Yeşil çimenlerin ortasında durmuş etrafımda dolanan beyaz kelebeği izliyordum. Öyle güzeldi ki.. uçtukça yaşam pırıltılarını dökerek ölüm dansını yapıyordu adeta.. İşaret parmağımı uzatıp konmasını bekledim. Parmağımın ucuna konduğunda gülümsedim.
"Çok güzelsin senin gibi bir varlığın bir gün yaşaması haksızlık." Siyah bir kelebek yanına geldiğinde beyaz kelebek onun peşine takılıp uçtu. İlerdeki kırmızı çiçeğin yapraklarına konduğunda onları izliyordum. Sarı bir kelebek onların yanına geldiğinde siyah olan beyaz kelebeğe arkasını döndü ve sarı kelebekle gökyüzüne doğru uçup gittiler.. Beyaz kelebek orada öylece kalakalmıştı.. Kanatlarını çırptığında uçmayı başaramayıp kırmızı çiçeğe geri düştü. Bir kez daha denediğinde başarmıştı. Ama uçuşu çok yavaştı.. sanki son gücüyle uçuyormuşçasına.. omuzuma gelip kondu. Kıprdamıyordu.. Onu incitmeden aldığımda avuçlarımın içinde kanatlarını kapamış öylece cansız duruyordu. Ölmüştü.. Daha gün batmamıştı bile! Daha yaşayacaktı belkide ama onunda küçücük kalbi aşkın acısını kaldıramamıştı. Gözümden akan yaş kanatlarının üstüne damladığında fısıldadım.
"Kelebekler diyarında huzurla uyu.."
Gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Saçlarımda hissettiğim parmak uçlarıyla mırıldandım.
"Sonat.."
"Arev?" Annemin sesini duyduğumda gözlerimi yavaşça açtım. Odamdaydım.
"Anne?" Başucumda oturmuş bana gülümsüyordu. Annem bana gülümsüyordu inanılır gibi değil! Avuçlarıma baktığımda kesilen elimin sargılı olduğunu gördüm.
"Kelebek nerede?"
"Ne kelebeği?" Annem kaşlarını çatmış bana anlamayan gözleyen bakıyordu.
"Avuçlarımdaydı. Ölmüştü." Parmağıyla süzülen gözyaşımı sildi.
"Rüya görmüşsün." Sargılı elime baktım. Dikişlerin sızısıyla acıdan yüzümü buruşturdum.
"Çok fazla kan kaybetmişsin.. Ama aile doktorumuz tam zamanında yetişti."
Dediğinde anneme baktım."Benim için endişelendin mi gerçekten? Bana bakıp başını salladı.
"Yapma anne! Sen benden nefret ettiğini defalarca yüzüme haykırdın. Hemde küçücük bir çocukken bile.. Benim için endişelenmiş olman saçma değil mi?"
"Doğru evet haykırdım. Ama senden nefret etmiyorum." Dördüncü doğum gününü hatırlıyor musun?" Dolu gözlerimle başımı salladım.
"Peki ya kutlamanın ortasında dev kutudan çıkan pembe tavşanı?"
Gülümsedim. "Evet hatırlıyorum.""O tavşan bendim Arev." Anneme anlamayan gözlerle bakıyordum.
"Ne? Sen miydin?"
"Evet bendim.. o çizgi film karakterini ne kadar çok sevdiğini biliyordum. Bende kostümünü diktirdim. Ve sana süpriz yaptım. Çünkü en çok mutlu olacağın şeyi karşında görünce sevineceğini düşündüm."
"Karşımda seni görseydim daha mutlu olurdum anne."
"Karşındaydım.. seninle bütün gün oyunlar oynadım. Hatırlıyorsun değil mi?"
"Hatırlıyorum o gece seni bırakmamıştım. Beraber uyumuştuk." Meğerse annemle uyumuşum ben..
"Ve bir günde çok hastalanmıştın. Rahşan teyzen bana haber verdiğinde koşarak yanına gelmiştim. Küçücük bedenin yatakta titriyordu. Seni öyle görünce canımdan can gitmişti sanki.. mutfağa gidip sana ağlayarak tavuk suyu çorbası yapmıştım. Çorba sevmezdin ama benim yaptığım tavuk suyu çorbasını içmiştin.. Sana kendi ellerimle içirmiştim." Ağlamamı durduramıyordum. Hıçkırdım..
"O çorbayı sen mi yapmıştın anne?"
Gözünden akan yaşlarla başını salladı.
"Sen çok sevdiğin için gizli gizli mutfağa girip hep o çorbadan yapıyordum sana." Yıllarca Rahşan teyzenin çorbası bilip içtiğim çorba annemin çorbasıymış meğerse..
"Senin her anında, her zaman yanındaydım. Bunu sadece sana hissettirmek istemedim."
Ve.. devam etti.. Bu söylediğimden sonra beni affeder misin bilmiyorum ama bunu senden saklayamam." Yerimde doğruldum. Anneme bakıyordum.."Sonat Ateş.. Senin için tuttuğum bir korumaydı.. Attığın her adımı takip ettirdim. Kendini denize attığın.. İntihar ettiğin gün neden orada kimse yoktu da sadece sonat vardı hiç düşündün mü?"
Şuan tek düşündüğüm şey bana çorba içirdiği gündü.. çorbayı kendisinin yaptığını söylemişti bana.. En başından beri bana yalan söylemişti.. Benimle ve duygularımla acımasızca oynamıştı. Yüzleştiğim gerçekler yüzüme tokat gibi çarpıyordu ardı ardına..
"Sonatın bana içirdiği çorba?"
"Tadından anlamışsın." Gözlerimi kocaman açtım. Anneme bakıyordum.
"Sana söyledi mi?"
"O bana herşeyi söylüyordu zaten."
Başımdan aşağı kaynar sular döküldüğünde burukça gülümsedim. Aptal bir kuşu girdabına çekip koruma altına alan ah pardon parmağında oynatan sonat ateş..! Rolünün hakkını verdin benimle öyle güzel oynadın ki..Seni tebrik ederim.. Soy adınında hakkını verdin! Yaktığın kalbimin külleriyle yeniden doğuyorum.. Hazır ol..!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerindeki Girdap
ChickLitArevin tek sevdası..biricik Sonatı.. Sonatın duvarları.. etrafına ördüğü dikenli telleri.. Ve kalbine vurduğu kalın zincirleri..