1.bölüm

3.5K 152 26
                                    

Kollarımı göğsümde kavuşturmuş. bir uçurumun kıyısında öylece karşımdaki denizin ufuklarını, öfkeli dalgaların asiliğini izleyen kız.. Evet ben Arev Barlas.. Barlasların biricik kızı Arev! Herkesin öyle bildiği ama gerçekleri hiç bilmediklerinin gerçeği.. Gözümün önünde anılar bir bir yere düşüp gürültülü bir sesle kırılıyorlardı. Kırılan parçalar, bedenime batıyor, kalbimi kan revan içinde bırakıyordu.

"Benim ne suçum var anne? Ben sana ne yaptım? Neden bana sarılmıyorsun? Anne gitme anne!" Küçük bir kız çocuğunun acıyla bağıran feryatları ve kapının acımasızca kapanışı..
Gözlerimi sımsıkı yumdum. Daha beş yaşında küçük bir kız çocuğuydum. Annesini deli gibi seven ama bir kez bile sarılamayan! Annemi hep uzaktan izliyor yanına yaklaşamıyordum. Çünkü annemin hasta olduğunu hastalığının bana da geçebileceğini söylüyorlardı. Küçüktüm o zamanlar saftım inanmıştım. Büyüdüğümde acı gerçeği öğrendim.. Kendi evimden bir kaç adım uzakta evimizin yardımcısı rahşan teyzeyle kalıyordum. Bir gün pencerenin kenarına oturmuş her gün olduğu gibi annemin bahçeye çıkmasını ve annemin bir camın ardından sevmeyi  bekliyordum.  Annem bahçeye çıktığında üzerinde siyah beyaz puantiyeli bir elbise vardı. Zaten çok güzel bir kadındı. Simsiyah saçları, masmavi iri gözleri vardı. Küçücük kalbim kanatlanıp uçacaktı yine.. Elimi kalbimin üstüne koydum.

"Kalbim kanatlanıp annemin kalbinin üstüne kon ve onu çok sevdiğimi fısılda."

Annem yine çiçekleri suluyor ,onlarla konuşuyordu. O çiçeklerin yerinde olmak için neler vermezdim! Öyle güzeldi ki.. Anneme sarılmak kokusunu içime çekmek istiyordum. Acaba annem nasıl kokuyordu? bahçedeki çiçekler gibi mi yoksa Rahşan teyze gibi kurabiye mi kokuyordu? Küçük kalbime sığmayan kocaman heyecanla evden çıktığımda kendimi anneme koşarken buldum. Sarılıp  "Anneciğim! benim güzel annem!" Diye bağırmaya başladım. Anneminde bana sarılmasını beni kucaklamasını beklemiştim. Ama o kıpırdamıyordu bile.. Boş gözlerle bir yabancıya bakar gibi bakıyordu gözlerime...

"Anne ben seni çok özlüyorum. Bana bir kez sarılır mısın?" dediğimde gözlerini başka yöne kaçırdı. boynuna daha sıkı sarıldım annem çiçek kokuyordu. bahçede ki çiçekler gibi...  Annem bana sarılmak yerine rahşan teyzeme seslendi.

"Rahşan al şunu yanımdan! Rahşan!"
Küçücük kalbimi kıracak sözleri sarfettiğinde rahşan teyze koşarak geldi. Ve beni annemin eteklerinden çekip aldı. Ellerimi anneme doğru uzatıp tüm haykırışlarıma rağmen arkasına bile bakmadan gitmişti.

Yıllar geçmiş olsa da şimdi yirmi yaşında olsam da bu hep böyle devam etti. Annem beni hiçbir zaman sevmedi. Bana hiç bir zaman bir anne sevgisini tattırmadı.  Her şeyin suçlusu bendim onun gözünde hemde hiç suçum olmadığı halde... Benden nefret ediyordu..
Daha fazla dayanamıyordum. Her gün ölmektense bir kez ölmeliydim artık.. Şimdi siz diyeceksiniz ölmeyi düşünecek kadar aciz misin? Güçsüz müsün? Evet acizim ve güçsüzüm! Dayanacak gücüm kalmadı çünkü! Kimse benim yaşadıklarımı bilemez.  Siz ikiz kardeşinizin doğum esnasında ölümüyle suçlanıp kardeş katili damgası yemediniz! Siz annenizin size bir kere sarılması için yalvarmadınız! Annenizin en değerli varlığınızın sizi hiç sevmediğini düşünsenize.. Düşündünüz dimi? Acı.. bedensel bir acı..
ben annemin  nefretle dolu haykırışlarını unutamıyorum.

"Sen doğmasaydın. Benim yavrum ölmeyecekti! Keşke sen ölseydin.. keşke hiç doğmasaydın! Senden nefret ediyorum!"
Evet anne keşke ben hiç doğmasaydım.. ve sen bu kadar nefretle doldurmasaydın kalbini! Ama şimdi hiç olmamış gibi çıkıyorum hayatınızdan.. Güldüm.  Sanki çok olmuşum gibi.. Sanki varlığımın bir kıymeti varmış gibi.. Geriye sadece bu yaptığımla utanacak, tüm camiaya rezil olduğunu düşünecek bir anne bırakıyorum ardımda.. Ah birde rahşan teyzem en çok o üzülecek.. Ne acı ama!
Beyaz elbisemi çıkarıp attım. İç çamaşırlarımla kaldığımda çıplak ayaklarımla kayalıkların en ucuna doğru bir adım attım. Kollarımı iki yana açarak başımı geriye doğru verdim. Saçlarım rüzgarda uçuşuyordu. Gülümseyerek fısıldadım. "Artık bitti.." Bedenimi denize doğru bıraktım. Çıplak bedenim suyla buluştuğunda çırpınmadan,bocalamadan beni en dibe doğru çekmesine izin verdim. Ve sonsuzluğun kollarına bıraktım kendimi..

Gözlerimi yavaşça araladığımda masmavi gökyüzüyle karşılaştım. Ölmüş müydüm? Etrafıma bakındım. Denizin tam ortasındaydım bir teknenin içinde! Üstüme örtülmüş bir erkek ceketi vardı.

"Sonunda uyandın." Karşımda oturmuş sigarasını içen esmer, siyah saçlı, ve üstünde hiçbirşey olmayan adamı yeni farkettiğimde hızlıca doğruldum.

"Neredeyim ben? Sende kimsin?" Sigarasının dumanını havaya doğru üfledi. Ve yavaş adımlarla yanıma doğru yaklaşmaya başladı. Onu çaktırmadan göz ucuyla süzdüm. Uzun boyluydu 1.80 vardır yani.. Esmerdi. Güneşte bronzlaşmış gibi bir havası vardı. Saçları olabildiğince siyahtı.. kaslıydı hatta tam bir kas hayvanı diyebilirim. Eh baklavalarıda vardı tabi.. Hani şu denizden çıkan biscolata erkekleri gibiydi. Of ne diyorum ben! Yanıma geldiğinde ceketi iyice üstüme sardım. Tam karşımda durmuş gözlerimin içine bakıyordu. Gözleri griydi. Daha önce gözleri gri olan birini görmemiştim ama çok güzeldi. Ve oldukça büyüleyici.. Bir girdap gibi içine çekiyordu bakışlarıyla..

"Kimsin sen?"  Bir kez daha sorduğumda gözlerini gözlerimden ayırmadan nefesini dudaklarıma üfledi.

"Sonat."

"Beni sen mi çıkardın sudan?"

"Evet seni denize atlarken gördüm. İlk baş yüzersin diye düşündüm. Ama sen ne yüzüyor ne de çırpınıyordun.." sözünü kestim.

"Çünkü ölmek istedim."

"Neden?"

"Yaşamak için.." dediğimde güldü.

"Sen ölmek istemiyorsun. Acıların bitsin istiyorsun." Şaşırmıştım.

"Gözlerinde kalbi kırık küçük kız  çocuğunu görebiliyorum." Diye fısıldadığında dolu gözlerle ona bakıyordum. Tanımadığım bu adam içimi biliyordu sanki...

"Bana sarılır mısın?" dediğimde  Bana anlamayan gözlerle bakıyordu.  "Lütfen.." aramızda ki mesafeyi kapattı. beni çekip göğsüne bastırdığında gözyaşlarımı serbest bıraktım. Bunu neden yaptım bilmiyorum ama birinin bana sarılmasına ihtiyacım vardı. Bu bir yabancı olsa bile! Saçlarımı okşarken fısıldadı.

"Denize düştün ve yılana sarılıyorsun yapma küçük kız ben denizden daha tehlikeliyim."

*
Selamm. Yeni bir hikaye' ye daha başladım. Küçük Asistana gösterdiğiniz ilgiyi, sevgiyi umarım bu hikayemede gösterirsiniz. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.

Gözlerindeki GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin