Herkese merhabaaaa.
Gelmem biraz uzun sürdü fakat instagramda nedenlerimi söyledim. Takip edenler bilecektir. Ne yazık ki yazamama durumuna yakalanmıştım ve bu durum hala devam ediyor. Ama kendimi zorladım ve bu bölümü çıkarabildim. Uzun sürdü ama elimden bir şey gelmiyordu. :(
Umarım bu bölüme bol bol yorum ve oy bırakırsanız da bende okurken motivasyonumu sağlayabilirim. :'(
SINIR: 1.7 OY + 2K YORUM
*
Bölüme geçmeden önce diğer bölümü hatırlamazsanız belki diye ufak bir özet geçeyim. İsteyen zaten geriye dönüp okuyabilir de.
54'de Baran ahırı yakmış, Doğanay Öktem'e söyleyip söylememe konusunda arada kalmıştı. O arada Sedat ile Öktem'in konuşmasına kulak misafiri olmuştu. Restoranın saldırısıyla ilgili ufak bir bilgi öğrenmişti. Sonra da ahır olayını Öktem'e söylemişti. Tabi Öktem Doğanay'a küsmüştü. Kızımız da gönlünü almaya ve barışmaya çalışmıştı. Sonrası da malumdu ;)
İYİ OKUMALAR
E L L İ
B E Ş
Eve gelmiştim. Öktem öğlen olmadan beni bırakmıştı. Sonra da restorana gideceğini söylemişti. Gitmeden önce abim konusunu ne yapacağını sorup sormamak arasında kalmış olsam da soramamıştım. Bir bakıma ertelemiştim. Nedenimi saklayamazdım. Artık gerçeği biliyordu. Abimin atağından haberi vardı ama sorun Öktem'in tepkisinin ne olacağıydı. Cevabı kestiremiyordum ya da kestiriyordum ve duymak istemiyordum.
Aralarında kalmaktan yorulmuştum. Olanlar olmaya devam ederken dinlememe de müsaade yoktu, biliyordum. Hayatımda, düşüncelerimde, kararlarımda sıkışıp kalmıştım ve dün olanlardan sonra ruhuma bulaşan huzursuzlukla baş başaydım. Bir türlü rahatlayamıyordum. Öktem'e gerçeği söylemiş olmam bile rahatlamamı sağlamamıştı çünkü bundan sonra olacaklar kaygılı hissetmeme yol açıyordu. Bu his yalnız başıma kaldığım her dakika da büyüyordu.
Yalnız kalmamalıydım. Konuşmalıydım. Yoksa düşüncelerimin yoğunluğu halimi hiç iyi bir yere götürmeyecekti. Bu yüzden Öktem'den yarım saat sonra Betül'ü aramıştım. Sesimden sorun olduğunu anlamıştı ama telefonda ne olduğu hakkında üstüme gelmemişti. Ararken ne yaptığımı tam düşünmemiştim. Sadece biriyle konuşmak istiyordum. En makul da Betül'dü ve onunla konuşmam demek bilmediği bazı şeyleri anlatmam demekti. Belki de anlatmamın zamanı gelmişti. Bu düşünceyle de kararımdan caymamıştım. Ben de yanıma çağırmıştım. O da itiraz etmemişti, geleceğini söylemişti. Dışarıda bir yerde de buluşabilirdim fakat rahat olmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR
Ficción General"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden kurtulmam lazımdı. Başıma ağrı saplanmıştı ve başım dönüyordu. "Lütfen. Gitmek istiyorum." "Pekala...