Medyadaki şarkı ile okursanız daha iyi olur.(Mustafa Ceceli-Sultanım)Sabah erken kalkmak kadar kötü birşey var mı acaba bu dünyada.Bence yok.Olamaz da.Ya ben bir insanım.Ve insanlar en az on saat uyumalılar.Ve benim uykularım Toprak'ı izlerken heba oluyordu zaten.
Yüzünde oluşan masum sırıtması ve zorla aralanmaya çalışan gözleriyle uyandığını anladım.Ve lafa girdim.
-Canım.Günaydın.
-Günaydın hayatım.
-Ee ne zaman evlenme teklifi ediyorsun?.Hani söylede hazır olayım.Sonuçta bunun saçı var makyajı var elbisesi ayakkabısı var.Tabi birde ta-
Lafı sert bir hönkürme ile bölen öküze dik dik baktım.Birde seviyorum derler.
-Deniz yine sabah sabah ne saçmalıyorsun sen hayatım?Bak hadi canım gel uyuyalım saat daha erken.
Ona ömrünüzde görebileceğiniz en sert bakışları attım.Bakışlar önemli.Gerći ben bunu ne kadar yapabildim bilmiyorum bile.Kesin şuan uzun hava söylemeye çalışan iguana yavrusu gibi görünüyorumdur.
Sanki arka bahçesinde iguana var.Slk
İç sesime göz devirip Toprak aşkıma döndüm.
-Yaa sen nerenin öküzüsün Allah aşkına.Toprak seni besleyeceğime kedi besleseymişim keşke.Hiç olmazsa beni dinlerdi.
Toprak'tan ses gelmeyince konuşmaya devam ettim.
-Bana öyle hazıra konmuş evlilik teklifleriyle gelemezsin oğlum.Anne tarfından karadenizliyim ben.Biz de atara atar gidere gider.
Toprak bana bakıp sırıttı.Tabi bunu yaparken başını yastıktan kaldırması gerekti.
-Senin yaptığın gider benim hoşuma gider.
Tabi o şuan bunu söylerken benim dikkatimi yüzünde oluşan yastık izi çekmişti.Bir insan nasıl bu kadar tatlı durabilir ki ama.Tam ısırmalık.
Hayır.
Şuan ona atar yapıyorum.O yastık izi olan yanağını ellemek yok.
Ellerim beynimden çok önce Toprak'ın yanağına gitti.
-YA!Sen ne tatlı birşeysin.
Tamam birazcık acıtmış olabilirim.Sanırım kızardı yanağı.Abowww..
Toprak bana kızgın bir boğa edasıyla bakarken ben ona yavru orangutan gibi bakıyordum.
Benden anca orangutan olur zaten.
Oflayarak bana tekrardan baktı.
-Git kahvaltıyı hazırla Deniz.Uykumdan ettin.
-Sonra evlenme teklifi mi edeceksin?
-Off!!!Deniz!!!
Benim öküzüm böğürünce koşar adım mutfağa gittim.
Dolapta ne var ne yok diye bakarken gözüme sucuk çarptı.Kim sucuk sevmez ki?
Hemen sucukları doğrayıp tavaya koydum.Biraz domates ve salatalık dilimledikten sonra peyniri ve reçelleri de masaya dizdim.Çayı altını kapattım.Bir kez daha sucukları çevirdikten sonra yumurtayı kırdım.
Onlar da piştikten sonra tam Toprak'a seslenecektim ki onu kapıda beni izlerken gördüm.
Gülümseyince o da gülümsedi.Ellerini belime sarıp alnıma ve burnuma iki küçük buse kondurdu.
Herşeye rağmen biz beraberdik.Beraber de olmalıydık zaten.Çünkü biz en çok birbirimize yakışıyorduk.
Toprak'ın o kocaman ellerinden tutarak masaya oturttum.Sonra elime çaydanlığı alıp çayını koydum.Sessizce benim ne yaptığımı izliyordu.O gözler sadece beni izlemeliydi zaten.Doğru olan da buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİTME...
ChickLit*** Bir yerde okumuştum.Unutulmaz alışılır yazıyordu.Ve ben aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen ne unuttum ne de alıştım yokluğuna. Bizim hikayemiz yolunu bulmaya çalışan iki kalbin hikayesiydi... *** İyi okumalar... Not-İlk hikayem ve telefondan y...