SAHRA!
17.BÖLÜM
Yazar; Canan Takan
Not: merhaba arkadaşlar ben Canan'ın abisiyim. kendisi şuan rahatsız ve hastaneye gidip geliyor. bu bölüm hazırda olduğu için benden yayımlamamı istedi. ara sıra telefondan mesajlara cevap veriyor. bilginize.
Uçağa bindiğinde birden korku basan kız, köşeye oturmaktan vazgeçip bir yan tarafa oturmuştu. İmran’ın başının gitgide kendisine doğru yaklaştığını görünce uyukladığını anlamıştı zira kendisinin de ondan bir farkı yoktu. İmran onun rahatlığı için günlerdir iki büklüm kanepede yatmıştı, bunun fazlasıyla farkındaydı. İmran’ı dürtükleyip diğer yana iteleyebilirdi fakat o an sadece başını yaslayabileceği bir omuza ihtiyaç duymuştu üstelik sağındaki sarışın İngiliz kadının tersine İmran bunun için güvenilir bir seçenekti.
Uçağın iniş anonsunu duyduklarında gözlerini açan Sahra, İmran’ın elini tutuyordu. O sıra uyanmış olan İmran elindeki elin Sahra’ya ait olduğunu gördü.Başlarda ikisi de bulundukları pozisyonu anlamamış olsa da toparlandıkları sırada elleri hala bir aradaydı. Bunu ilk fark eden Sahra elini çekip kırışmış olan kıyafetini düzeltti. İmran kızın tepkisizliğine biraz şaşırmıştı çünkü beklediği, sağlam bir dirsek ya da tokattı. Önceki tecrübeleri onu böyle düşünmeye itmişti. Yolcular inmeye devam ederken İmran da ayaklandı inmek için ve ardından Sahra takip etti. Çok yorucu bir yolculuk olmamasına rağmen genç kız bitkin hissediyordu kendini. Belki de doğup büyüdüğü yerlerden uzaklaşmış olmanın etkisiydi bu kim bilir!
Uçağın merdivenlerinden aşağı inerken Londra’nın ağır havasından ilk nefesi çekti Sahra. İşte o an her şey daha gerçek bir hal almıştı. Yeni bir hayata başlıyordu bugün ya da normal hayatına iki yıllık bir ara mı veriyordu? Çoğu zaman kaderinin çizdiği yolu unutan kız, normal hayatına ara verdiğini düşünerek şuan bile aynı şeyi yapıp kaderi unutuyordu. İmran seslenene kadar çantasını unuttuğunu fark etmemişti. “bunu almadan mı gideceksin.” Dedi İmran elindeki çantayı sağa sola belli bir ritimde sallarken. Birkaç basamak önde olan Sahra geri dönüp çantasını alırken “unutmuşum.” Dedi kısaca cevap vererek. “bakıyorum da çok heyecanlandın inerken, kanatların olsa uçacaksın.” Diye devam eden İmran, beklemediği bir cevap almıştı Sahra’dan “tek kanatla nasıl uçabilirim. Birini Kahire’de kırdılar.” Dedi genç kız aşağı inmişken. İmran’ın bu konuda söyleyecek bir şeyi yoktu çünkü o da kurbandı, her ne kadar Sahra’nın buna inanıp inanmadığı kesin olmasa da.
Kontrol işlemleri bittikten sonra dışarıda onlar için hazırda bekleyen arabaya giden İmran, elindeki valizleri yerleştirdi hızlıca. Yolculuk boyunca gençleri kendi hallerine bırakan Latif Bey ve Melike Hanım bu eylemine devam ediyordu. Arabanın arka kapısını açıp yerleşen Melike hanım’ın yanına eşi de oturdu ve Sahra’yı ön koltukta İmran’ın yanına oturması için yönlendirdiler. Yengesinin niyetini anlayan Sahra, onları şüphelendirmemek adına ve rahatı için ön koltuğa yerleşti. Birazdan tüm eşyaları yerleştirmiş olan İmran sürücü koltuğuna kuruldu. Arabasını fazlasıyla özlemişti. Anahtarı çevirip yola koyulacakları sırada emniyet kemerlerinden biri takılı olmadığı için hareket etmedi araba. Babasının unutmuş olacağını düşünüp “yine mi kemeri takmayı unuttun?” dedi dikiz aynasından bakarak. Yaşlı adam yerine Melike Hanım söze girip “bizim kemerlerimiz takılı. Sahra’nın değil galiba.” Dedi. Annesinin sözüyle yanındaki kıza bakan İmran Sahra’yla göz göze geldi. “emniyet kemerini takmazsan hareket edemeyiz.” Dedi rahat bir tavırla. İmran’ın lafı üzerine sağındaki kemeri çeken Sahra, bir türlü yerinden oynatamıyordu. Yine söze giren Melike Hanım “oğlum yardım etsene.” Derken Sahra araya girip “kendim yaparım.” Dedi fakat başaracak gibi görünmüyordu. İmran annesinin sözüne uyarak olduğu yerden Sahra’nın emniyet kemeri için genç kıza doğru eğildi. Bir anlık refleksle irkilen Sahra geriye yaslandı hemen. Birkaç defa İmran tarafından aniden yatağa çekildiği için doğal bir refleksti bu fakat bu tepkinin sebebini Melike Hanım anlayamazdı, nitekim anlamadı da. Kızın ürpermesiyle olduğu pozisyonda yüzünü Sahra’ya dönen İmran yine aynı çiçek özlü kokuyu alıyordu. Işıl ışıl parlayan gözleri ve kokusu farklı hisler uyandırıyordu genç adamda. O an ora yalnız olsalar, hiç kimse onu öpmesi için engel olamayabilirdi belki de.
İmran’ın dibine kadar gelmesiyle yine aynı hisse kapıldı Sahra. Önceden gelen ‘tanıma hissi’…. Nedenini bir türlü anlayamıyordu. Hafızasında ona dair hiçbir şey yokken neden bu hissi sürekli yaşıyordu? Ne kadar üzerinde dursa da anlam veremiyordu. Aklındakileri düşünmek için pekte uygun bir zaman olmadığını fark ederek gözlerinin içine bakmaya devam eden İmran’a, aynı gözlerle emniyet kemerini işaret etti. Ön tarafta her ne oluyorsa Latif Bey ve eşi görmezlikten gelip aralarındaki sohbete devam ediyordu. Kendilerince eşler arasında ufak çaplı duygu seline kapılmış olduklarını düşünüyorlardı. Tamamen olmasa da fikirlerinin bir kısmında haklıydılar. Sahra’nın işaretiyle daldığı hayal dünyasından ayrılan İmran kemerin üzerindeki düğmeye basıp “bu şekilde yaparsan yerinden oynatabilirsin ancak.” “tamam”
Aralarında geçen konuşma birkaç kelime ile sınırlı kaldı yolculuk boyunca. Şehir merkezinin gürültüsünden biraz uzakta yaşamak istemişti Latif Bey bu yüzden, yol normalden uzun sürmüştü. Eve vardıklarında orta yaşlı hizmetçi ve şoför kapıda bekliyordu onları. Arabadan iner inmez etrafını incelemeye başladı Sahra. Tahminleri ile birebir tutmasa bile güzel bir ev duruyordu karşısında. Kahire evlerine benzeyen bir evdi, hatta aynıydı. Bahçesi ve havuzuyla da biraz ekleme yapılmış gibi duruyordu. Latif Bey altı yıl önce yaptırmıştı bu evi. Şirketi ve işleri daha iyiye gidince ilk olarak Mısırlı bir mimarla anlaşıp özlem duyduğu ülkesindeki evlerin birebir aynısını yapmasını istemişti. İmran’ın istekleri doğrultusunda da bir havuz eklenmişti projeye. Melike hanım tüm kadınlar gibi büyük bir evde oturmak istemişti o zamanlar fakat üç kişi için fazlasıyla büyük bir ev olmuştu bu yüzden hem evin bakımını kolaylaştırmak hem de biraz daha kalabalık olmak adına karı-koca olan hizmetçilerini ve şoförlerini almıştı işe. Sahra’nın dikkatle izlediği evin tüm hikâyesi bundan ibaretti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHRA!
RomansaBu dünyada kaç kişi aşık olup evleniyor ki? İşte Sahra ve İmran'da zoraki evlilik kurbanı iki gençti. Ama Sahra'nın bu evliliğe evet derken birde gönlünde ömrü boyu tutacağına inandığı bir sözü vardı. İmran'ın kalbinin kapıları gittikçe açılırken, S...