Ses tonu gitgide yükseliyordu, farkında olmadığı şey ise açık olan kapını önünde babasının beklediğiydi. Yaşlı adam duymak istemediği ne varsa o tartışma sırasında duymuştu ve orda olduğunu belli etmezse daha fazla şey duyacak gibiydi. Duyduklarının verdiği gerginlikle gürültülü bir sesle boğazını temizledi. Hasina kapıda eşini görünce Sahra'nın susmasını istercesine "Muslim bey bir şey mi istediniz?" Sahra ancak fark etmişti babasını, annesine söylediklerini bir bir babasına da söyleme niyetindeydi. " baba! annem bana bazı şeyler anlattı bunun hakkında sizinle konuşmak istiyorum." Muslim bey duyacaklarını fazlasıyla duymuştu ve kalp sağlığını daha fazla tehlikeye atmak istemiyordu "ben söyleyeceğin her şeyi duydum,
ne zamandan beri kızlar babalarına karşı çıkar oldu! Yıllardır verilmiş bir sözü senin isteğin için değiştiremem. Bütün namımı ayaklar altına mı alacaksın kendi isteklerin için. Bugün anneni dinlemekle ne kadar büyük bir hata ettiğimi gösterdin bana. Geçen yıl bu iş bitmeliydi. Bütün çevremi karşıma aldım sırf senin iyiliğin için şimdi sıra sende. Bu evlilik olacak daha fazla gecikemez.”
Bunca lafın üstüne ağzını açmak, bile bile ölüme atlamak demekti. Çok sinirli olmasına rağmen ağzını açmaması gerektiğini biliyordu Sahra, ama yangın yeri gibi olan gözlerindeki yaş durmamıştı, yanaklarından süzülüp çiğ tanesi gibi yere düşmüştü. Muslim bey kızının ağlamasına katiyen müsaide etmezken bu sefer o ağlatmıştı kıymetlisini. Sahra için bu evlilik olmalıydı, hiçbir zaman gözü arkada kalmamalıydı, kızının yanında güvendiği biri olmalıydı. Muslim beyin çıkışının ardından volkan gibi taşan Sahra daha fazla dayanamayıp yatağının üstüne serildi boylu boyunca ve ağlamaya devam etti."
2 saat sonra:
Sahra iki saat içinde değişen hayatını düşünüyordu hala ve ne zamandır ayakta dikilip boş boş çöle baktığını bilmiyordu. Kapı çalmasaydı dikilmeye devam edecek gibiydi. Hizmetlilerden biri içeriye girip Muslim Bey'in onu çağırdığını söyledi. Neler olacağını tahmin edebiliyordu yinede bir umut babasıyla konuşacaktı. Muslim bey'in içindeki hassas damarı bulup ona dokunacaktı. Her şey bir yana hayalinde dahi görmediği bir adamla tanımadığı bir yerde yaşayamazdı.Daire şeklinde işlemeli kolonların sıralandığı uzun koridordan ağır ağır adımlarla babasının çalışma odasına doğru giderken söyleyeceklerini düşünüp, en dokunaklı olan cümleleri seçmeye çalışıyordu Sahra. Babasının odada söylediği cümleler beyninde çember oluşturmuş, yankılanıyordu. Çalışma odasının kapısına geldiğinde en uygun yol kafasında Newton’un kafasına düşen elma misali belirmişti. Gözyaşı dökecekti, babası buna kesinlikle katlanamazdı. Tek çocuğunun hıçkırıklara boğularak ağlayışını görmezden gelecek kadar katı değildi. Dudağının kenarında beliren küçük gülümsemesini saklayıp odanın kapısından içeri girdi. Muslim bey telefonda birisiyle konuşuyordu. İlk başta anlamasa da babasının ağzından “Latif” lafını duyduğunda, telefonun diğer ucundakinin amcası olduğunu idrak edebilmişti. Evleneceksin! Demelerinin üzerinden daha gün bile geçmemişti, aceleleri neydi bunların yangından mal kaçırır gibi. Telefon görüşmesi bitmesine rağmen Sahra hala ayaktaydı ve sanki boşluğa bakarcasına babasına bakıyordu. Muslim bey hafif bir öksürükle boğazını temizledikten sonra “otur.” Dedi Sahra’ya. Genç kız babasının dediğini algılayamamış olacak ki, Muslim bey lafını biraz daha yüksek bir sesle yineledi “otur.”… “Az önce konuştuğun Latif amcam mıydı?” dedi Sahra içindeki öfke sesine yansıyordu. Yaşlı adam sakin bir tavırla “evet o idi. Düğün hazırlıkları ile ilgili konuştuk. Yakında yengen ve İmran seni görmeye gelecek.” Dedi. Genç kız boğazında tanıdık, bilyeler şeklinde düğümler hissediyordu babasını dinlerken. Muslim bey sustuğunda içindekileri dile getirmek için nemlenmiş gözlerle söze girdi. “babacığım ama ben!…ben evlenmek istemiyorum.” Bu cümleyi söyleyene kadar saatler geçmiş gibi hissediyordu Sahra fakat babasından gelen cevap bir tokattan farksız gelmişti. “ dört yıl. Tam dört yıldır bu düğün erteleniyor. Peki niye? Sırf Sahra küçük yaşta yalnızlık çekmesin diye ama bu kadar zamanda yeter! Dükkâna senin için gelenlerin haddi hesabı yok. Üstüne üstelik gençlerin senin için olan kavgaları cabası. Ben şu yaşımda üç kuruşluk adamlardan nasihat alıyorum seni evlendirmem için. Amcanın kızı yok benimde oğlum. Bu aile nasıl bir arada kalacak bizden sonra hiç düşündün mü? Yıllardır senin için yaptıklarım günü geldiğinde bana karşı çıkman için miydi? ” genç kız iç sesiyle cebelleşiyordu mantıklı bir şeyler söylemek için ve babası susunca devam etti. “baba yalvarırım beni evlendirme, buradan ayrılmak istemiyorum, sizden ayrılmak istemiyorum, İmran’ın hayalini bile hatırlamıyorum. Sırf verilmiş bir söz için beni feda etme baba ne olur!” bu laflardan sonra gözyaşları sel olmuştu Sahra’nın. Muslim Bey’in yüreğine iğneler saplanıyordu sanki güzeller güzelinin ıslanmış yanaklarını gördükçe ama geri dönüşü yoktu bu işin bir yabancıya göz bebeğini emanet edemezdi. Hele ki görücü gelen gençler arasında çıkan kavgadan sonra Sahra’nın Kahire’den birine gelin gitmesi söz konusu bile değildi. Ancak ve ancak kendi kanından gelen biri ile evlendirebilirdi hem soylarının devamı hem de öldüğünde gözünü arkada kalmaması için. “bana karşı mı geliyorsun? Sana reddetmen için seçenek vermedim. Bu düğün olacak. Evlenmeyip de bir zaman sonra ardından çıkan dedikoduları mı dinleyeceksin. Yıllarca saygınlığını korumuş bu ailenin ismini keyfin için kirletmek istiyorsan beni diri diri gömmek istiyorsun demektir.” Muslim bey’in son sözünden sonra çıkış kapısı kalmamıştı genç kız için. Ne diyebilirdi ki? Babasının konuşmanın başından beri git gide solan rengini de görünce bu yaşlı adamın bu tartışmanın içinde olmaması gerektiğini anladı yinede istemiyordu bu evliliği baka bir yolu var olup olmadığını arıyordu. En azından süreyi uzatabilir miydi? Son hayali olan Dubai’ye gitmeyi ve orada içinde kalan diğer istekleri yapmak istiyordu. Sadece bir yıl isteyecekti babasından, bir tek bu şartla evliliği kabul edecekti ama anlaşılan babası bütün şok sözlerini bugün için biriktirmişti. “yoksa başka biri mi var seni isteyen?” dedi Muslim bey. Yüzündeki yaşı silip tekrar konuşacak olan Sahra duydukları karşısında babasını gözlerine dikti gözlerini “hayır! Başka biri yok. Ben sadece istemiyordum o kadar.” Dedi. Son sözü adamı heyecanlandırmıştı “istemiyordum?” diye tekrar etti soru sorar gibi. “sevdiğim ya da beni seven biri yok. Tamam, evleneceğim sırf senin mutluluğun için ama bir şartım var. Dubai’ye gideceğim, bir yıl orda kaldıktan sonra gelip evleneceğim ancak bu şartla evlenebilirim.” Derken sesindeki kararlılık artış gösteriyordu Sahra’nın. Alacağı cevabı bilmediği için yüreğinde umut ışığı belirmişti. Muslim bey önce biraz gülümseyip ardından aynı hızla kaşlarını çatıp “sana dört yıldır erteleniyor bu düğün diyorum ama sen hala bir yıl sonra diyorsun. Yola geldiğini, aileni düşündüğünü sandım ama yanılmışım. İstedim ki haberin olsun rızan olsun evlen fakat görüyorum ki sen sadece kendini düşünüyorsun. Madem öyle bende ailemin geleceğini düşünüyorum. Kendini hazırla iki hafta içinde düğünün olacak. Londra’ya gidiyorsun, orada kocan isterse beraber Dubai’ye gidersiniz. Şimdi çıkabilirsin odadan. Biraz daha konuşursan kalp krizi geçirteceksin bana.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHRA!
RomanceBu dünyada kaç kişi aşık olup evleniyor ki? İşte Sahra ve İmran'da zoraki evlilik kurbanı iki gençti. Ama Sahra'nın bu evliliğe evet derken birde gönlünde ömrü boyu tutacağına inandığı bir sözü vardı. İmran'ın kalbinin kapıları gittikçe açılırken, S...