26.bölüm

7.3K 354 4
                                        

SAHRA!

Yazar; Canan Takan

Gün boyunca girdiği diğer dersler normal geçmişti. Eve dönmek üzere okuldan ayrıldığında dışarıda kendisi için bekleyen arabayı görünce duraksadı biraz. Şoför yanına gelip onu eve götürmek için geldiğini söyleyince Elif lafa girip “küçük hanım! Yoksa siz zengin ailenin asi, küçük kızı mısınız?” dedi. Sahra “İmran göndermiş olmalı.” Diyince bunu üzerine Elif “İmran! Hani sabah seninle gelen yakışıklı adam yani eşin.” Dedi. Ani bir refleksle Elif’e bakan Sahra “sen… Sen bunu nerden biliyorsun?” dedi.

Sahra’nın sorusuna karşılık vermeyip lafı değiştiren Elif “ödevi nasıl yapacaksın?” diye sordu. Sahra onun sorusuna cevap vermek yerine kendi sorusunu yeniledi. Elif önce ne söyleyeceği konusunda kararsız kaldı fakat ardından ilk bulduğu fikir “öğrenci işlerinde dosyanda gördüm.” Oldu. Dosyada evli olduğu yazıyordu bu yüzden kızın dediklerine inandı ve ertesi gün görüşmek üzere arabasına bindi.

Aslında Elif dosya falan görmemişti. Onu İmran göndermişti Sahra’ya. Elif’in ağabeyi ve İmran iyi dost olduklarından, İmran Elif’e ulaşmış ve okulda Sahra’ya eşlik etmesini ve kimlerle konuştuğunu kendisine söylemesini istemişti. Başlarda niye böyle bir istekte bulunduğunu anlamayan Elif durumu kıskanç eş psikolojisine bağlamıştı. Aslında haklıydı da çünkü İmran Ali yüzünden böyle bir şeye kalkışmıştı. Kız kafasındaki düşüncelerle diğer arkadaşlarıyla buluşmaya giderken Sahra direkt olarak eve gitmişti. Bütün gün odasında tuhaf hocasının verdiği sözle ne demek istediğini anlamaya çalıştı. ‘değerli taşlar, hayatınızdaki insanlar gibidir ve sadece onlara yakından bakıldığında değerli olup olmadığı anlaşılır.’… kendince bir şeyler karalayıp iyi olduğuna ikna olmaya çalıştı fakat yine de içine sinmeyen bir şey vardı. Akşam olduğunda biraz ara verip kafasını toplarsa daha iyi anlayacağını düşündü. Saate baktığında yemek vaktinin geldiğini de fark etti.

Merdivenlerden usulca inerken İmran’ın da gelmiş olduğunu gördü. Hala takım elbisesi üzerinde duruyor, hararetli bir şekilde bir şeyler yazıyordu bilgisayarında. İmran’a bakarak inerken “acaba o da böyle bir ödev almış mıydı?” diye geçirdi içinden. Genç kız sofradaki yerine kurulurken İmran hala koltukta yazmaya devam ediyordu. Melike Hanım’ın seslenmesiyle “bir dakika geliyorum!” diyip yazmaya devam etti genç adam. İşi bitip laptopu kapattığında yüzünde tatminkâr bir gülümsemeyle döndü ailesine. Masadaki yerini aldığında Latif Bey bu sevincin sebebini sordu oğluna. İmran hemen söze girip “geçen yıldan beri bizimle çalışmasını istediğim bir tasarımcı vardı ya hani.” Deyip daha iyi hatırlamasını sağlamak için “şu Dubai’de olan, buraya gelmeyi kabul etmeyen tasarımcı… İşte o adam işlerine orda devam etmek şartıyla bizle çalışmayı kabul etti.” Dedi babasına. Yaşlı adam habere sevinmiş görünüyordu. Arada dönen sohbete dâhil olmayıp yemeğine devam eden Sahra “büyük bir iş olmalı” diye düşünüp onlar adına sevindi. Melike hanım karşısındaki iki adamın bitmek bilmeyen iş sohbetine mola verdiren işareti gösterdi o sırada. “kızım senin günün nasıldı? İlk defa buradaki yabancı ortama girdin. Herhangi bir sorunun yaşadın mı?” diye Sahra’ya sordu Melike Hanım. Genç kız tebessüm ederek yengesine bakıp “hiçbir sorun olmadı. Zaten sürekli yanımda bir kız vardı.” Dedi. Melike hanım kızın kim olduğunu merak edip hakkında ufak tefek sorular sordu Sahra’ya. İki bayanın konuşmasına Latif bey’de dâhil olmuş ve Elif’in öğrenci işlerinden yollandığını öğrenmişti. İmran tavrından ufacık bir ödün dahi vermiyordu, sadece onları dinliyordu çünkü yazdığı senaryoya sadece Sahra değil tüm aile inanmıştı.

Yemekten sonra bir süre daha salonda oturan Latif Bey, yaşlılığın verdiği yorgunlukla daha fazla dayanamayıp odasına çekilmişti. Melike hanım mutfağa geçmiş yardımcısıyla birlikte ertesi gün alınması gerekenlerin listesini yapıyordu. Sahra ve İmran salonda tek başlarına oturmuş kendi hallerinde takılıyorlardı. Uzun süren çekişmeli ilişkilerinden sonra bu kadar sessizlik pek normal görünmese de onlar bunun farkında değildi. Sahra ayaklanıp odasına gidecekken salona giren Melike Hanım “oğlum takım elbiseyle mi yatmayı düşünüyorsun?” dediğinde İmran da yayılmış olduğu yerden kalkıp üzerini değiştirmek için Sahra’nın peşi sıra odasına çıktı.

SAHRA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin