Medya
Yüksek Sadakat - FenerBoğazımdaki yumruyu göndermek için yutkundum.Tanrım iki sene boyunca beni arayıp sormuyordu sonra karşıma çıkıyordu.Biri bana şaka yapıyor olmalıydı.
Telefonun ucunda annemin olduğunu hatırladım.
-Anne?
-Deniz nasılsın kızım?
Şaka mı bu?Sen git beni iki sene boyunca arama sonra gel nasılsin de.
-Anne neden aradın?
Sorumla biraz afalladığını bir süre konuşmamasından anladım.Toprak hala kapıda kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
-Buraya gelmen gerekiyor kızım.
Gözümden akan yaşlara lanet ederek burnumu sildim.
-Neden?
Buz gibi çıkan sesim beni bile ürkütüyordu açıkcası.
-Seninle birşey konuşacağım.Konuşacağız yani.Kemal ve ben.
Evet bakalım bu işin altından ne çıkacaktı.Bende şans yok zaten.Kesin kötü birşey olacaktı.
-Tamam ben bir ara haber veririm geleceğim zamanı.
-Tamam kızım.Kendine iyi bak.
Birşey demeden telefonumu kapatıp iki dakika kadar önce yanıma oturan Toprak'a baktım.Konuştuklarımızı az çok tahmin ediyordu sanırım.Birkaç saniye birbirimizin gözlerine baktık.Sonra beni belimden kavrayıp kucağına çekti.Sarıldık.Orada ne kadar kaldığımı bilmiyorum.Ama sanırım dünyanın en huzurlu yeri sevdigin adamın kalp sesini duyduğun yerdi.Kokusunu içime çektim.Sigarayla karışık o müthiş ten kokusunu duydum.Parfümünü kullanmasını istemediğimi söylediğim günden beri kullanmıyordu.Ten kokusu benim için en güzel kokuydu bence.
Kucağında mayıştığım zaman sadece havalandığımı hissettim.Bir an uyanır gibi olsam da aşık olduğum sesi duydum.
-Ştt.Tamam güzelim.Benim...
Sonrası o bilindik karanlık.
😖😖😖
4 yıl önce
Bir saattir oturduğumuz kafede bana bakıp duran karşı masadaki çocuğu görmezden gelmeye çalışıyordum.Nisa ile birlikte gittiğime en çok pişman olduğum yer ünvanını bu kafeye verecektim sanirım.Elimle eteğimi biraz daha çekiştirdim.
-Sen birseyden rahatsız mı oldun?
Yok canım ne rahatsızlığı.Çocuğun biri sürekli bacaklarımı kesiyor.Yetmezmiş gibi birde bana göz kırptı sanırım.
-Yok birşey olmadı.Acaba gelmeyecek mi şu siparişler?
-Bilmem ki .İlk defa bu kadar geç geliyor.Bir sorun var herhalde
Omzumu silktim ve masadaki maket kardan adamı incelemeye başladım.Mesela mevsim yazken bunun burda ne işi vardı.Sanırım biraz düşüncesiz bir patronu var buranın.
Yanımızdaki büyük camdan görünen bir araba dikkatimi çekti.Nisa'da gözlerimi takip edince Toprak ile gözgöze geldi.
Şimdi sıctik.
Eteğimi sanki biraz daha aşağıya inebilecekmiş gibi çektim.Kapıdan giren Burak ve Toprak'i görünce ayağa kalkıp sarildık.Tabi ben hala eteğimi çekiştiriyordum.
Yanımdaki sandalyeye Toprak oturunca gözlerimi ona diktim.
-Nasılsın bakalım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİTME...
ChickLit*** Bir yerde okumuştum.Unutulmaz alışılır yazıyordu.Ve ben aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen ne unuttum ne de alıştım yokluğuna. Bizim hikayemiz yolunu bulmaya çalışan iki kalbin hikayesiydi... *** İyi okumalar... Not-İlk hikayem ve telefondan y...