"Sonat yapma!" Boğazımdan bir hıçkırık koptu. "Lütfen.." Annem havada asılı olan elini indirdiğinde bana tiksiniyormuş gibi baktı.
"Beni öldürmeyi başaramayıp köpeklerinimi üstüme salıyorsun? Senden nefret ediyorum! "
"Anne.." eliyle susmamı işaret ettiğinde arkasına bakmadan hızlı adımlarla uzaklaştı.
Sonata baktığımda boş gözlerle bana bakıyordu. Sinirle üzerine yürüyüp onu tüm gücümle ittirdim. Ama o yerinden kıpırdamamıştı bile! Yumruk yaptığım ellerimi ardı ardına göğsüne indiriyordum."Sen ne yaptın! Sen anneme nasıl silah doğrultursun?" Bileklerimden kavradı. Acımasızca sıkıyordu..
"Annem o benim! Beni sevmesede, benden nefret etsede annem!" Boğazım yırtılırcasına bağırdım. "Annem!" Dizlerimin üstüne düştüğümde hıçkırarak ağlamaya başladım.
"Seni hiç sevmeyen annen!" bağırmaya başladı. "Senden nefret eden! Senden tiksinen.. Bir annen!" Ellerimi kulaklarıma bastırdım. "Sus.. sus!" Kolumdan tutup kaldırdı.
"O kadar acizsin ki! Sana acıyorum.." söylediği sözle ona bakıp hayal kırıklığıyla gülümsedim. Ben bu adama mı sarılmıştım? Ben bu adamın kollarına mı sığınmıştım! Yazık bana..
"Orda öylece boğulup ölmene izin verseydim keşke!"
Keşkeler.. Hayatımda çok fazla yeri olan keşkeler.. Keşke hiç doğmasaydın! keşke ölseydin.. Keşke ölmene izin verseydim!" Boğazımda oluşan yumruyla zar zor yutkundum.
"Keşke.. diye fısıldadım. "İzin verseydin böylesine pişmanlık duymazdın."
"Yürü!" Kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. Öyle sıkıyordu ki parmakları batıyordu tenime..
"Canımı acıtıyorsun! Bırak kolumu!"
"Sen buna acı mı diyorsun?"
Peşinden sürüklenirken bir ormana geldiğimizi farkettim. Kolumu bırakıp beni ittiğinde acıyan kolumu ovuşturdum. Kesin moraracaktı!
"Tehlikeyi istiyordun! Al işte karşındayım.. Tehlikeyle karşı karşıyasın şuan." Ona bakıyordum. Çenemi sertçe kavradı.
"Bana hiç kapılmamalıydın." Anlamayan gözlerle bakıyordum.
"Sen o gün denize düşmedin. Benim girdabıma düştün! Bana kapıldın.. girdabıma kapılanların sonu ölüm olur." Gözlerinin içine doğru baktım.
"Öyleyse yok et beni girdabında!"
Belinden silahı çıkarıp havaya doğrulttu. Tetiği çektiğinde silah sesi gürültülü bir sesle etrafa yayılırken önümüze bir kuş düştü. Kanlar içindeydi!"Gördün mü? İşte ben buyum! Bu derece tehlikeliyim! Kimseye acımam.. Gözümü kırpmadan öldürürüm!" Yerdeki kuşa baktığımda ellerimi ağzıma bastırdım. Göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu.
"Sanada acımam!" Gözlerinin içine doğru baktım. Gri girdapları yine deli gibi dönüyordu.
"Diz çök!" Diye bağırdığında dizlerimin üstüne çöktüm. Yanıma yaklaşıp silahı sol göğsüme bastırdı. Tam kalbimin üzerine.. Gözlerinde en ufak bir merhamet, acıma duygusu yoktu.. Donuk gözlerle bakıyordu gözlerimin içine..
Tetiği çektiğinde gözlerimi sımsıkı yumdum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerindeki Girdap
ChickLitArevin tek sevdası..biricik Sonatı.. Sonatın duvarları.. etrafına ördüğü dikenli telleri.. Ve kalbine vurduğu kalın zincirleri..