O N D O K U Z / 2. K I S I M

44K 2.7K 437
                                    

Herkese 19

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkese 19.Bölümün ikinci kısmından merhaba. Bu bölüm kısa gelebilir, çünkü ikinci kısım :) Bölümün tamamını bir arada yayınlamış olsaydım uzun bir bölüm olarak karşınıza çıkacaktı ama daha yazmamıştım :)

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. 

Yeni gelen arkadaşlarımız olmuş, hoş geldiniz :)

İ Y İ  O K U M A L A R 


O N D O K U Z / 2. K I S I M

Bahçeye ön kapıdan çıktık fakat çiftlik evinin arkasına doğru ilerlemiştik. İkimiz de sessizdik, odadaki durumdan kaynaklı olup olmadığını tam kestiremiyordum ama kendimi rahatsız hissediyordum. Düşünmemeye çalışacaktım, diğer her şey de olduğu gibi...

Öktem bahçede bizi beklediklerini söyleyince kabanımı üstüme giymiştim. Havanın soğuğu kırgın, etrafa hafif bir esinti hakimdi. Öyle insanın çok üşüdüğü bir hava yoktu ama benim bedenim yazın bile üşüyen bir bedendi.

Salonun yönü olan geniş pencerelerin önünden geçtik, ilerlemeye devam ettik. Çiftliğin bulunduğu geniş alanın büyüklüğünün farkındaydım ama kendi gözlerimle görünce etrafı inceleyince biraz daha hayran kalıyordum. Alan ormanın içine konumlandırılmış gibiydi. Etrafta başka bir evin olduğundan bile şüpheliydim.

Çardak gibi bir yapı görüş alanıma girdi. Ahşap bir yapıydı. Belirli bir alanı kaplıyordu. Bizi bekleyenler de çardaktaki koltuklarda oturuyordu. Ece ahşap görünümlü tekli koltuklardan birine geçmiş, elinde göremediğim bir şey yiyordu. Annesi diğer tekli koltukta hemen yanı başındaydı. Sevil teyze de kızının karşısına gelecek tekliye oturmuştu.

"Siz gelmeden çaylarınızı doldurduk," dedi Ebru, geldiğimizi ilk o görmüştü. "Açık alanda hava almanın iyi olacağını düşündük."

Kızının üstünde montu vardı ama kendisinin omuzlarına rüzgardan korunmak için şal atmıştı. Sevil teyze de üstüne hırka almıştı. Fakat çardakta şömine vardı ve yanıyordu.

"İyi yapmışsınız," dedi Öktem, boş bir sesle. Sanki konuşmak için konuşmuştu. Bu tavrı arkamızdaki dakikalardan mı kaynaklı olup olmadığını bilmiyordum. Düşünmekte istemiyordum ama düşünüyordum.

"Doğanay sana da sormadık ama çayını biraz açık doldurduk," dedi bu sefer Ebru bana.

"Önemli değil, teşekkür ederim," dedim Öktem boş kalan üçlü koltuklara ilerlerken. Başka boş yer kalmadığı için yanına oturdum. Çayı açık ya da kapalı koyması sorun değildi. Çünkü ben çay içmezdim. Daha önce bir kez bile tadına bakmamıştım. Görünüşe göre bugün ilk kez içecektim. Çay içmediğimi bu insanlara söyleyemezdim.

ZEVAHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin