordu ve benim hayatımda bu karanlığın arasında sıkışıp, kalmıştı.

Resmen hayatım karanlık bir adamın ellerinin arasında çığlık çığlığaydı. Bu düşünce midemi bulandırıyordu. Şekillenen görüntülerin varlığını hissettiğim an ise derin bir nefes alıp, gözlerimi devirdim. Zihnimi dağıtmak istedikçe, nereye baksam yaşadıklarımı hatırlamama, düşünmeme neden oluyordu. Ve bana bu kötü anıları yaşatan insanın da tam karşımda olması hiçte yararıma değildi.

"Doğanay?" Öktem Kandemir'in sesini duyduğumda sükûtun yaverliği ruhumdan bulunduğum alana çöreklendi. Geriye düşüncelerimin ağırlığı kaldı. Bardak bardak içtiğim sessizliğin içinden başım kalktı ve kendimi gözlerine bakarken buldum. Bakışlarının üstümde olduğunu görmem tenimde ürperti hissinin geçmesine yaradı.

"Ne var?"

"Telefonuna bak. Deminden beri çalıyor, başımı ağrıttı. Aç şunu artık!" dedi Öktem Kandemir katı bir sesle. "Yoksa kıracağım."

Tam neden bahsettiğini soracakken dediğini anladım. Gözlerimi devirdiğimde ise ancak o zaman kulaklarım çalan telefonun sesini duydu. İç sesim zihnimden geçeni tasdiklese de biliyordum ki istese telefonumu parçalara ayırırdı. Düşüncemle kaşlarım çatıldı, homurdandım.

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin