Yine uzun bir bölüm. Yine oy ve yorumlarınızı bekleyen cümleler sarf eden bir ben :)
Gönlüm satır araları yorumlarından yana olsa da hiç yorum yapmayanlardan bir tane yorum bırakmalarını istiyorum. :)
Hatta bölüme başlamadan oyları unutmadan verelim :)
İYİ OKUMALAR
O N S E K İ Z
Burada olduğuma inanamıyordum.
Evinde. Salonunda. Koltuğunda.
Bana yaşattıklarından sonra evinin koltuğunda oturduğuma inanamıyordum. Kendimle yalnız kalmayı severdim ama Öktem'in evinde değil. Burada değil. Bu salonun, bu koltuğun, bu evin ona ait olduğunu bilerek değil.
Yabancı. Evet, kendimi yabancı hissediyordum. Hislerimi en iyi şekilde anlatan kelime buydu. Yabancı. Buraya ait değildim. Bu evin hiçbir karesine ait değildim. Kendime inanamıyordum. Nasıl böyle bir karar vermiştim? Hem de bana yaşattıklarından sonra... Olanlar oyundu, gerçek değildi ama hissettiklerim gerçekti. Korku gerçekti. Çaresizlik gerçekti. Vicdan azabım gerçekti. Ve ben bu hisleri yaşamama izin veren adamın evinde, salonundaydım.
Kendimi suçluyordum. Bugün abimin evini görmeye gitmeseydim bu kararı vermek zorunda kalmayacaktım. Öktem beni takip etmeyecek, abimle karşı karşıya gelmeyecek ve bıçaklanmayacaktı. Ben de bu gece yanında kalmak zorunda kalmayacaktım.
Olan oldu, diye düşündüm. Evindeyim. Bu gece buradayım.
Bacaklarımı kendime doğru biraz daha çekerek eteğimi düzelttim. Üstümdeki kabanımı çıkarmış, sanki hemen buradan ayrılacakmışım gibi yanıma koymuştum. Elimdeki telefonla biraz önce Betül ile konuşmuş ve bu gece eve gelemeyeceğimi bildirmiştim. Abimde kalacağımı söylemiştim. Abimin yaraladığı adamın -kocamın- başında bekleyeceğimi söyleyemezdim.
Saate baktım. On bir buçuğa geliyordu. Odam da olmuş olsaydım, belki biraz kitap okur ya da çoktan uyku moduna girmiş olurdum ama ben buradaydım. Kocaman salonda tek başına oturuyordum.
Salonu kaldığım evin salondan fazlasıyla büyüktü. Tek başına yaşayan birine göre genişti. Bu kadar büyük bir salona ihtiyacı yoktu ya da ben çok basit düşünüyordum. Annesinin yaşadığı yeri görmüştüm. Çiftlik evi de fazlasıyla büyüktü ve gördüğüm kadarıyla bir elimin parmakları kadar insan yaşamıyordu. Öktem'in neden annesinin yanında yaşamadığını merak ettim birden. Oradaki yatak odasını görmüştüm, buradakine benziyordu. Eşyaları dolaplardaydı. Annesinin yanında da kalıyor olmalıydı. Yoksa eşyalarının anlamı kalmazdı. Belki de çiftlik evi şehirden uzak olduğu için burada yaşıyordu. Sonuçta ateş ölçeri bile vardı. Ateş ölçer! Acaba kendisini kontrol etmem gerekiyor muydu? Aradan bir saat geçmiş ve koridorun diğer tarafından herhangi bir ses duymamıştım. Bana ihtiyacı olursa seslenmesini söylemiştim. O andan itibaren bir daha karşı karşıya gelmemiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR
Ficção Geral"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden kurtulmam lazımdı. Başıma ağrı saplanmıştı ve başım dönüyordu. "Lütfen. Gitmek istiyorum." "Pekala...