Y İ R M İ D Ö R T

46.3K 2.8K 939
                                    

Herkese merhaba. 21 word sayfası olan bir bölümle geldim. Lütfen yorum yapmaktan çekinmeyin. Bugüne yetiştirebilmek için geç yarılarına kadar bölümün başındaydım. Ben sınır koymayı hiç sevmem ama başka hikayelere baktığımda sınır konulduğunda oy ya da yorum yapan bir kesim var.

Sınır koymuyorum. Çünkü herhangi bir sayı vermek yerine hepinizin içinden geçerek yorum yapmanızı istiyorum.

Okuyup oy vermeyenler bile var. Okunma sayısı ile ters düşüyor. Bu da beni üzüyor :(

Bu bölüme oy ve yorum yapalım olur mu?

İnşallah beğenerek okuduğunuz bir bölüm olur.

İYİ OKUMALAR

:) 

Y İ R M İ D Ö R T

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Y İ R M İ D Ö R T

Kafamdaki düşüncelerin yoğunluğu zihnimi karışık bir hale sokarken, düşüncelerin gerçekliğiyle karşı karşıya duruyordum ve beynimin içindeki adımları ne taraftan çekmeye çalışsam sonuç beni yine aynı dikenli yola çıkartıyordu. Atılan adımlarımın hepsinde topuklarıma dikenler batıyor, acı ruhuma dar geliyordu. Oysa düşünmek yerine düşünme kabiliyetimi kaybetmek isterdim. Beynimin gerçeklerle dolu olmasına karşın bomboş olmasını yeğlerdim. Böylece o kadının serbest kalmış olmasını öğrenmemiş olurdum ama öğrenmiştim.

Tüm bunlar gerçekti. Değiştirilemezdi.

Değiştiremezdim.

O kadın özgürdü.

Hak etmediği o kavrama sahipti. Babam kara toprağın altında çürümüşken, o kadın kollarını açıp rüzgarı hissedebilirdi. Gülebilirdi. Gezebilirdi. Yağmur da ıslanabilirdi. Bunların hepsini babam yerine o kadın artık yapabilirdi ve bunları bilmek kendimi tepetaklak hissettiriyordu.

Yıllarca geçmişe bir barikat kurmaya çalışarak şimdi ki bana ulaşmamasını sağlamıştım. Kapalı kaldığı yer benim için bir kalkandı. Kendimi güvende hissetmemi sağlıyordu. Fakat tek bir gerçekle o barikat yerle bir olmuş, beni savunmasız bir asker gibi savaşın ortasında bırakmıştı. Bu yüzden de geçmişteki gibi hissediyordum.

Çaresiz büyük bedenin içinde küçük kız çocuğunun ruhu yatıyordu.

Düşüncelerin yoğunluğundan her gece olduğu gibi gözüme uyku girmemişti. Sabah olana kadar hep düşünmüş, zihin kapılarında sıkışıp, kalmıştım. Çaresizdim. Elimden hiçbir şey gelmiyordu. Bu gerçeği değiştiremiyordum. O kadının ikizi olan kadını gördüğümden beri yüzü aklımdan çıkıp, gitmiyordu. Eskileri düşünmekten, eski zamanları hatırlamaktan kendimi alıkoyamıyordum. Olmuyordu. Beceremiyordum.

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin