Herkese yeniden merhaba ^_^
Geçen bölümde bahsettiğim gibi bir ay dolmadan bölümle geldim. Ama yazarken içime bir türlü sinmedi, sildim yazdım, sildim yazdım. İnşallah şu halini beğenirsiniz ;)
Bölüme geçmeden oyları verelim mi?
Verdiysek, ses serin;)
Geçen bölüm yorumlarında düşüş var ve ben sınır koymayı sevmiyorum ama lütfen aktif olun. Bin yorum hatta daha fazlasını diğer bölümlerde yaptık, bu bölüme de yaparız.
Bekliyorum. :)
İYİ OKUMALAR
K I R K
B E Ş
Ben dakik bir insandım. Beklemeyi sevmediğim gibi bekletmeyi de sevmezdim. Ama benimde hayatımda istisnalar olmuştu fakat bu çoğunlukta değildi. Söylediğim saat her neyse o saatte mutlaka orada olurdum. Çünkü beklemenin can sıkıcı bir durum olduğunu bilirdim. Hatta insan farklı duygular içindeyse daha da can sıkıcı bir hale bile bürünürdü. Mesela stresli olduğunda beklemek işkence gibiydi. Ne kadar beklersen hissedilen stres bünyende o kadar büyürdü. Ben stresli değildim, daha çok farklı bir duygunun içindeydim.
Sabırsız?
Evet, kesinlikle. Böyleydim. Günlerdir böyleydim. Günün belirli saatlerinde bu duyguyla beraberdim. Nasıl sonlandığını da biliyordum.
Öktem geleceğine dair bir saat vermişti. Sözleşmiştik. Saat üç gibi gelecek ve beni alacaktı. Ama ben zamanım varken gitmiş erkenden hazırlanmış, üstümü giyinmiştim. İyi halt etmiştim.
Sabah geçen diğer günlerde olduğu gibi kahvaltıyı beraber yapmıştık, sonra da evden restoranda gitmek üzere erkenden çıkmıştı. Evine de uğrayacağını söylemişti. Duş alıp, üstünü değiştirecekti. Bizzat ağzından duymuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEVAHİR
General Fiction"Lütfen... Hayır," dedim adımlarım geri geri giderken. Buradan uzaklaşmalıydım. Silahtan, bağlı adamdan, karşımdaki gözü dönmüş adamdan... Hepsinden kurtulmam lazımdı. Başıma ağrı saplanmıştı ve başım dönüyordu. "Lütfen. Gitmek istiyorum." "Pekala...