34.bölüm

7.4K 381 41
                                    

SAHRA!
34.BÖLÜM
Yazar;Kütüphanedeki Kız
yayımlayan;

Bütün bantları kaldırıp kutunun içini incelediğinde ablasına ait çerçevelenmiş bazı resimler ve takılar gördü. Tek tek her bir resmi incelerken gözlerinden akan yaşa engel olamadı. “ne oludu bugün yanımda olsaydın! Keşke sana olan sevgim bu denli olmasaydı.” Diye kendi kendine söylenirken kutudaki diğer çerçeveleri de çıkardı sırayla. Tüm eşyaların bittiğini düşünerek aradan birkaç resmi kendine alıp diğerlerini koymak üzereyken ajanda kalınlığında bir defter gördü en altta. Işığı kutunun içine tutup defteri çıkarınca kendini tuhaf hisseden Sahra yavaşça kapağını çevirdi defterin. İlk sayfada yazan başlık içinde merak volkanlarını kabartacak türden duruyordu. Ablasının vefat ettiği yıla aitti tarih ‘1997’ ve tek kelime yazıyordu ilk sayfada “GÜNLÜĞÜM”

O yıllara ait bir günlük olabileceği hiç aklına gelmemişti çünkü ablası kendisine hiç bahsetmemişti böyle bir şeyden. Sayfaları tek tek çevirmeye başladı ve her cümleyi atlamadan okudu. Günlük hayatından ve bu hayatın sıkıcılığından bahsediyordu sürekli fakat sayfalar ilerledikçe daha özele inmişti konular. Uzun süredir tavan arasında olunca kâhya endişelenmiş olacak ki iyi olup olmadığını duymak için seslendi Sahra’ya. Sadece birkaç sayfasına bakabildiği günlüğü kapatıp, tekrar kâhyanın yardımıyla aşağı inen genç kız yukarıda kimsenin olmadığını söyleyip ayrıldı odadan. Peşi sıra gelen kâhya Sahra’dan müsaade isteyip hızlıca avluya indi. Zeynep’in annesi üzerindeki gerginliğe dayanamayıp ayılıp bayılırken, çalışanlardan biri kucağında küçük kızla beraber avlunun orta yerinde beliriverdi. Herkes adamın başına toplanırken Zeynep’i nerde bulduğu konusunda sorular sorup duruyorlardı. Küçük kız avlu duvarı ve evin arasındaki daracık boşluktan geçip iki sokak ötede bir evin bahçesinde çocuklarla oyuna dalmış sonrada nasıl geleceğini bilmediği için bir köşede oturup gözleri ve ufak burnu kızarana kadar ağlamıştı. Annesi kızını öpüp koklarken bir yandan da kızıyordu.

Konakta küçük çaplı paniğe yol açan olayın ardından Zeynep’in bulunmasıyla içi rahatlayan Sahra, yıllar sonra ortaya çıkan günlüğün içindekilere olan merakıyla vakit kaybetmeden odasına gitti. Bunca zaman varlığından bile haberdar değildi bu günlüğün. Kaldığı yerden okumaya devam ettiği defterin sayfaları ilerledikçe ablasının İmran’la ilgili cümleleri ortaya çıkmaya başlamıştı. İlk defa ölümünden yedi ay önce bahsetmişti İmran’dan.

4 Şubat 1997

“bugün annem yanına çağırdı beni. İlk defa yüzünde alışılmadık bir ciddiyet gördüm. Açıkçası surat ifadesi beni biraz korkutmuştu çünkü kötü bir haber alacakmışım gibi hissettim. Önündeki masada duran çay bardaklarından birini bana ikram ettikten sonra daha yumuşak bir ifade gördüm. Neler olduğunu sorduğumda önce hafif bir gülümsedi sonra biraz nasihat verdi. Bir türlü anlamamıştım ne demek istediğini meğer bu kadar uzun cümlelerin ardında saklı olan mesele benim evliliğimmiş. İmran ile evleneceğimi söylediği anda içtiğim çay boğazımda kaldı. Uzun zamandır bu evlilik planından haberim vardı ama yinede hazırlıksız yakalanmış gibi hissettim kendimi. Ben karşılık vermesem de annem ikimize yetecek kadar çok konuşmuştu. O İmran’ı öve öve bitiremezken, bense uzun zamandır görmediğim amcaoğlumun yeni siluetini kafamda canlandırmaya çalışıyordum. Sabahtan beri bu konuyu düşünüyorum, sonuçta evleneceğim kişinin İmran olduğunu hep biliyordum. Şimdi yapmam gereken onu sevmeye çalışmak.”

Edibe’nin ‘sevmeye çalışmak’ gibi bir kelime kullanması şaşırtmıştı Sahra’yı çünkü başından beri büyük bir aşkla bahsetmişti İmran’dan. Bir ip yumağının ucunu tutmuş sonuna doğru ilerlemeye çalışıyordu Sahra, sonucun ne olacağını az çok tahmin eder şekilde.

SAHRA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin