30.bölüm

8.1K 380 6
                                        

SAHRA!
30.BÖLÜM
Yazar; Kütüphanedeki Kız (facebooktaki yeni adım :D )

Sahra’nın gözyaşlarını sebebini bilmeyen İmran “Allah aşkına niye ağlıyorsun? Bir şey söyle!” Dedi hala sinirli olduğu sesinden belli oluyordu. Sahra beklenmedik bir anda boynuna sarıldı İmran’ın ve içini çeke çeke ağlamaya devam etti. Kolları gevşedikçe daha sıkı sarılıyordu ve sevinç gözyaşlarını omzuna döküyordu genç adamın. Başta olayın şokunu atlatamayan İmran, bir süre sonra sarılmanın etkisiyle yatışmış olsa gerek, özlediği küçük cadısının belinden sıkıca kavramıştı. Gözyaşları genç kıza olan bağlılığını bırakırken, dili de aynı şeyi yapıyordu. Artık kalbinden geçenler dile gelmeyi istiyordu. Nitekim öyle de oldu. Kollarını bir an bile gevşetmeyen Sahra “sende beni bırakıp gideceksin diye çok korktum.” Dedi.
………………
Genç kızın sözlerinin ardından dudağının kenarında manidar bir gülümseme beliren İmran “seni bırakıp gitmek mi?” diye tekrarladı içinden. Aslında anlamıştı bu sözlerinin nedenini. Kendi başına ikisinin arasına duvar ören Sahra, İmran’ı sonsuza dek kaybetmekten bahsediyordu. Bir, üç, beş dakika Sahra’nın ne kalp atışları ne de gözyaşları hiç yavaşlamamıştı. İmran boynuna dolanmış olan Sahra’nın ellerinden tutup indirirken gözyaşlarını silmeyi de ihmal etmiyordu. Sahra’nın yüzüne gelen bir tutam saçı kulağının arkasına alırken “bir yere gittiğim yok, istesem de gidemem.” Dedi genç adam. Sandalyedeki çantayı alıp Sahra’nın belinden kavrayan genç adam arabasına gitmek için ayrıldı havaalanından. Onların gidişine şahit olan Anessa, Ali’yi olduğu yerde bırakıp ayaklandı. “gidiyor musun?” diye soran Ali beklenti dolu gözlerle Anessa’ya bakıyordu. Büyük ihtimalle Sahra ve İmran’ı baş başa bırakmamak için gidecekti. Ali’nin sorusuyla arkasını dönen Anessa “çantalarım arabada onları alacağım.” Diyerek hızlı adımlarla kapıya yöneldi. Doğru mu duymuştu? Anessa böyle bir fırsatı geride bırakıp Ali için kalıyordu. Genç adam bu hareketi bir şeye yormalı mıydı, emin değildi. Ancak zamana bırakabilirdi.
Anessa elinde çantalarla dönene kadar düşüncelere dalmıştı Ali. İlk ne zaman başlamıştı bu ilgi? Latif bey’in evinde karşılaştıkları gün müydü? Biraz düşününce İmran’ın Anessa’yı yol kenarında bırakışının ardından konuştukları günü hatırladı. O gün Anessa’nın gözlerinde yalnızlığın her halini görmüştü ve içinden ona sarılmak, yanında birilerinin olduğunu hissettirmek istemişti. Aslında ne zaman başladı diye düşünmek sadece boş bir uğraştı, sanki rezervasyonla geliyordu aşk. Ali bunları düşünürken ikinci defa seslendi Anessa, “sabaha kadar burada kalmayacaksın değil mi? Gidelim hadi!” … Ali “tamam gidelim.” Dedikten sonra arabasına giden yolu gösterdi Anessa’ya. Dışarıya çıktıklarında çantalarını köşeden kaldırmaya çalışan Anessa’nın yanına giden Ali, çantaları alıp bagaja yerleştirdi. Yol boyunca ilerlerken ara ara gizliden Anessa’ya bakıyordu. Genç kızın yüzüne bakarak ne hissettiğini okumak neredeyse imkânsızdı. Anessa’yla ilgili bir şey öğrenilecekse ancak gözlerine bakarak anlayabilirdi insan. En azında Ali başka türlü anlayamıyordu.
Ali anahtarı kontaktan çıkarırken saatin kaç olduğundan habersizdi. Anessa dairesinin kapısını açınca genç adam elindeki valizleri usulca girişe bıraktı. Sırtını dönüp gidecek olan Ali’ye “içeri gel dudağındaki patlak için bir şeyler yapalım.” Dedi Anessa. “yorgunsundur, ben hallederim.” Dedi Ali ama genç kız sözünü tekrarladı. Beraber uzun koridordan geçip salona ulaştıklarında “sen rahatına bak, geliyorum şimdi.” Dedi Anessa. Gider gitmez elinde küçük bir şişe ve birazda pamukla dönüp Ali’nin yanına oturdu. Kız pamuğu ıslatıp Ali’nin dudağına yaklaştırırken “ben yaparım.” Diyerek kızın elindeki pamuğu almaya çalıştı Ali ama elini çeken Anessa “İmran’ın attığı yumruk seni tuhaflaştırmış gibi. Niye böyle garip davranıyorsun? Bırak da süreyim şunu.” Dedi. Kendini ele vermemek adına durumu kabullenen Ali gözlerini başka yöne çevirerek Anessa’nın işinin bitmesini bekledi. Elindeki bandı da Ali’nin dudağının kenarına yapıştıran genç kız “neden İmran’ın karşısında sessiz kaldın? Niçin karşılık vermedin?” dedi. Ali “öyle gerekiyordu.” Diyince “öyle mi gerekiyordu? Yoksa planının bir parçası mıydı?” dedi Anessa. “plan derken?” diye anlamadığını belirten bir ifadeyle bakan Ali’ye “sen ve sahra…” diyerek tamamen unuttuğu planını hatırlattı Anessa. Ne diyebilirdi ki o an için? Doğru başlayıp, yalan olarak devam eden bu bahanenin ardına saklanarak “haklısın. Planın parçasıydı.” Dedi. Gerçekte olan ise Ali İmran’ın neler hissettiğini anladığı için karşılık vermediğiydi. Zira kendisi de Anessa Dubai’deyken aklına gelen fikirlerle aynı şeyi İmran’a yapmak istiyordu.
Konuşacak bir şeyleri yoktu ve Ali de bunun farkındaydı “ben artık gideyim.” Diyerek kapıya yöneldiğinde Anessa’da ona eşlik etti. Anessa için Ali sadece çıkar ortağıydı, belki şuan için arkadaş da olabilirlerdi ama hepsi bu kadardı. Odasına dönüp koca yatağının üzerine atlarken günlerce uyanmamak üzere kapadı gözlerini. Ali ise evine vardığında Anessa’nın onu arkadaştan öte görmediğini bilmenin verdiği can sıkıntısıyla duşa attı kendini. Sahra’ya yakınlaşmak istediğinde evli olması onu tereddüde düşürmemişken sıra Anessa’ya gelince bütün belirsizlikler kafasında toplanıyordu. Diğer bir taraftan karısından boşanmayı istemesine sebep olan sırrı yüzünden hayatına uzun vadede bir kadını sokamazdı, Sahra’yı bile. Beline sardığı havlusuyla yatağında uyuya kaldı.
…….
  Sahra ve İmran eve dönmemişlerdi. Çünkü Sahra bitkin görüntüsüyle eve giderse amcası ve yengesini endişelendirebilirdi. İmran Dubai’ye gitmeden önce beraber yemek yedikleri restoranın yakınlarındaki bir eve gittiler. Sahra asansörden inerken “neden buraya geldik? Kimin evi burası?” dedi İmran’a. “benim” Dedi İmran tebessüm ederek. “senin evin mi? Ne zamandan beri? Yani, kimsenin haberi yok.” Diyen Sahra, şaşkındı. “sen hariç herkesin haberi vardı.” Dedi genç adam. Üniversitedeyken ayrı eve çıkma hevesiyle tuttuğu ve sonrasında satın aldığı daireydi burası. Amerika’dan döndükten sonra ailesinin yanına taşınınca sadece arada bir uğramıştı bu eve. Şimdi ise bir yılı aşkın zamanın ardından Sahra ile gelmişti. Etrafı gözlemleyen genç kıza göre içerisi oldukça sadeydi aslında tek bir oda gibiydi ama fazlasıyla genişti. Yatak, kanepe, bir masa dışında kayda değer bir şey yoktu. Sadece gecelemek için hazırlanmış gibi görünüyordu. Eşyaların üzerindeki örtüleri kaldıran genç adam dolapta olan iki çift eşofmandan birini Sahra’ya verip “üstünü değiştirip rahat bir şeyler giymek istersin belki.” Dedi. Genç kız banyoda kıyafetlerini değiştirip döndüğünde İmran Sahra’ya yatağı gösterip “hadi gel dinlen biraz.” Dedi. Hiç itiraz etmeden yatağın üzerine oturan Sahra, İmran’ın arkasını dönmesiyle “nereye gidiyorsun?” diye sordu aniden. “duş alacağım.” Diyen İmran aynı şekilde devam edip banyoya gitti. Geri döndüğünde Sahra uyumuştu çoktan. Önceleri olsa hemen uyuduğu için isyan ederdi belki ama şuan düşüncesi tam tersiydi çünkü Sahra çok bitkindi ve dinlenmesi gerekiyordu. İmran usulca yatağa girip arkasını dönüp uyuyacakken Sahra uyandı ve İmran’ın yorganı tutan eline dokunup “bana sırtını dönme.” Dedi. Sahra’nın şu anki haline alışkın olmayan İmran kendi çapında şaşırsa da memnuniyetle karşılık verdi bu isteğe. Yine de içinde peyda olan korku yok olmuş sayılmazdı çünkü tanıdığı Sahra inadından bu denli kolay vazgeçecek biri değildi. Yüzünü Sahra’ya dönen İmran yorganı üzerine çekerken, genç kız yanına gelip sarıldı İmran’a, zorda olsa kabullendiği kocasına. Farkında olmadan ne çok sıfat kazanmıştı İmran Sahra’nın hayatında. Ellerini Sahra’nın saçlarının arasına götüren İmran sabaha karşı uyudu o şekilde.
  Yeni doğan gün tüm şehri aydınlatırken, özellikle birbirine ince bir bağ ile bağlanmış dört gencin odasını aydınlatıyordu sanki. İmran gözlerini açtığında tüm şehir çoktan yeni güne başlamıştı. Sağa sola baktığında Sahra’yı ne yatakta ne de odanın içinde göremedi. Banyodan gelen tıkırtılar üzerine küçük cadısının içeride olduğunu anlayan genç adamın içi rahatlamıştı çünkü Sahra dün gece aralarında oluşan diyalogdan sonra bile sabah erken kalkıp gidebilecek bir kızdı. Biraz sonra banyodan çıkan genç kız İmran’ın uyanmış olduğunu fark edince “günaydın” dedi sanki sesi içine kaçmış gibi konuşmuştu. İmran’da “günaydın.” Diyerek karşılık verip yataktan çıktı ve açılmak için yüzünü yıkamaya gitti. Döndüğünde Sahra pencerenin önünde duruyordu. Dalgın görünüyordu, başka bir boyutta gibi. İmran dün olanlardan sonra aldığı cesaretle usulca arkadan yaklaşıp, Sahra’nın beline sarıldı ve yanağına içinden gelen bir öpücük kondurdu. Bu hareketi kızı ürkütmüş olacak ki İmran sarılırken Sahra biraz irkildi. Sonrasında ellerini İmran’ın ellerinin üzerine koydu. Eskisi gibi değildi Sahra’nın tavırları İmran’ın duygularına karşılık veriyordu ama mutlu görünmüyordu. İstemeyerek de olsa içindeki hisleri açığa vurmuştu. Bu saatten sonra İmran’ı kendisinden uzak tutması nasıl mümkün olacaktı? Üstelik kendisi de uzak kalmak istemiyorken, ona güven veren bu kollara hep sarılmak isterken işlerin içinden nasıl çıkacağını bilmiyordu. Şimdi sorsalar ona ‘seviyor musun?’ diye “kendimden çok.” Cevabını verebilirdi rahatlıkla ama öte yandan ablasına olan bağlılığı içten içe kemiriyordu Sahra’yı. İmran’la iki yıl evli kalmayı değil, bütün ömrünü geçirmek istiyordu fakat aklındakilere bir orta yol bulamıyordu. Ablasıyla İmran’ı kıyaslaması mümkün olamazdı.
  Telefonun sesiyle Sahra’dan ayrılan İmran gidip telefonunu açtığında yengesi Hasina’nın sesini hemen tanıdı. Kadının sesi iyi gelmiyordu. İmran’ın konuşmasına fırsat vermeden “Sahra yanındaysa ben olduğumu belli etme.” Dedi yaşlı kadın. İmran arkasını dönüp “dinliyorum.” Dedi sakin bir tavırla. Ağlamaklı olan Hasina Hanım “evi aradım ama orda olmadığınızı öğrenince seni aramak istedim.” Dedi ve devam etti “oğlum! Amcanın sağlığı iyi değil bu aralar ve Sahra’yı görmek istiyor. En kısa zamanda buraya gelir misiniz?”… yengesinin sözleri üzerine bir kez arkasını dönen İmran Sahra’nın kendisine baktığını görünce “tamam ben en kısa zamanda dosyayı size getiririm.” Dedi. Hasina hanım kızının orada olduğu anlamış olsa gerek “Sahra mı yanında?” diye sordu ve İmran’dan evet cevabını alınca “en kısa zamanda gelmenizi bekliyorum.” Deyip kapattı telefonu.
İmran’ın işleri olduğunu düşünen Sahra “eve gidelim artık sende işlerini hallet.” Dedi. Başıyla Sahra’yı onaylayan İmran bir süre sonra evden ayrıldı Sahra’yla beraber. Yolda ona durumu nasıl açıklayacağını düşünen İmran en iyisinin hiçbir şey söylemeden sıradan bir ziyaretmiş gibi Kahire’ye gitmek olduğuna karar verdi. Eve geldiğinde anne ve babasının yüz ifadesinden durumu bildiklerini anladı ve Sahra’yı yatak odasına gitmeye ikna edip ailesine tek kelime etmemeleri konusunda tembih verdi. Birkaç telefon görüşmesinin ardından ertesi gün yolculuk için rezervasyon yaptırdı. Sıra Sahra’ya bu normal(!) aile ziyaretini söylemeye gelmişti. Genç adam akşam yemeğinde bunu yapacağını söyleyip eksik işlerini tamamlamak için şirkete gitti.
  Şirkete varıp kendi katına geldiğinde koridorda Ali’yle karşılaştı. Mecburiyetten verdiği selamın arkasından “seni burada gördüğüme şaşırdım doğrusu. Babam için mi geldin?” dedi İmran fakat beklemediği bir cevap aldı. Ali gayet rahat bir tavırla “Anessa’yı görmeye geldim.” Dedi. İmran “Anessa mı?” diye şaşkınlığını dışa vuran bir tepki verdikten sonra “o bugün izinli, gelmeyecek.” Dedi. İkili birbirinden pek hazzetmediği için konuşmaları kısa sürmüştü. Ali aldı bilgi üzerine Anessa’nın evine gitti fakat genç kızın valiz hazırladığını gördü. “bir yere mi gidiyorsun?” diye sorduktan sonra cevap alamadı önce ama tekrar sorunca “Kahire’de kalabileceğim bir otel biliyor musun?” dedi Anessa. “ne alakası var bunun şimdi?” diye karşılık verdi Ali… “alakası var çünkü Kahire’ye gidiyorum.” … Ali “hiçbir şey anlamıyorum dediklerinden açıkça anlatır mısın?” dedi sorgulayıcı bir tavırla. “tamam, şöyle anlatayım. Az önce İmran’la konuştum. Yarın ailesiyle birlikte Kahire’ye gidiyor. Sahra hanım’ın(!) babası hastaymış. Bu hastalık durumu onları birbirine daha çok bağlayacaktır. Bunca zamandır uğraşıyorum, bir hafta da unutturamam kendimi o yüzden bende gidiyorum Kahire’ye. Yeterince açıklayıcı olmuştur umarım.” Derken bir taraftan da hızlıca valizini topluyordu Anessa. Ali kızın bu tavrı karşısında alaycı bir gülümseme takınıp “peki! Git ama onların karşısına çıktığında senin burada ne işin var demeyecekler mi? Hadi onu da geçtim Kahire’de on santim etekle mi gezmeyi düşünüyorsun?” dedi kızın elindeki mini eteğe bakıp. “ne bahane bulacağımı oraya gidince düşünürüm.” diyen Anessa, elindeki eteğe dönüp “iyi de ben oralı değilim ki! Giysem ne olur?” diyince “Gidince giy bakalım ne oluyormuş.” Dedi Ali kahkaha atarak. Biraz düşündükten sonra valizindeki tüm kıyafetleri boşaltan Anessa “sen söyle o zaman hangilerini götürebilirim?” dedi Ali’ye ve sırayla göstermeye başladı kıyafetlerini. Ali “bu olur, bu olmaz, asla, bu iyi” diye onay verirken Anessa’da otomatiğe bağlamış gibi kıyafetleri tek tek gösterip ayırıyordu. Bir ara “bu?” diyerek elindekini havaya kaldırınca Ali bir şey demedi. Anessa başı önünde diğer kıyafetleri ayırırken Ali’den ses gelmemesi üzerine “hadi ama oylanacak vaktim yok. Bu nasıl, orada giyebilir miyim?” dedi. Ali küçük bir öksürükle boğazını temizledikten sonra “sen bilirsin” dedi. “ben mi bilirim?” diyip Ali’ye dönen Anessa elinde tuttuğu şeyin tanga olduğunu fark edince hemen avucunu içine toplayıp arkasına sakladı. Genç kız hafiften kızarınca “ben içeride bekleyeyim.” Dedi Ali. Anessa fazlasıyla utanmıştı az önce yaşadığı hadiseden dolayı. Eşyalarını topladıktan sonra Ali’nin yanına gelen kız “az önceki şeyden dolayı kusura bakma.” Dedi. Ali bakışlarını başka yöne çevirip “sorun değil.” Dedi… Kahve hazırlamak için mutfağa giden Anessa aklına gelen fikirle geri dönüp “neden beraber gitmiyoruz Kahire’ye!” dedi. Şüphesiz Ali gidecekti onunla ama önce biraz naza çekti olayı ardından kabul etti.
  Ertesi gün Latif bey’in evinde yolculuk telaşı vardı. Her oda da bir valiz hazırlanırken Sahra Kahire’ye gidişinin sadece bir iade-i ziyaret olduğunu düşünüyordu. Kimse söylememişti neden gittiklerini çünkü Sahra’nın nasıl etkileneceğini kestiremiyorlardı.
  30.bölüm sonu
  Not:umarım keyifle okumuşsunuzdur : )

SAHRA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin