SAHRA!
27.BÖLÜM
Yazar; Canan Takan
Okulda ise durumlar İmran’ın istediği gibi gitmiyordu. Ali okula gelmiş ve ilk iş soluğu Sahra’nın yanında almıştı. Öte yandan onları yan yana gören Elif, İmran’a haber verip vermemekte kararsız kalmıştı.
Çok fazla düşünmenin bir anlamı yoktu. Çantasındaki telefonu çıkarıp hemen İmran’ı aradı Elif. Defalarca çalmasına rağmen karşı taraftan cevap gelmedi. Tam kapatmak üzereydi ki İmran’ın sesi durdurdu onu. “bana Sahra’nın kimlerle konuştuğunu rapor et demiştin ya.” Diyen genç kız hala karşısında oturan Ali ve Sahra ikilisini izlerken İmran “evet demiştim bir gelişme mi var?” dedi. Elif tedirgin bir şekilde “evet yeni gelen bir hoca var Ali. Şuan onunla sohbet ediyorlar.” Dedi. Zaten Anessa’ya sinirlenmiş olan genç adam Ali’nin fırsatçılığı yüzünden iyice köpürmüştü. Elif İmran’ın sessizliğinden dolayı hala telefonda olup olmadığını kontrol etmek adına seslendi. Kızı daha fazla bekletmek istemeyen genç adam haber verdiği için teşekkür edip kapadı telefonu. Bir süre arabasının içinde kafasını geriye yaslayıp öfkesinin dinmesini bekledi. Ali’nin adını duymak bile onu çileden çıkarıyordu. Evli olduklarını bile bile, üstelik kendisi de evliyken karısına ilgi duyması midesini bulandırıyordu. Sahra’ya söylese bu olanları kesinlikle inanmayacaktı ama gerçekleri de görmesi lazımdı neden Ali’yi sevmediğini anlaması için.
Okulun kafesinde Ali’yle sohbete girişmiş olan Sahra, uzun uzun tasarımlarla ilgili konuştu, daha doğrusu tasarıma dayalı olan hayallerinden bahsetti Ali’ye. Oysaki şuan Sahra’nın anlattıklarını zerre kadar umursamıyordu, sadece biraz daha yanında kalması için ilgileniyormuş gibi yapıyordu. Belki daha fazla sohbet edebilirlerdi ama Elif’in yanlarına gelmesiyle Ali’nin planı tutmamış kızlar derse gitmek için ayrılmışlardı masadan. Dersin sonunda ödevini hocaya teslim eden Sahra oradan ayrılmak üzereyken, ödevi veren hoca geri çağırdı genç kızı. “bu ödevi sen mi yazdın?” diye sorarken şüpheyle bakıyordu Sahra’ya. “evet efendim.” Diye cevap veren kız bir terslik olduğunu anlayıp endişeye kapıldı. “duygusal bir metin yazmak nereden aklına geldi?” diye soran hocaya ne cevap vereceğini bilemedi önceleri bu yüzden içten içe İmran’a kızıp “ne diye seni dinledim ki! Bilimsel bir şeyler yazmam gerekiyordu belki de. Keşke kendi bildiğim gibi yapsaydım.” Diyordu. Ardından suçlu gibi gözlerini devirip “yazımı okuttuğum biri bana mücevherlerin sanat işi olduğunu, bu nedenle olaya daha duygusal yaklaşmam gerektiğini söyledi. Bende değiştirdim yazımı.” Dedi. Kadın kızın dürüstlüğünü sevmiş gibi görünüyordu. “sana bunu söyleyen kişi kimse içinde gerçekten sanata yeteneği olan biriymiş çünkü söyledikleri doğru. Yazdığın yazıdan beklediğim şey duygusallıktı ve sen bunu başarılı şekilde yansıtmışsın. Diğer yazıyı getirseydin hiç şansın olmazdı diye tahmin ediyorum.” Diyip yazıyı çantasına koyan hoca “şimdi gidebilirsin.” Diyerek gönderdi Sahra’yı. Okuldan çıkarken sanki az önce İmran’a sayıp söven kendisi değilmiş gibi teşekkürler ediyordu. Dışarıda arabayla Sahra’yı bekleyen İmran saatine bakıp duruyordu sürekli. “şimdiye kadar çoktan gelmesi gerekiyordu.” Diyip beklemektense içeriye gitmeyi düşündü. Çok fazla aramaya gerek kalmadan Ali ile Sahra’yı sohbet ederken gördü. “bu adam eceline susadığı için benim etrafımda dolaşıyor herhalde!” diyerek Sahra’nın yanına gitti. Ali’ye öylesine bir selam verdikten sonra elini Sahra’nın beline atıp “artık gidelim mi canım?!” diyen İmran, o an için evet cevabı alıp gitmek istiyordu oradan yoksa hiç hoş olmayan şeyler olmayabilirdi. Sahra bir belindeki ele bakıp birde İmran’ın yüzüne baktı. Ardından belini sarmış olan İmran’ın elini indirmeye çalışarak, dişlerini sıka sıka “gidelim canım!” dedi.
Ali olanları büyük bir keyifle izliyordu. Büyük bir ihtimalle yalnız kaldıklarında tartışacaklardı, en azından o izlenimi veriyorlardı. İkili müsaade isteyip ayrıldıktan sonra İmran kızın belinden çekti ellerini. Sahra hiçbir şey söylemedi zira tüm enerjisini arabaya saklıyordu. İçeri girdikleri anda “sen ne hakla…” diyen Sahra cümlesini bitiremeden İmran girdi araya “özür dilerim.” Dedi. “ne?” diye tepki veren Sahra’ya dönüp “duydun işte özür dilerim. Rahatsız olduğunu biliyorum ama senin anlayamayacağın bir sebepten ötürü orada bunu yapmam gerekiyordu.” Dedi. Dışarıdan gören biri olayı bilmese bile İmran’ın kıskandığını on kilometre öteden anlayabilirdi ama Sahra hariç. Çünkü o kendini başka şeylere inandırmaktan yanaydı. Bir ay sonra
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHRA!
RomanceBu dünyada kaç kişi aşık olup evleniyor ki? İşte Sahra ve İmran'da zoraki evlilik kurbanı iki gençti. Ama Sahra'nın bu evliliğe evet derken birde gönlünde ömrü boyu tutacağına inandığı bir sözü vardı. İmran'ın kalbinin kapıları gittikçe açılırken, S...