36.Bölüm

229K 9.3K 935
                                    


36.Bölüm

Cumartesi günü erkenden uyanıyorsam bunun tek sebebi gitmek zorunda olduğum dershanemdi.
Aslında derslerim açısından yararlı olacağını bilsem de gitmek o kadar zor geliyor ki...

Tabi gitmek istemememin bir nedeni de Helin'in de bizim dershanede olması.
Şimdi konuşmak zorundayım onunla.
Ve ne diyeceğim hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Dün birkaç saatimi buna harcasam bile...

Mecburen kalkıp giyindim.
Çanta hazırlamaydı, kahvaltıydı derken ne ara dershaneye geldik anlayamadım bile.
Sınıfa girdiğimde her zamanki yerime oturdum.
Helin daha gelmemişti.

Kafamı biraz sıraya koymuştum.
Helin'in "Günaydın!" diyen aşırı neşeli sesiyle istemeyerek de olsa sıradan kalktım.

"Günaydın."
"Bugün nasılsın?"
"Daha iyi."
"Karar verebildin mi peki tatlım?"
"Dışarıda konuşalım mı biraz?"
"Olur."

Sınıfın dışına çıktık. Ve kantine indik.

"Karar verdin mi?"
"Helin niye bana söylemedin?"
"Neyi?"
"Neyi mi? Gerçekten bilmiyor musun? Hayır kızacağımdan falan korktuysan bu çok saçma. Benimki sadece kısa süreli bir kafa karışıklığıydı."
"Hey hey bir dakika. Gerçekten anlamıyorum. Neyi söylemedim?"
"Çetin'den hoşlandığını!"
"Ne?!"

Öğrenmeme şaşırdı tabi.
Keşke kendisi en başında gelip söyleseydi.

"Alina sen ne saçmalıyorsun?"
"Saçmalıyor muyum? Saçmalayasımız sensin."

Telefonu çıkarıp resmi gösterdim Helin'e.

"Ben onu öpmedim tamam mı?"

Hâlâ neyin inkarı bu?

"Bu resmi nasıl açıklayacaksın peki?"
"O beni öptü hem de zorla."

Bir dakika.
Çetin'in ne kadar pislik biri olduğunu biliyorum.
Peki ben niye bu ihtimali hiç düşünmedim?

"Neden bu kada yakınındaydın peki?"
"Bak her şeyi düzgünce anlatacağım. Ama sözümü kesmek yok."

O sırada zil çaldı ve kantin hızla boşalmaya başladı.

"Derse gidecek miyiz?"
"Belki sonra. Önce her şeyi düzgünce anlat."

Arkama yaslandım.

Ne söyleyeceğini gerçekten merak ediyorum.

"Geçen sene Çetin yine sana yaklaşmak istediğinde kafanı karıştırmasını istemediğim için onu engelledim. İşine karıştığım için özür dilerim ama Çetin'in seni sevdiğine hiçbir zaman inanmadım ve aynı hatayı ikinciye yapmanı istemedim. Sonra Çetin gelip ona birini ayarlamazsam seninle uğrayacağını söyledi. Ben de ona alt dönemlerden bir kız ayarladım."
"Hâlâ neden öpüştüğünüzü anlayamadım."
"Geliyorum oraya da. Dinle lütfen."

Kafa salladım.

Benim için Çetin'e kız ayarladığını söylüyordu.
Ve bunu çok normal bir şeymiş gibi anlatıyordu.

"Sonra bu sene iddaa olayınızı öğrenince Çetin'e kızmaya gittim. O da eğer ona karışırsam bu kız ayarlama olayını sana anlatacağını söyledi. Ben de ona Alina buna kızsa da sana daha çok kızar dedim. O da beni kötü duruma düşürmek için öpüverdi. Neye uğradığımı şaşırdım Alina. Gerçekten isteyerek yapmadım."
"Tamam."
"Tamam mı?"

Ne diyebilirim ki?
Bunu tahmin etmemiştim.
Ben 'Ona aşık oldum.' konulu bir konuşma bekliyordum.

"Senin bir suçun yokmuş ki. Tabi hepsi buysa?"
"Bir de Çetin'in söylediği şarkıyı bulmasında ben yardımcı oldum. Sesinin o kadar güzel olduğunu bilmiyordum ve berbat eder, söyleyemez diye düşünmüştüm."
"Başka?"
"Bir de o gün siz dışarıda yemek istemiştiniz ama ben sizi zorla sınıfa götürmüştüm ya..."
"Niye ona bu kadar yardım ettin Helin? Deli saçması bir resim yüzünden mi?"
"Seninle tehdit etti beni. Aramızı bozabileceğini düşündüm."
"Şimdi çok mu iyi aramız?"
"Hayır ama..."
"Aması ne? En baştan bana söylemen gerekirdi Helin. Gelip anlatmalıydın."
"Haklısın. Çekindim. Ayrıca kafan karışıktı ve Çetin'i kötüleyip kararını etkilemek istemedim."
"Asıl aklı karışan sensin Helin. Böyle iğrenç bir insanın kafamı karıştırmasına nasıl izin verirsin? Ya ben gerçekten etkilenip Çetin'le çıkmaya başlasaydım? Neyse ki Ezra var."
"Siz Ezra'yla mı..."
"Evet. Çıkıyoruz. Ve sen saçma sapan oyunlara gelmeseydin bunu çok daha önce öğrenmiş olacaktın Helin."
"Özür dilerim. Çetin'i dinlememeliydim."
"Evet. Dinlememeliydin."

Dudaklarını büzdü.

"Özür dilerim."

Omuz silktim.

"Bir daha olmayacak Alina. Yanımdan geçse bile sana söyleyeceğim."
"Abartma."

Omuz silkme sırası ondaydı.

"Ne yapayım beni affetmen için?"
"Hiçbir şey."
"Ama..."
"Affettim bile şapşal." diyip kocaman açtım kollarımı.

Gelip sarıldı hemen.
Sonra biz iki duygusal kız ağlamaya başladık tabi.
Kantinci amca ise bize tuhaf tuhaf bakıyordu.
E adam haklı.
Az önce bağrışıyorduk.
Şimdi sarılıyoruz.
Bence de garip.

"Hadi bakalım toparlanıyoruz hemen."
"Tamam." deyip elinin tersiyle gözlerini sildi.
Tabi ben de.

"Derse gidecek miyiz?"

Saate baktım.
Yarısından fazlasını yemişiz zaten. Gitsek ne olacak?

"12 dakika kalmış. Boşver."
"O zaman anlat bakalım Ezra'yla ne oldu?"
"Ya dün ben okula gittim bir de baktım ki Çetin'le dönüşüyorlar. O an anladım ki ben Ezra'nın canı acıyınca kötü oluyorum. Ama Çetin'e bir şey olsa üzülmüyorum. Hatta neredeyse oh olsun diyecek oluyorum. Kavgaları sayesinde emin oldum kararımdan yani."

Gülümsedi.

"Zaten Çetin seni hiç hak etmiyor birtanem."
"Biliyorum biliyorum."

Sonra ikimiz de kıkırdadık.

Mesaj sesiyle telefonuma döndüm.
İyi ki derste değildik
Derste çalsa hocalardan azar yerdim boşuna.
Ben telefonu sessiza almayı unutmuş muyum bu arada?
Kafamı kaldı ki?

'Canım, çıkışta sen, ben, Helin yemek yiyecektik ya. O hâlâ geçerli değil mi?'

Doğru ya öyle bir karar almıştık.
Helin bizi okul dışına çıkarmamak için ertellettirmişti planımızı.

"Ezra yemeğe gidecek miyiz çıkışta diyor. Ne diyeyim?"
"Olur. Hem siz çifte kumruları bi yanyana göreyim de alışayım şimdiden."

Sonra güldü.

'Tamam. Bizce uygun :)'

Anında cevap geldi.
Telefon elinde bekliyordu herhalde.

'Dün Ufuk aramıştı ya sürpriz yapıp bugünden gelmişler. Ben pazar bekliyordum onu. Yani o ve kardeşi de gelse olur mu?'

Ha bi onlar eksikti.
Surat astım tabi.

"Ne olmuş?"
"Arkadaşıyla kardeşi de gelse olur muymuş? Of! Ben birlikte olacağız diye düşünmüştüm. Tanımadığım insanların yanında rahat edemem ki şimdi."
"Canım yanlış anlama ama Ezra'yı tanıyalı ne oldu ki şunun şurasında. Arkadaşına da bir şans ver, bir tanış. Hem Ezra için önemli biri sanırım. Belki seversin."

Haklı.

"Tamam. Kardeşi kaç yasında acaba ya? Bir de onu eyleyeceğiz şimdi."
"Ben ilgilenirim onunla tamam?"
"Peki."

'Tamam. Gelsin kim geliyorsa. Çıkışta bizi alın dersaneden.'
'Sağ ol hayatım. Görüşürüz :) selam söyle Helin'e :)'
'Tamam. Görüşürüz.'

Gülücük falan koymadım tabi. Bana ne ya! Biz başbaşa olacaktık. Tabi Helin de var ama o ayrı.
Ondan çekinmem ama Ufuk bana antipatik geldi.

"Şu önyargılarından kurtulur musun?"
"Helin iç sesimi mi duydun n'aptın?"

Güldü.

"Hayır tabi ki. Sadece seni tanıyorum. O yüzden kötü düşünceleri kov çabuk. İyi düşün iyi olsun."
"Peki bayan polyanna. Hadi gidelim artık sınıfa. Şimdi zil çalacak. Anca çıkarız yukarıya."
"Tamam. Hazır buradayken su alayım. Öyle çıkalım."
"Ben de çikolata alacağım o zaman."

Çocuk gibiyim tamam.
Ezra bazen haklı olabiliyor.

"Hey, tamam. Artık düşünme çıkışı. Sonuçta aile yemeği değil bu rahat ol. Seni sevmezse kendi dengesizliği."
"İyi ki varsın Helin. Bazen sinir bozucu kararlar alsan da iyi ki varsın."
"Çetin olayına dokundurma yapmasan olmazdı değil mi?"
"Hayır çatlardım."

Gülerek merdivenlere yöneldik.
Bu dershaneye bir asansör şart.

Bakalım çıkışta beni nasıl bir Ufuk bekliyor.

-
Not: Bu bölüm Kitapprensesi38'e :))

Yeni ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin