...
Mecburen kalktım. Hazırlandım. Tam odadan çıkarken gözüm şövalemin olduğu köşeye kaydı.
Şövalem yok!
Tuvalim de yok!
Alina'ya yaptığım resim yok!Aceleyle odadan çıkıp nereye gideceğimi bilemeden merdivenin başında kaldım.
Nihayet biraz açıldığımda bütün odalara baktım. Annemlerin yatak odasına bile baktım ama yok. Mecburen hayal kırıklığıyla mutfağa indim.Ufuk : Günaydın Ezra.
"Yok!"
Ufuk : Efendim?
"Yok Ufuk yok. Tuval yok. Resim yok."
Ufuk : Alina'ya yaptığın resmi mi diyorsun abi? Ben onu banyoya koydum ya.
Bak banyoya bakmamıştım işte.
"Banyo ne alaka abi?"
"Sabah erken kalkıp boyama kısmını hallettim. E odan kokmasın diye de banyoda yaptım."Sarıldım kardeşim gibi olan adama.
İşte bu be!
Dün de merdiveni alıp paçamı kurtarmıştı zaten. Yine yaptı."Ufuk, sen can dostumsun benim be!"
Biz sarılırken annem bu halimize güldü.
Annem : Hayırdır? Ayrılamadınız herhalde birbirinizden
Ufuk : Ezra'nın bana olan aşkı kabarmış da Katre Teyze. Onu dindiriyorduk.
Güldüler karşılıklı.
"Hadi hadi kahvaltı edelim ben acıktım."
Ufuk'la konuşurken konu dağıtmanın en kolay yoludur "yemek". Nitekim başarılı da oldum ve hep birlikte masaya geçtik.
Kahvaltıdan sonra Ufukları yolcu etmeye çıktık. Afra bana ahtapot gibi sarılırken acaba Alina haklı mı, diye düşünmedim değil. Ama yok canım. Afra benim kızkardeşim gibi. Hümâ neyse o da o. Niye benden hoşlansın ki? Hüma nasıl beni paylaşamıyorsa o da öyle işte.
Düşüncelerimden Alina'yı görünce sıyrıldım. O da Ufuk'u yolcu etmeye gelmişti. Hem de gözlükle.
Gözlük ona bu kadar yakışıyoken niye takmıyor ki?
Ben ona dalıp gitmişken o hızla Ufuk'la vedalaşıp gitti. Daha doğrusu gitmeyi denedi ama benim küçük faremin radarına yakalanmıştı bir kere.
Onlar lens ve gözlük hakkında konuşurken eve girip çantamı hazırladım. Resmimi de banyodan alıp odama koydum ve annemi öpüp evden çıktım.
Alina daha çıkmamıştı ama babası arabayı çalıştırmıştı.
Ben de arabaya ilerledim. Biraz sonra o da geldi zaten.
Bugün bize gelmesi için bir şey bulmam gerekiyordu. Ben de babasını da işin içine almak ve tepki çekmemek için 'ders çalışma' bahanesi uydurdum.
Babası hemen bana destek olunca Alina sinirlendi. Ama itiraz da edemedi tabi.
Bu akşam beni affetmesi için bir kez daha dua ettim içimden.
Tamam bize gelecek ama ya beni affetmezse?Okula geldiğimizde ben ön kapıdan girecekken o arka kapıya yöneldi. Bir süre arkasından mı gitsem acaba diye düşünsem de bu süre zarfında çoktan sınıfa gitmiştir diye tekrar ön kapıya yöneldim.
Ama bu sefer de Hande engelliyle karşılaştım.
Hande nöbetçi masasına yaslanmış, duruyordu. Şimdi buradan geçsem kesin beni rahat bırakmayacak hadi onu geçtim bir de Alina görse benim barışma hayalleri suya düşecek.
Arka kapı en mantıklı seçenek gibi görünüyordu.
Hadi bakalım yine oraya yöneldim. Nihayet sınıfa çantamı bırakabildiğimde tekrar bahçeye çıktım. Malum okulumuzun tuhaf bir tören anlayışı var.Törende Alina resmen neşe saçıyordu. O kadar çok gülümsedi ki ben de kendimi gülümserken buluverdim. Sabah sabah bu neşe nereden geliyor anlayamadım ya neyse.