6.Bölüm
Teneffüs zili çaldığında Ezra kitabımı bana uzattı ve teşekkür etti.
"Sanırım bugünlük bu kadardı. Pazartesi başlayacaksın asıl."
Ezra : Umarım. Hadi beni tekrar müdürün odasına götür.
"Kendin bulabilirsin diye düşünüyorum."
"Götürmeyeceksen bana eşlik edecek başka birini bulabilirim." Kafasıyla Hande'yi işaret etti.
Omuz silktim.
"Hadi ya! Ne biçim komşusun sen!"
Oflayarak kalktım ve birlikte sınıftan çıktık.
Ezra : Aslında o kızla giderdim ama yolda bana tecavüz etmesinden korktum.
Ister istemez güldüm. "Yapabilirdi belli olmaz"
O da güldü. Tam üst kata çıkacaktık ki Ali Amca'nın girişteki koltuklarda oturduğunu görünce onun yanına doğru ilerledik.
Ezra : Gidiyor muyuz baba?
Ali Amca : Öğretmenin istersen bugünden derslere girebileceğini söyledi. Ama resmiyette Pazartesi başlayacak görünüyorsun.
Ezra : Bari yarın olsa? Yanımda test kitabı bile yok.
Ali Amca : Tamam bekle burda ben bi haber vereyim en azından öğretmenine.
Ezra : Tamam.
"Erken başlıyorsun ha?"
"Malesef"
"Merak etme. O kadar da kötü değildir okulumuz."
"Okula başlamak değil de anneannemden uzak kalacak olmak üzüyor beni."
"Hmm."
"Bana kalsa bu sene askıya alıp seneye tekrar hazırlanırdım sınava ama anneannem benim hayatıma devam etmemi istediğini söyledi."
"Saçmalama sen başarılı bi öğrencisin. Ayrıca bir yılını heba etmeyecek kadar zeki olduğunu düşünüyorum."
Ezra gülümsedi.
O sırada Ali Amca geldi.
"Hadi Alina iyi dersler kızım. Sağ olun Ali Amca. İyi günler."
Ezra : İyi ineklemeler.
Ona kötü kötü baktım. Sırıtarak okuldan çıktı.
Sınıfıma geri döndüğümde sınıftan birkaç kız etrafımı sardı.
"Elif, söyle bakalım aranızda ne var?"
"Aramızda ne mi var? Ezra'yla mı? Hiçbir şey yok."
"Hep yanındaydın ama"
Ay Helin bir bunlar iki... Off!
"Yanındaydım çünkü babasını tanıyorum. O yüzden yardımcı oldum."
"Kendisini tanımıyorsun yani"
"Bugünden itibaren tanıyorum."
Bu cevabımdan sonra ilgileri azaldı ve dağıldılar. Ben de kendimi sirama attım.
Helin : Ay bakma sen onlara tatlım. Dedikodu arıyor onlar.
"Az önce sen de aynı soruyu soruyordun Helin."
"Benimki dedikodu değil durum tespitiydi."
Sonra güldü. Öyle bakışlar attı ki ben de dayanamadım güldüm.
Ardından on ikinci sınıf olmanın verdiği mecburiyetlerin kitabıma döndüm.
Son ders Almanca'ydı ve hoca bizi ders çalısmamız için serbest bıraktı. Ben de bugün Ezra'ya verdiğim kitabı önüme aldım. Hem nereleri çözmüş bakıp silmek için hem de sonra o kitaptan çalışırım diye düşündüm. Tam kitabı açacağım Hande yanımda bitti.
"Elifcim naber canım?"
Elifcim mi? Cim hem de!
"İyiyim Hande. Hayırdır?"
"Şey diyecektim ben sana. Ya sende Ezra'nın numarası var mı?"
Ne alaka?
"Yok."
"Bugün yakındınız da biraz. Yani iyi arkadaş gibi..."
"Yakın olsaydık bugün cocuğu hiç görmedim demezdim sana Hande. Hayır numarası yok. Yarın okula geldiğinde kendisinden alırsın."
"Aa yarın başlıyor mu? Tamam. Ondan alırım."
32 diş sırıtarak sırasına oturdu.
Derin bi nefes alıp kitabı açtım. Kitapta herhangi bi sayfada hiçbir çizik yoktu. Bu matematik kitabı. Zihninden yaptı desem zor. E 40 dk. harıl harıl ne yaptı bu çocuk?
Sonra bi sayfada 'Son sayfaya bak' yazısı buldum. Hemen en son sayfa gittim. Kitapların sonlarında önlü arkalı bir kısım hep boş bırakılır ya bu kitapta da öyleydi. İşte o kısma Ezra öyle güzel bir resim çizmiş ki... Kısa saçlı çok tatlı bi kız çizmiş. Hayır bana benzemiyor. Yani beni çizmemiş. Hemen filme bağlamayalım lütfen.
Helin'i dürttüm.
Helin resmi görünce "Ezra mı çizmiş?" dedi.
Başımı evet anlamında salladım.
"Çok iyi çizmiş yalnız."
"Ben de beğendim."
"Silme o zaman kalsın."
"Tamam. Zaten düşünmüyordum silmeyi."
"Ne bileyim belli olmaz senin sağın solun. "
Helin'in koluna bir tane vurdum. Kolunu ovuşturmaya başladı. Ama bir yandan da gülüyordu. Dayanamadım ben de gülmeye başladım.
Okul çıkışı babam beni almaya gelmişti. Arabaya bindim. Arabada birazdan bir yere gideceklerinden bahsetti. Hayme Teyze biraz hava alsın diye Ali Amca ve Katre Teyze onu çay bahçesi gibi bir yere götürecekmiş. Annemlere siz de gelin demişler onlar da kabul etmiş. Bana da teklif ettiler ama yok dedim. Babam da fazla üstelemedi zaten. Eve geldiğimizde Katre Teyzeler kendi arabalarına annem de babamın yanına oturdu ve yola çıktılar. Yalnız Hümâ'yı ve Ezra'yı arabanın içinde görmedim.
Evin yanına doğru ilerlediğimde Hümâ'yı kendi bahçelerinde oyun oynarken buldum. Hemen yanına gittim.
Ben çocukları özellikle kız çocuklarını çok severim. Küçükken hep bir kız kardeşim olsun isterdim ama annemin sağlık problemleri yüzünden tek çocuk olarak kaldım. Şimdi Hümâ'yı görünce ona kız kardeş muamelesi yapabileceğimi düşündüm. Hem ilgiyi bütün çocuklar sever.
"Merhaba tatlım."
"Aa Merhaba Alina Abla."
"Ne yapıyorsun bakalım?"
"Hiiiiç. Ev çok sıkıcıydı ben de bahçeye çıktım."
"Hmm. Ben de okuldan geldim. Seni görünce bir merhaba demek istedim."
Kocaman gülümsedi. Sonra elimden tuttu "Hadi bahçeyi gez o zaman benle" dedi.
Memnuniyetle gülümsedim ve peşinden gitmeye başladım.
-
Okuyanlara teşekkürler :)