Karşımdasın üstünde beyaz bir gömlek altında siyah bir pantolon var. İlk defa böyle görüyorum seni.. O kadar yakışmış ki..
Karşındayım üstümde uzun gri bir elbise var. Birbirimizin gözlerinin içine bakarak oynuyoruz.
Gözlerinin içi gülüyor sevdiğim.. Bak yine minik çukurun belirdi yanağında.. Hapsolmak istediğim minik çukur.. Gülümsetiyor gözlerimin içini..
Sana baktıkça açıyor ağaçlar.. Tomurcuklanıyor gözlerimin kahveleri..
Dolunay var gökyüzünde ışığı vuruyor saçlarına.. Parlıyor saçların.. Gülümsüyorum..
Saçlarına vuran ayın ışıkları bir anda kesiliyor. Ve ay ortadan ikiye bölüyor kendini.. Düşüyorsun yere büyük bir gürültüyle..
"Ne oluyor? O iyi mi? İyi misin Sonat?" seni götürürlerken bağırıyorum arkandan.. Dayanamıyorum koşuyorum bende..
Gözlerini yummuş uyuyorsun.. Gidiyor titrek ellerim yüzüne.. Okşuyorum yanağını usulca..
Daha sonra..
Mutfağa ilerliyor güçsüz bacaklarım.. Sebze çorbası yapıyorum sana kendi ellerimle.. Bol bol sevgimi katıyorum içine.. Sevgim kanına karışsın sana güç versin çabucak iyileş diye..
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yatağın kenarına oturuyorum. Çorbadan bir kaşık alıp içiriyorum sana.. Gözlerini hafifçe aralayıp bakıyorsun bana..
Ve..
Gözlerimi açıp hızlıca doğruldum yatakta. Kalbim göğüs kafesimden fırlayacak kadar hızlı atıyordu. Ellerimle dokundum sol göğsüme..
"Sonat.. "
Bu gördüğüm rüya neyin nesiydi şimdi? Oynarken düşüyordu yere.. Yatıyordu yatakta.. Hastaydı. Acaba gerçekten hasta mı? Bir şey mi oldu? Allahım delireceğim! İçimde öyle bir şey doğuyor ki aydınlığı kalbime doğru yükseliyordu. İyi miydi? bu kötü müydü? Bilemiyordum. Tek bilmek istediğim şey Sonatın iyi olduğunu bilmekti.
Titreyen ellerimle komidinin üstünden telefonumu alıp Sonata tek bir satır yazdım.
