16.bölüm

1K 79 5
                                    

Sonat Ateş 24.06.1990 doğumlu. Manisa'da doğup büyümüştür.Küçük bir mahalledeki evlerinde bir gece yarısı ailesi vahşice katledilirken bir köşeye saklanıp ailesinin gözlerinin önünde yok oluşuna şahit olmuştur. İstanbul kimsesiz çocuklar yurduna verildiğinde bir süre psikolojik tedavi görmüş daha sonra on sekiz yaşına geldiğinde liseyi bitirip yurttan ayrılmıştır. Bir çok pis işlere karışsada ardında hiçbir kanıt, delil ve iz bırakmadığı için her defasında polislerin elinden kurtulmayı başarmıştır. En büyük düşmanı Aslan Karabuluttur.

Elimdeki dosyayı masanın üstüne bıraktım. Sonatın gözleri önünde ailesinin katledildiği sahne azda olsa gözlerimin önünde canlanıyordu. Gözlerimi yumdum. Bu küçük bir çocuk için çok ağırdı. Onun için üzülmüştüm.. Ama geçici,anlık bir üzüntü..
Gözlerimin önüne gelen anlar fragman gibi gelip geçiyordu.

Silahı kalbime dayadığı an.. Salıncağı yakıp küle çevirdiği an.. Bana söylediği yalanlar.. Dudaklarımı öpen kirli dudakları.. vücudunda havlu sarılı karşımda duran pembe saçlı kadın.. Ve son olarak gözümün önüne gelen perçemi kulağımın arkasına sıkıştırması..

Masadan kalkıp aynanın karşısına geçip oturdum. Gözlerimdeki intikam ateşinin yansıması aynaya yansıyordu.. Elimdeki makasa baktığımda burukça gülümsedim. Bir elimdeki makasa birde göğsümün altına kadar uzanan saçlarıma bakıyordum. Aynaya doğru fısıldadım.

"Yeniden doğmak istiyorsan bazı şeylerden vazgeçmelisin.." saçlarımda sonatın parmak uçlarının izleri ağırlık yapıyordu.. Taşıyamıyordum artık..En çok perçemimi sevdiğini söylemişti. Söylediği herşey yalan olduğu gibi buda yalandı.. Perçemi tutup kestim. Bağdaş kurduğum bacaklarımın arasına küçük bir tutam döküldüğünde diğer kalan tutamlarıda kesmeye başladım. Saçlarım gittikçe kısalırken karşımda sonat varmış gibi konuşmaya başladım.

"Aptal bir kuş değil.. Güçlü bir kuş olacağım.. Pençelerimle parçalayacağım kalbini yemin ederim ki.. Yapacağım!"

Aynada son halime baktığımda gülümsedim. Göğsümün altına kadar uzanan saçlarım artık omuzlarımdaydı.. Sonatın sevdiği perçemlerimde artık yoktu.. Karşımda başka bir arev vardı sanki.. ihanet dolu kalplerle yüzleşen bir Arev..
Kesilen saçlarımı toplayıp siyah bir zarfın içine koydum. Atmaya kıyamamıştım çünkü..

...

Karşımda boydan boya kadar siyah camlarla inşa edilmiş şirket her an beni yutacakmış hissini veriyordu bana.. Siyah eteğimi eteklerinden tutup çekiştirdim. Ne kadar çekiştirsemde bir santim bile uzamıyordu. Fazlasıyla kısaydı ve bacak boyumu tamamıyla ortaya sergiliyordu. Sivri burun yüksek topuklu siyah ayakkabılarımla merdivenleri hızlı adımlarla çıkıp dönen kapıdan içeri girdim. Sağ taraftaki büyük siyah masada oturan kadının yanına yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Beni görünce gülümseyerek ayağa kalktı. Gülümsemesine aynı şekilde karşılık verip konuşmaya başladım.

"Merhaba ben Aslan Karabulutla görüşecektim."

"Randevunuz varmıydı?"

"Hayır ama çok acil görüşmem gerek kendisiyle."

"Üzgünüm hanımefendi Randevunuz olmadan bunu gerçekleştirmem mümkün değil."

"Bakın anlamıyorsunuz acil diyorum!"

"Çiler hanımefendi acil diyor." Duyduğum sesle arkamı döndüğümde aslan karabulutla göz göze geldik.

"Aslan bey randevusu yoktu efendim o yüzden ben.." eliyle susmasını işaret ettiğinde gülümseyerek bana dönüp elimi tuttu. Nazikçe dudaklarını bastırıp elimi öptü.

"Hoşgeldiniz arev hanım.. Barlasların biricik kızı.." beni tanıyordu! Zaten tanımaması saçmalık olurdu.. Onunda dediği gibi ben sözde! Barlasların biricik kızıydım!

"Buyrun odama geçelim." Elini belime koyduğunda asansöre doğru ilerledik. Asansöre bindiğimizde konuşmuyorduk ama gözleri üzerimdeydi.. Özellikle bacaklarımda! Gözleriyle yiyip bitiriyordu.. Pislik herif! Hareketleri çok iticiydi,bakışlarıda oldukça rahatsız edici.. Bu adamdan daha ilk günden nefret etmeye başlamıştım bile..

Odasının önüne geldiğimizde kapıyı açtı. Gülümseyerek içeri girdim. Eteğimi düzeltip koltuğa oturduğumda oda karşımdaki koltukta yerini almış hala bacaklarıma bakıyordu. Şeytan diyor topuklularla del işlevsiz beynini! Boğazımı temizlediğimde gözlerini bacaklarımdan çekti.

"Aslan bey buraya gelmemdeki amacım şu.. Kimsesiz çocuklar için eğitim,eğlence ve içinde farklı aktiviteler olan bir proje üzerinde çalışmak istiyorum. Bu projede yanımda olmanızı ve bana ortak olmanızı istiyorum. Eğer kabul ederseniz çok sevinirim." Gülerek elindeki kalemi çevirdi.

"Onur duyarım.. Ayrıca sizinle ortak olmak benim için büyük bir şeref arev hanım.." elini uzattı. "Öyleyse hayırlı olsun." Bende elimi uzatıp gülümsedim ve el sıkıştık..

"Bence bu ortaklığı bu akşam kutlamalıyız ne dersiniz?" Dediğinde gözlerinin içine doğru baktım.

"Memnuniyetle.."

Gözlerindeki GirdapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin