28.Hoşçakal*

2.6K 105 5
                                    

Medya;

Emre Aydın-Buralar Yalan

Saatlerdir kapıyı yumruklamaktan yorgun düşmüş bedenimi yere bıraktım.Daha birkaç saat önce Toprak'a ceset diyen ben,şimdi bir cesetten farksız yerle bir bütün olmuştum.

Zihnim bulanıktı.Zihnimde kötü düşünceler vardı.Ölüm gibi.Toprak gitmiş olamazdı.Beni burada bu adamla bırakıp gidemezdi.Hayallerimiz gerçekleşmeden gidemezdi.Bana sarılmadan gidemezdi.Ben ölmeden gidemezdi...

Gözyaşlarımla birlikte ağzımdan kaçan hıçkırığa yorgun düşmüş bedenim birde sessiz haykırışlar ekledi.

-Gidemezsin...

Titreyen sesime bir fısıltı daha ekledim.

-Gitme...

En çok korktuğum şey karanlıkken,şimdi çoktan bitmiş olan iki mum ile birlikte camdan vuran loş ışığa en uzak köşede oturuyordum.

O olmadan o güneş bana yasaktı.Benim güneşin o iken benim başka bir güneşe koşmam salaklıktan ibaretti.

-Allah'ım ne olur onu koru.Ona birşey olmasın.O olmadan olmaz.Nolur..

Kendi kendime bıkmadan usanmadan ettiğim dualar gerçekleşsin istiyordum.Şuan tek tutunduğum şey dualarımdı.Ve birde bitip tükenmeyen Toprak sevgim.

Başımı yere koydum.Soğuk zeminin dizlerimdeki uyuşma etkisini görmezden gelmeye çalışsamda olmadı.

Gözlerimi yumdum.Yorgun düşen bedenim uyumak istemiyordu.Toprak'ı istiyordu.Kokusunu istiyordu...

Gözlerim kapanmak üzereyken eskilerden bir anım daha gözümün önüne geldi.

-lan Burak bana da uzatsana şundan.

Toprak Burak'ın önünde duran poğaçaları işaret etmişti.

Bugün Toprak bizi evinde kahvaltıya çağırmıştı.Tabi aslında biz yurttan eve diye çıkmıştık.Burak ve Toprak aynı evde kaldıkları için evlerinde bir görevlileri vardı.Orta yaslarda iyi bir kadına benziyordu.Öyle ki şu kahvaltıyı annemlerin evinde bile görmemiştim.

-Onlar benim lan!Git kendine yenisini bul!

-Lan bir tepsi var pogaça önünde!Nasıl yiyeceksin sen onu!

Burak'ın önünde abartısız bir tepsi poğaça vardı.Maalesef benim seksi erkeğime vermiyordu.

-Burak versene ama..Yazık ćocuğa...

Alt dudağımı sarkıtarak Burak'a sert çıkışınca ilk bana sonra da poğaçalara baktı.

Sonra tepsiyi Toprak'a uzattı.

-İyi be!Alın lan!

Sesi biraz yüksek,birazda kırgındı.

Toprak birşey demeden poğaçaları midesine indiriyordu.Ben somurtarak kahvaltı tabağına bakan Burak'a acıyan bir gülümseme gönderdim.Onun yemek düşkünlüğünü biliyordum çünkü.Önümdeki pogaçadan bir tane alıp Burak'ın ağzına doğru uzattım.İlk önce şaşkınca gözlerime baktı.Sonra sırıtarak elimdeki poğaçayı aldı.

Hala inanamıyordum.Öyle bir çocuk nasıl böyle bir adama dönebilirdi ki?Biri bana oyun oynuyor olmalıydı.
Ayağa hışımla kalktım.Cevremde kesici bir alet yada işime yarayacak birşeye bir umut yeniden bakındım.Ve gözüme çarpan ilk şey duvardan birazı çıkmış olan kırık bir demir parçasıydı.Görmemi engelleyen gözyaşlarımı tekrar sildim.

GİTME...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin