32.bölüm

740 56 5
                                    

"Arev!" Sonatın endişeli sesi kulaklarımı doldururken yanıma gelip hızlıca beni kucakladığında kollarının arasında soğuktan titriyordum. Karşı koyacak halim yoktu. Kucağına bir kedi yavrusu gibi sindiğimde fısıldadım.

"Götür beni buradan.." dişlerim birbirine çarpıyordu. "Lütfen.."

Ne garip değil mi?  Senden kaçarken yine sana yakalanmak..

"Boşuna aptal demiyorum sana. Bu havada bu elbiseyle neredeyse yarı çıplak halde.. Gecenin bir vakti ormana koşuyorsun."

"Sende arkamdan koştun." başımı kaldırıp gözlerinin içine doğru baktım.

"Boşuna kalbimin izini sürme Avcı.. Kalbim zaten avuçlarının arasında."

"Ne?  Ne diyorsun Arev? Ne kalbi?  Ne Avcısı?"

"Hiç.." omuzlarımı silktiğimde göğsüne iyice sokuldum. Titriyordum.

"Aptalsın.. Aptal bir kuş.. Hasta olacaksın. Sana bakmak zorunda kalacağım."

"Zorunda değilsin. Aslan var o bana gayet iyi bakar." dediğimde beni tutan elleri dahada sertleşti. Parmakları tenime batıyordu.

"Rakibinin senden üstün olmasını hiç kaldıramıyorsun değil mi?"

"Onu rakip olarak gördüğümü düşünmen çok aptalca."

"Görmüyorsun yani?"

"Hayır görmüyorum. Görmem için bir sebep yok."

Gülümsedim. Tabi yok.. Neden olsun? Ben senin neyinim ki?

"Haklısın bir sebep yok."

Başını sallayıp güldü.  "Yok."

Sözlerinden dökülen buz parçaları.. Birer birer kalbime saplanıyordu sanki.. Oysa beni kıskanabilme ihtimalini bile düşünmüştüm. Ne aptalım! Daha fazla onunla konuşmak istemiyordum. Eğer konuşursam o buz parçaları daha fazla batacak ve parçalayacaktı kalbimi..
Adımları ağırdı. Ama serttide. Sağlam basıyordu yere.. Sanki bastığı yerleri yarıyormuşçasına şiddetliydi. Daha fazla dayanmak istemiyordum buna!  En iyi kaçış yolunu seçtim. Ve gözlerimi yumdum. Belkide uykumda bir parça huzuru bulmuş olurum..

*

Gözlerimi yavaşça açıp ovuşturduğumda ellerime bulaşan siyah boyalara baktım. Gözlerimin içine doğru yayılan bir sızıyla gözlerimi hızlıca yumdum. Sabah uyandığınızda size acı veren birşey daha varsa.. Oda akan rimelinizdir..
Nefesimi sıkıntıyla verdiğimde yataktan kalkıp odanın küçük banyosuna girdim. Üstümde bir kırgınlık, halsizlik vardı. Musluğu açıp soğuk suyu yüzüme bolca çarptım. Akan boyaları temizlediğimde daha iyi görünüyordum. Banyodan çıktığımda yatakta arkası dönük bir şekilde uyuyan Sonatı yeni farketmiştim. Burasıda onun odasıydı. Beni anılarımızın olduğu eve getirmişti.

Bu onun için bir anlam ifade etmesede benim için çok anlam ifade ediyordu. Acımasızlıktı bu..

Pencerenin önündeki koltuğa oturup dışarısını izlemeye başladım. İp atlayan iki kızı görünce burukça gülümsedim.
Bu yaşınızın kıymetini bilin.. Büyüdüğünüzde hayatınıza aşk girince bir daha toparlanamayacaksınız. Ve bu günlere geri dönmek isteyeceksiniz. Ama bu mümkün olmayacak..

Sonat omuzuma dokunduğunda başımı çevirip baktım. Birbirine karışmış saçları ve uyku sersemi gözleriyle bakıyordu bana.. Gözlerim çıplak göğsüne doğru kaydığında gözlerimi kocaman açarak yutkundum. Bu gördüğüm şey gerçek miydi? Parmaklarımı sol göğsünün üstündeki siyah kuşun üstünde gezdirmeye başladığımda fısıldadım.

"Bu kuş.. "

Sözümü kesti.  "Aptal kuş.."

Gülümsedim. "Ben miyim yani?"

Güldü. "Hayır sen değilsin. Tek aptal kuş sen değilsin Arev." dediğinde gözlerime doluşan yaşlarla yutkunamadım.

Başka bir kuş.. Senin tek aptal kuşun ben değil miydim? Sevdiğim..

"Sana aşk uçurumundan düştüğünü söylemiştim Arev hatırlıyor musun?"
Başımı salladım.

"Yanlış.. Bir şeyi unutmuşum."

Gözlerinin içine doğru baktım.

"Kuşların uçabildiğini unutmuşum.."

Gözümden bir yaş süzüldüğünde acısıda kalbime doğru süzülmüştü.

"Kuşlar düşemez.. Çünkü uçabiliyor."

Duyduğum sözlerle kanatlarımı acımadan koparmak istedim o an.. Beni ayakta tutan tek gücü.. Kanatlarımı..

Hıçkırdım. "Bana bunu neden yapıyorsun?  Hiç mi acımıyorsun bana?  Hiç mi düşün müyorsun?  Canı yanar diye!"

Tepkisizce bakıyordu gözlerime..

"Bu acımasızlığın niye Sonat niye?  Canım yanıyor! Görmüyor musun?  Kanıyorum.. Yapma! Yalvarırım yapma!"

Dizlerimin üstüne düştüğümde hıçkırarak ağlamaya başladım. Acı feryatlarım sarıyordu odanın her bir köşesini..

"Seni sevmemin bedelini bu kadar ağır ödetme bana.. Yapma!" hıçkırdım.

"Ne olur uzağıma düşme.. "

*
Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Yorumlarınızda duygularınızı, düşüncelerinizi lütfen belirtin.

Gözlerindeki GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin