Medya-Bora Duran
-Unut bakalımToprak'ın ağzından
Bu siktiğimin yerinde olmamak için herşeyi verirdim şuan.O nasıl bu kadar çabuk o yanındaki ite ısınabilir ki?Nasıl onun kollarına bu kadar ćabuk kendini atabilir.
Kaşlarımı çatmıştım ve dudaklarım düz bir çizgi halindeydi.Ama o bana öyle bir bakıs atıyordu ki...
Tarifi olmaz.O an onu kollarıma alıp sarmak istedim.Kerem itini oradan almak istiyordum.Özellikle Deniz'e bu kadar yakınken...
Deniz kollarını o herifin üzerinden çekip Nisa'ya baktı.Gözleri arasıra gözlerimi buluyordu.
-Hatayla şey oldu.Yani ben neredeyse...
Lafını kestim.
-Bize birşey açıklamana gerek yok.
Sert sesimi duyunca beni başıyla onayladı.Gözleri dolmuştu.
Hayır.O ağlamamalıydı.
Arkasına döndükten sonra koşar adım çadırına girdi.
Bende yerdeki kütüğün üstüne oturdum.Herkes zamanla bana uydu.Ve gecenin sonu sessizlik oldu.
Yavaş yavaş çadırına girmişlerdi.Ve ben tek başıma ateşin başındaydım.Öylece ateşi izliyordum.Ve öfkeme hakim olamıyordum.Kerem denen o itin ağzını yüzünü dağıtmak istiyordum.
Oflayarak ayağa kalktım.Bana uyku yoktu bu gece.En iyisi biraz yürümek.
Ormanın biraz derinliklerine doğru ilerleyip bir aģacın altına oturdum.Hava soģuktu.Ama böylesi daha iyi gibi geliyordu bana.
Gözümün önüne yine o görüntü gelirken elimi hızla yere vurdum.Ona benden başkası dokunamazdi.İzin vermezdim buna.
İzin vermek zorundasın.
Kalbimin derinliklerinden gelen ses bir an gözlerimin dolmasına sebep oldu.Deniz eğer o adamla birlikte olursa benim için herşey daha çok ićinden çıkılmaz bir hal alacaktı.
Evlenirse?
Gözümün önüne Deniz'in karnında başka bir adamın çocuģunu taşıdığı onunla kahkaha attıği bir görüntü geldi.Kerem in onu öptüğü görüntüler...
Gözümden bir damla yaş düşerken arkamdan gelen sesle o tarafa baktım.Deniz'de benim gibi uyuyamamış olacak ki yürüyüşe çıkmıştı.
Beni görünce en başta afalladı.Sonra geldiği yöne doğru ilerlemeye başladı.Bu sefer ben konuşmaya başladım.
-Ne o?Artık benden de mi korkar oldun.
Sesimi duyunca bir süre oldugu yerde durdu.Sonra beni taklit ederek ağacın diğer tarafına oturup sırtını ağaca yasladı.
-Hayır.Sadece rahatsızlık vermek istemedim.
O görmese de onu başımla onayladım.Neredeyse beş dakika süren sessizliğin ardından konuşmaya başladım.
-Hatırlıyor musun?Lise yıllarında gittiğimiz kampı.
-Evet .
Sesini duyduğumda yüzümde bir tebessüm oluşurken devam ettim.
-Seni sevdiģimi söylemiştim.Yine böyle bir ağacın altında oturuyorduk.
Bu sefer o sessizliğe gömülmüstü.Bir süre sustuktan sonra konuşmaya başladı.
-Desene en büyük yalan o ağacın altında söylenmiş.
Bir süre diyecek birşey bulamadım.Ve verilecek en iyi cevabı verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİTME...
ChickLit*** Bir yerde okumuştum.Unutulmaz alışılır yazıyordu.Ve ben aradan yıllar geçmiş olmasına rağmen ne unuttum ne de alıştım yokluğuna. Bizim hikayemiz yolunu bulmaya çalışan iki kalbin hikayesiydi... *** İyi okumalar... Not-İlk hikayem ve telefondan y...