Bölüm 12: YILBAŞI

40 5 17
                                    

Paige banyodan çıktıktan sonra saçlarını havluyla kurutuyordu. İçinde tarifi olmayan heyecan ve neşe vardı. Soğuk bir kış günü bundan daha güzel bir sabaha uyanamazdı.

Aynadaki yansımasına baktı. Üzerindeki beyaz havluyla seksi göründüğünden emindi. Ne olursa olsun farklı bir çekiciliği vardı ve kız bunun farkındaydı.
Arkasını döndüğünde onu izleyen mavinin masum tonuyla karşılaştı.
"Günaydın." dedi neşeyle.

Onu hayran gözlerle izleyen gözlere dikti kahverenginin en çok kızılı barındıran tonuna sahip gözlerini.
"Günaydın." demişti derin mavilere sahip adama.

Uzun ve incecik bacakları tamamiyle açıktaydı. Dizlerini yatağa dayayıp genç adama minik bir öpücük verdi. Ama erkek bununla tatmin olmamıştı. Ellerini kızın incecik beline yerleştirdi. Aralarındaki havludan bir an önce kurtulmak istiyordu. Kızı kendine çekip ikisini de yakacak bir şekilde öpmeye başladı. Paige yavaşça kendini çekti.

"Yeni duş aldım." dedi cilveli bir tonla ama asla tiksindiği kızlar gibi bebeksi bir tonla değil.

"Tekrar alırsın. Hem söz, yardım edeceğim." diyip üzerindeki havluyu aralarından çekip alan Noah'a karşı koymadı. Ona aşıktı ve onunla mutluydu. Bu mutluluğu kaybetmeyecekti. Tekrar aşkla onun olurken kendini asla kaybetmek istemediği bu hisse kaptırdı.

Paige hızlıca pantolonunu ve gömleğini giyip Noah'a haber vererek dışarı çıktı. Cathleen'la buluşacaktı. Kızı gerçekten çok seviyordu. Hangi hatayı yaparsa yapsın ona kızamıyordu.

Taksiye binip adresi verdi. Dağılmış saçlarını ördükten sonra çantasından aynasını çıkarıp kendine baktı. Dudaklarını renklendirmesi gerektiğini düşündü. Zaten oldukça kalın olan dudaklarına ruj sürdükten sonra hiçbir şey yapmasa bile oluyordu. Taksici geldiklerini söyleyince parayı uzatıp taksiden indi.

Cathleen iki katlı bir evde otuyordu. Babası o daha sekiz yaşındayken onu ve annesini terk etmişti. Beş yıl sonra da arkasında iki yaşında bir çocuk bırakarak bir trafik kazasında ölmüştü. O çocuğun annesi de babasıyla birlikte ölünce Cathleen'ın annesi çocuğa sahip çıkmıştı. Şimdi Brad dokuz yaşındaydı ve Cathleen'la annesinin hayatındaki en önemli şey haline gelmişti. Onlara saygı duymamak ya da hayran olmamak elde değildi.

Zili ikinci kez çaldığında bayan Campbell kapıyı açmıştı. Kadın kırk beş yaşında olmasına rağmen en fazla otuz beş gösteriyordu. Sarışın, ela gözlü, kızı gibi kıskanılacak bir fiziğe sahip bir kadındı. İstese pek çok kez evlenebilirdi ama o evlenmemişti. Cathleen'a göre annesi artık erkeklere güvenmediği için evlenmek istemiyordu. İstese kızı onu sonuna kadar desteklerdi ama kadın hayatını sadece kızı ve oğlu olarak gördüğü Brad'e adamıştı.

"Cathy yukarıda tatlım."
Ona pek tarzı olmasa da sevimli bir şekilde gülümseyip yukarı çıktı.

Cathleen'ın odası en sevdiği renk olan morla döşenmişti. Kızın en sevdiği film olan The Notebook'un büyük bir afişi vardı. Büyük ihtimalle kız filmin tüm repliklerini ezbere biliyordu.

"Geldin mi? Yine ekersin sanıyordum." dedi hafif bir sitemle. Altın sarısı saçları oldukça dağınıktı kızın ve yüzünde hiç makyaj yoktu ama güzelliğinden bir gram eksilmemişti. Güzeldi ama çekici değildi hiçbir zaman. Bir erkeğin aklını başından alacak bir kız olsa onu rakip olarak görebilirdi. Ama o fazla saf bir kızdı.

"Makul sebeplerim vardı." dedi kızın yatağına otururken. Orkide kokusu tüm odaya dağılmıştı. Kız bayıldığı bu kokuyu hiçbir yerden eksik etmiyordu.

"Neymiş o makul sebep?"
Paige yatağa uzanıp Noah'ı hayal etti. Hayatında sadece iki kez aşık olmuştu. Birbirinden çok farklı olan bu iki kişi arasında onun için doğru olan ve kalıcı olacak olan Noah'tı.

Dipte KalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin