Gözlerimi yavaşça araladım. O iğrenç koku burun deliklerimden içeri süzüldüğünde ciğerlerimdeki sızıyı hissettim. En nefret ettiğim koku.. Hastane kokusu! Tepemdeki beyaz rengi sararmakta olan tavana baktım. Yaşananlar gözlerimin önünden fragman gibi geçiyordu. Sahilde haykırışım,bıçaklanma anı ve sonatın gelip beni kucaklaması, gözlerimin içine bakan endişeli gri gözleri.. Yavaşça yatakta doğruldum. Gözlerim aradığı insanı bulduğunda gülümsedim. Karşıdaki koltukta başını cama yaslamış uyuyordu. Bir insanın uyuması bile güzel olur muydu? Güzeldi işte.. Yataktan destek alarak kalktım. Üstümde beyaz mavi çiçekleri olan hastane elbisesi vardı. Çıplak ayaklarımla yanına doğru ilerledim. Tam karşısında durduğumda onu incelemeye başladım. Gri gözlerini örten aralıklı uzun kirpikleri, biçimli burnu,aralık dudaklarından sızan sıcak nefesi.. Bu adam öyle kusursuzdu ki.. Elimi çenesine koyup sakallarını okşarken fısıldadım.
"Sakalları yüreğime batasıca.." gözlerini aralayıp bana doğru baktığında sakallarını okşayan bileğimi tuttu. Gri girdapları gözlerimi içine çekerken konuştu.
"Neden ayaktasın? Yatakta olman gerekiyor."
"Seni izliyorum." Beni kucağına çekip oturttu.
"Böylede izleyebilirsin." Şaşkın gözlerle ona bakıyordum. Gözümün önüne düşen saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı. O an sanki baharda ağaçları süsleyen beyaz çiçekler saçlarımın her bir telinde açıvermişti..
"Sanırım en çok saçlarını seviyorum.. Özellikle her defasında şu gözünün önüne düşen perçemi." Gülümsedi.
Yanağında beliren minik çukuru öpmek istedim o an.."Bana en çok neyi seviyorsun desen kulağının arkasına sıkıştırdığım perçemi derim.. Bu eylemi hiçbir şeye değişmem."
"Neden gittin?" Sorduğum soruyla gözlerimin içine doğru baktı.
"Gitmedim."
"Gittin.." parmaklarını dudaklarıma bastırdı. "Rüya gördüğün geceyi hatırlıyor musun?" Başımı salladım ama nereden biliyordu rüya gördüğümü?
"Rüya değildi. Gerçekten yanındaydım." O geceyi düşündüm. Gerçek gibiydi.. Hissetmiştim.. Düşündüğüm şeyle gözlerim aniden büyüdü. Soğuk dudakları! Beni öpmüştü! Parmaklarını dudaklarımdan çekti.
"Hissettiğini biliyorum." Kırmızılık yanaklarıma yayılırken bana bakıp fısıldadı.
"Girdap ölüme susamış kuşu bir kez daha öper.." ensemden tutup dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Onun için ilk olmasa da benim için ilkti.. Geri çekilip sıcak nefesini dudaklarıma doğru üfledi. Ve kapılmıştım girdabına.. Artık çıkmam çok güçtü..
"Ve kuşun minik kalbine su damlaları serpişir.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerindeki Girdap
ChickLitArevin tek sevdası..biricik Sonatı.. Sonatın duvarları.. etrafına ördüğü dikenli telleri.. Ve kalbine vurduğu kalın zincirleri..