Gittin mi? Sahiden gittin mi? Yumruk yaptığım ellerim ardı ardına çaresizce kapısını yumrukluyordu. Duymuyordum kapıya yaklaşan ayak seslerini.. Issızdı ev.. Yokluğu çökmüştü her bir yana.. Gitmişti..
Gittin Sonat..
Yazdığın mektupta sevdiğini söylüyordun bana..
Söyle seve seve gidebilir mi insan?
Acımaz mı içi? Yanmaz mı yüreği?
Nasıl vazgeçtin benden böylesine ansızın.. Acımadan..Kapıyı yumruklayan ellerim gücünü kaybedip sıyrıldığında yere çöktüm.
Kalbimde açtırdığın kırmızı güllerin sapları.. Kalbimde en derin yerlere saplanıyor şimdi.. Kanıyorum sevdiğim..
Nasıl alışacağım ben senin yokluğuna? Kimin gözlerinin içine bakıp gülümseyeceğim? Kim senin gibi buram buram acı kokacak?
Bu haksızlık.. Bana aşkı öğrettiğin gibi yokluğunla nasıl başa çıkılacağınıda öğretseydin keşke..Hıçkırıklar birer birer kaçıyordu boğazımdan..
"Arev!" Annem koşarak yanıma geldiğinde beni kollarımdan tutup sarstı.
"Ne bu halin Arev?" Annemin boynuna sarılıp hıçkırarak ağlamaya devam ettim.
"Gitmesin anne.. Gitmesin ne olur!"
"Yapma böyle güçlü olmalısın." Bir hışımla ayağa kalktım.
"Yeter! Bana güçlü olmaktan bahsetme artık! Bahsetme.. Ellerimi saçlarımdan geçirdim. "Çocukluğumdan beri güçlü olmaya çalışıyorum ben anne.. Çünkü olmak zorunda bıraktınız! Olmasaydım eğer küçük kalbim kaldıramazdı senin yaptıklarını.." Boğazım yırtılırcasına bağırdım. Boğazıma takılan cam kırıkları birer birer dışarı fırlayıp etrafta kırılıyordu. Kursağımda kalan hevesimin kırıkları..
"Kızım.. Özür dilerim.. Ben çok özür dilerim.."
"Dileme! Özür dileyince duvarın köşesine sinmiş gözyaşlarında boğulan küçük kız çocuğu affetmiyor seni anne.."
Annem arkamdan sarıldığında fısıldadı.
"Affet beni ne olur?"
"Sarılınca geçer derler öyle değil mi anne?" Başını salladı.
"Geçmiyor.. İçimde açtığın yaralar beni sarsan bile geçmiyor.. Geçmeyecek.."
Annemi ardımda bırakıp koşmaya başladım. Öyle hızlı koşuyordum ki.. Ciğerlerimin patlayacağını hissediyordum.
Yolun sonundasın sevdiğim.. Kollarını iki yana açmış beni bekliyorsun biliyorum..
Burukça gülümsedim. Ne bir araba geçiyordu yanımdan nede kaldırımda yatmış bi köpek vardı etrafta.. Yol ıssızdı.. Terkedilmiş gibiydi..
Yolun sonuna geldim sevdiğim.. Hani Neredesin? Neden göremiyorum seni..
"Neredesin sonat? Bağırıyordum.
"Bu kadar yolu yokluğuna mı koştum ben şimdi?" Derin bir nefes çektim içime..Acı kokuyor burası.. Portakal ağacı.. Sen kokuyorsun sonat.. Buradan mı geçtin? Bu yollardan geçerken mi terkettin beni? Adımlarını acımasızca ata ata mı bastın yüreğime giderken?
Sahiden yaptın mı?Gülümsedim.
Tabi ki yaptın.. Aptal bir kuşa acımak senin ne haddine ki.. Senden böyle bir şey beklemek benim aptallığım..
Senin aptal kuşunun..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerindeki Girdap
ChickLitArevin tek sevdası..biricik Sonatı.. Sonatın duvarları.. etrafına ördüğü dikenli telleri.. Ve kalbine vurduğu kalın zincirleri..