Herkese merhaba ^_^
Bölüme geçmeden lütfen oy vermeyi unutmayalım.
Fark ediyorum ki oy ya da yorum vermeden yeni bölüm soran okuyucular var aramızda. Her zaman dedim, oy ve yorum yaparsanız yazan insanlara ilham sağlıyorsunuz, yazarken hevesle yazıyoruz ama eğer kendinize saklarsanız o hevesi de alıp götürüyorsunuz. Sadece bilin istedim.
Oy ve yorum yapanlara tekrardan teşekkür ederim ^_^ Beni hiç yalnız bırakmıyorsunuz :)
Oy ve yorumları bekliyorum her zamanki gibi ^_^
İYİ OKUMALAR
O T U Z
Ü Ç
Düştüm.
Dibi belli olmayan derin bir uçurumdan düştüm. Derinliği zihnimi korkuttu ama engellemedim. Karşı gelmedim. Savunma yapmadım. Düştükçe düştüm, varılacak hiçbir yerin olmadığını bile bile yenilgimi kabul ettim.
Uçurumun sonu yoktu, boşluğun sonu olmazdı.
Zihnimde bilyelerden oluşan birden fazla file vardı. Hepsi yaşamımdan ayakta kaldığım zamana aitti. Geçmişime aitti, şimdi hepsi serbestti. Zar zor topladığım tüm bilyeler artık özgürlüğünü ilan etmiş, zihnimde süzülüyordu. Çığlık atmak istiyordum, çığlığımın boşluğa süzülmesini istiyordum ama içime akıtıyordum, olmuyordu. Dışa vuramadığım çığlıklarımın varlığını zihnimde gösterdiği gibi bilyeler birbirine çarpıyor, bir diğerini itekliyor ve düşünceler ruhumu tıkıyordu.
Hiç olduğumu fısıldayan sesler susmuyordu.
Hissettiğim acı da ruhumun acısına çare değildi. Çünkü elimin acısı ruhumun acısının yanında hiçbir şeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR
Ficción General"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden kurtulmam lazımdı. Başıma ağrı saplanmıştı ve başım dönüyordu. "Lütfen. Gitmek istiyorum." "Pekala...