"Senin gri göz sana vermemi istedi." Başımı kaldırıp adama baktım.
"Ne zaman geldi?"
"Bu sabah."
"Teşekkür ederim." Adam kapıyı kapatıp içeri girdiğinde kuşu avucuma bastırıp oradan uzaklaştım. Kayalıklara çıktığımda denize doğru bağırmaya başladım.
"Sonat! Bilirim kuşlar özgür olur.. Ama ben senin girdabında özgür olmak istemiyorum! Sonu ölüm olsa bile.. Duydun mu?! Beni girdabından çıkaramayacaksın!" Gözlerimle etrafı tarıyordum.
Bir ses, bir nefes beklemek senden.. Bir insan bu kadar özlenmemeli.." eğilip denizin içine doğru bağırdım.
"Korkuyorum sonat bu hissettiklerimin aşk olmasından korkuyorum! Senden değil.. Aşktan korkuyorum!"Kayalıklarda oturup saatlerce sonatı bekledim. Ama o yine gelmemişti. yağmur yağıyordu. Eve geldiğimde havada kararmıştı. Üstüm başım sırılsıklamdı. Odaya girer girmez üzerimdekileri çıkardım. Dolaptan siyah bir tişört, siyah bir tayt aldım.
Siyah benim rengimdi.. Siyah özeldi..
Giyindikten sonra ıslak saçlarımı havluyla kuruladım. Karnım şiddetli bir sesle guruldadı. Açtım kaç gündür doğru dürüst birşey yemiyordum. Mutfağa gidip dolabı açtım. İkinci raftaki içi dolu kabı görünce gülümsedim. Canım rahşan teyzem.. Memlekete gitmeden önce bana sarma sarmış.. Elleri öpülesi kadın! Sarmaları birer birer mideme indirdim. Her zaman ki gibi nefisti. Doymuştum ellerimi yıkayıp mutfaktan çıktım.
Annemin bağrışlarını duyduğumda bahçeye koştum. Yağmur dinmişti ama hava hala soğuktu."Git buradan uğursuz şey! Bu buraya nasıl geldi!" Neydi o? Biraz daha yaklaştığımda siyah yavru bir kediye bakarak bağırıyordu.
"Seni uğursuz kara kedi! Ay gözlere bak ne kadar korkunç!" Annem beni farkettiğinde sinirle konuşmaya başladı.
"Senin işin kesin bu!" Onu umursamadan yavru kedinin yanına gidip onu kucağıma aldım. Gözleri griydi.. ve parlıyordu. Kollarımın arasında titriyordu. Onu daha sıkı sardım.
"Korkma sana zarar vermeyeceğim."
"Bırak o kediyi! Görmüyor musun? Ne kadarda uğursuz pis şey!" Vicdanını nereye gömdün anne? Anneme doğru döndüm.
"Rengi siyah olduğu içinmi ona uğursuz diyorsun? Bu yavru kedinin sana ne gibi bir uğursuzluğu olabilir?"
"Görmüyor musun sen ya kara ke.." sözünü kestim.
"Görüyorum.. Oda annesi tarafından bu soğukta terkedilmiş şuan kollarımda titriyor. Çünkü korkuyor ve üşüyor! Ama en kötüsü ne biliyormusun? Gözlerindeki acıyı görebiliyorum.. Çünkü terk edilmek nasıl bir duygu çok iyi biliyorum! Lanet olası batıl inançlarınızında canı cehenneme!" Onu arkamda bıraktığımda kapıyı yüzüne çarpıp odama girdim.
"Üşüdünmü sen? Gel bakalım." Yavru kediyi yatağıma yatırdım. Parmak uçlarımla başını okşamaya başladım. Bakışlarında ki ürkeklik içimdeki bir yerlere dokunuyor orayı ince ince sızlatıyordu. İnsanların ön yargılarının acımasızlığının bir sonu yoktu. Ve bu gerçekten insanlık için acınası bir durumdu..
"Sen uğursuz değilsin bu sadece insanların size vurduğu acımasız bir damga." Beni burada bekle sana süt getireceğim." Mutfağa gidip dolaptan süt şişesini alıp boş bir kaba süt döktüm. Odaya geldiğimde kabı yere koydum. Yataktan inip sütü içmeye başladı. Öyle hızlı içiyordu ki yarılamıştı bile.. Kıyamam ne kadar çok acıkmış.. Oturmuş onu izliyordum. Sütü bitirdikten sonra yatağa atlayıp yanıma oturdu. Kafasını koluma sürtüyor miyavlıyordu. Ona bakıp gülümsedim. "Rica ederim." Gözlerin ne kadarda güzel tıpkı sonatın gözleri gibi.. Kulağının arkasını okşadım. Sonatın adı dökülürken dudaklarımdan buruk bir tebessümle gülümsedim. Onu gerçekten özlemiştim..
"Senin adın artık girdap." Pencereye baktığımda kenarında bir kağıt parçası olduğunu gördüm. Alıp açtım.
"ilk sınavı geçtin. Ona iyi bak." Yazıyordu. Nasıl düşünemedim girdabı bana sonat getirmişti. Ama ne sınavından bahsediyor hiç anlamıyorum.. seni anlamak neden bu kadar zor sonat? Yatağa yatıp girdabı da kucağıma aldım. İki ellerimle havaya kaldırıp gülümsedim.
"Teşekkür ederim sonat.. Teşekkür ederim.."
Girdap patilerini bana uzatıyor çırpınıyordu. onu göğsüme yatırdığımda boynuma sokuldu. Sanki yerini bulmuşçasına rahatlamış ve boynumun çıkıntısında uyuyakalmıştı. Hayvanlar insanların verdiği sevgiyi hissediyor hissettikçe uysallaşıyorlardı. Keşke bu insanlar içinde geçerli olabilseydi. Keşke... Açık olan pencereden dışarı baktığımda gözümden bir damla yaş süzülürken fısıldadım.
Sonatın durulmaz sularının ardındaki kalbi benim sevgimle uysallaşıp durulabilseydi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerindeki Girdap
ChickLitArevin tek sevdası..biricik Sonatı.. Sonatın duvarları.. etrafına ördüğü dikenli telleri.. Ve kalbine vurduğu kalın zincirleri..