28.bölüm
Yol boyunca ‘ben ne yaptım?’ diye düşünen Sahra kutuyu unutma seviyesine gelmişti neredeyse ama şoför ardından yetiştirmişti kutuyu. Eve geldiğinde kimseyle konuşmadan direkt olarak odasına çıkan genç kız bir elindeki kutuya birde aynadaki yansımasına defalarca baktıktan sonra açtı. Kutuda gördüğü şey kaderin ona “her şey benim elimde!” deme şekliydi sanki. Mısır’da görüp beğendiği, uğruna tüm takılarını feda edebileceği kolye tüm güzelliğiyle karşısında duruyordu.
……….
Kolye duruyordu durmasına ama Sahra onu ellemeye kıyamıyordu. Öte yandan İmran’ın gitmeden önce söyledikleri aklına gelince içi sıkılmıştı…“ben… Bunu çok uzun zaman önce sana verecektim ama olmadı. Şimdi yolculuğa çıkıyorum ve bana ne olacağını bilmiyorum. Gitmeden önce bunu sana vermem gerektiğini düşündüm.” Demişti İmran. Aklı sürekli bu cümleleri tekrar ederken, genç kız içten içe kendine kızarak bir anda aklına gelen kötü ihtimalleri defetmeye çalıştı. Hala yanında duran kutuyu eline alıp kolyeyi çıkarıp takmaya yeltendi ama vazgeçti bu fikirden. Durup dururken onu saran sıkıntıya anlam veremiyordu bir türlü. “yeter artık kendine gel! Bir oturup ağlamadığın kaldı.” Derken kaşlarını çatıp kapattı kutuyu ve sol tarafa kayıp çekmeceye yerleştirdi. O sırada gece lambasının loş ışığında komodinin üzerinde duran kol düğmeleri ilişti gözüne. İmran’ındı bunlar, üzerinde isminin baş harfi yazıyordu. Genç kız parmağını düğmenin başında gezdirip bir süre baktıktan sonra yatağına yaslanırken dikkatle odanın içinde göz gezdirdi. Orada bulunan her şeyin yarısı İmran’a aitti. Parfümler, saatler, takımlar, yatak… Birkaç saat önce bu odanın yarısına sahip olan adam gitmişti. Üstelik tuhaf tuhaf konuşup, eşsiz bir hediye bırakarak gitmişti.
…………
Sahra gözlerini açtığında çoktan gün ağarmıştı. Dün gece kıyafetlerini değiştirmeden uyuya kalmıştı elindeki kol düğmeleriyle. Başucundaki telefonu çalmamış olsaydı belki biraz daha uyuyacaktı ama arayan her kimse çok ısrarcı biri olduğu kesindi. Gözlerini biraz ovuşturup aramayı cevapladığında Elif’in enerji dolu sesiyle karşılaştı. “Sahra! Nerdesin? Bugün okula gelmeyi düşünmüyorsan söyleyeyim bir saat sonra teslim etmen gereken önemli bir ödevin var!” diyen Elif’e “Ödev mi? Ne ödevi?” derken kendi sorusunu yine kendisi cevaplayıp “ödev! Yandım! Saat kaç?” diyerek saate bakan genç kız daha da panikledi. Neredeyse on iki olmak üzereydi ve o hala yataktaydı. Kaçırdığı dersleri saymıyordu bile. Telefonda bekleyen Elif’e “aradığın için sağ ol. Ben en hızlı şekilde gelmeye çalışacağım. Görüşürüz.” Diyip kızın suratına kapattı telefonu. Hızlı olmalıydı hem de çok hızlı. Kıyafetini değiştirmeye zaman yoktu bu yüzden sadece saçlarını toplayıp, önceki gece yemeğe gittiği haliyle çıktı evden. Şansı vardı ki şoför kapıdaydı, aceleyle oradan ayrılırken derse yetişebilmeyi umuyordu yoksa ödevi hocasına kabul ettirmesine imkân yoktu. Yolu yarıladıklarında aklına gelen şeyle avucunun içiyle sertçe anlına vurdu “kahretsin!”… şoför ne olduğunu sorunca eve geri gitmesini söyledi genç kız. Çantasını alıp çıkmıştı evden ama dosyasını almayı unutmuştu ve geriye sadece yarım saati kalmıştı. Önceki gece tuhaf düşüncelere dalmak yerine uyusaydı böyle olmayacağını düşündü fakat bu saatten sonra sızlanmanın bir anlamı yoktu.
Okula gelip sınıfa girdiğinde etrafta kimseyi göremedi. On dakika önce ders bitmiş, ödevi veren Profesör Roy odasına çekilmişti bile. Koridor başında Sahra’yı karşılayan Elif “nerde kaldın? Ders bitti çoktan.” Dedi sitemkâr bir tavırla. Sahra’nın iyi olmadığı ses tonundan belli olurcasına “dosyayı unutmuştum o yüzden geciktim ama odasına gider veririm şimdi.” Dedi. Tam gidiyordu ki “hiç deneme bile. Seni rezil eder insanların ortasında.” Dedi Elif. Sahra kararlı bir tavır göstererek “iki haftadır uğraşıyorum bu ödev için. On dakikalık gecikme yüzünden tüm emeğimi çöpe atamam. Şansımı deneyeceğim.” Dedi. “iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum ama sana engel olamayacağımı da biliyorum. Karar senin.” Diyen genç kız, peşi sıra Sahra’yı takip etti. Kapıyı tıklatıp içeri girerken çok gergin hissediyordu Sahra. Küçük bir öksürükle boğazını temizledikten sonra “Bayan Roy! Gelebilir miyim?” dedi. Orta yaşın biraz üstünde olan masa başındaki kadın göz ucuyla Sahra’ya bakıp başıyla gelmesini işaret etti.
![](https://img.wattpad.com/cover/7040764-288-k520220.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHRA!
RomantikBu dünyada kaç kişi aşık olup evleniyor ki? İşte Sahra ve İmran'da zoraki evlilik kurbanı iki gençti. Ama Sahra'nın bu evliliğe evet derken birde gönlünde ömrü boyu tutacağına inandığı bir sözü vardı. İmran'ın kalbinin kapıları gittikçe açılırken, S...