Bölüm 45: SEVİLMEK

23 4 91
                                    

Josh Groban- Don't Give Up
(You are Loved.)


Parmakları arasında çevirip durduğu pilot kalemden gözlerini bir an için ayırmazken tutturduğu ritim kaleminin elinde alınması ile kesilmiş oldu.

"Dikkatini verir misin Evan?"

İnce ama keskin şekilleri olan dudaklarını mat kan kırmızı rujla çarpıcı bir hale getirmiş kız inatla ona aynı şeyleri anlatmayı deniyordu. Çirkef bir yönü olduğunu da böylece fark etmişti. Anlattığı şey sanki ölüm kalım meselesiymiş gibi ciddiydi ve anlamadığında ondan beklenmeyecek bir sertlikte kızıyordu ve bazen bu durum azarlama boyutuna bile varıyordu. Oysaki ilk anlatışındaki tatlı ses tonunu, sevecen ifadesini gören birine şu anki halini anlatsa kimse ona inanmazdı.

"Hadi ama çok sıkıldım. Anladım diyorum hem."

Hayal başını geriye atınca saçlarının sırtına dökülmesine sebep olmuştu. Gün geçtikçe daha da mı güzelleşiyordu ya da onun gözüne mi böyle görünüyordu? Belki eskisine oranla kendine özen göstermesine bağlıydı.

"Anlamadın işte! Dinlemiyorsun ki? Hayır yani hiç de zor değil ki? Odaklansan anlarsın ama sürekli başka şeylerle uğraşıyorsun."

İstediğinde despot ve otoriter olabiliyordu. Belki de Seth'le takıla takıla bu hale gelmişti.

"Anladım gerçekten. Acıktım hem de ben. Yemeğe gidiyorum. Geliyor musun?"
Gerçekten de acıkmıştı. Dün akşam yediği yemekle duruyordu hala ve kahvaltı da yapmamıştı.

"Ne yemeği Evan? Saat daha..."
Önündeki telefonun tuşuna basıp saati görünce "On iki mi? Oldu mu o kadar?" diye şaşkınlıkla konuşmuştu.

Evan kızın şaşkın tavırlarını gülümseyerek izledi. Özellikle gözlerini irice açması onu çok sevimli kılıyordu.
"Gidelim mi artık?" diye sordu.

"Seth'le buluşacağız." demişti hafif mahçup bir ifade ile. Böyle saçma bir anda hafif bir suçluluk hissetmiş olması gerçekten ilginçti. Fazla hassas ve ince düşünen bir zihniyeti vardı aslında.

"Seni bırakmamı ister misin? Arabamı görmüş olursun hem?" diye neşeli bir tonla konuşmuştu.

"Araban mı? Araba mı aldın?"
Evan'ın pek zengin bir aileden gelmediğini sanıyordu Hayal. Aksine orta halli bir aileye mensup olduğunu düşünmüştü hep. Kendisi de pek zengin bir aileye sahip değildi. Babası bir profesör olmasına rağmen zenginlik içinde değillerdi.

"Tam olarak benim değil ama benim diyebiliriz."
Belki de Evan sandığından zengin bir aileye sahipti.

"Hayırlı olsun o zaman."

Hayal eşyalarını Evan'a göre uzun kendisine göre kısa bir sürede topladıktan sonra onunla birlikte okulun arkasındaki otoparka doğru yürümüştü. Evan cebinden çıkardığı anahtar ile arabasını açınca yanıp sönen farlar sayesinde hangi arabanın ona ait olduğunu anladı. Beyaz bir Audi A5'ti.

"Çok güzelmiş." dedi araba hakkında fikri olmasa da gerçekten de iyi duruyordu.
Evan kapıyı açıp kıza gülümsedi. Arabasıyla gururlandığı belliydi. Erkeklere özgü bu durumu az da olsa anlayabiliyordu.

Arabanın rahat koltuğuna yerleşip emniyet kemerini taktı. Evan da yerini alınca telefonunu çıkarıp Seth'e mesaj attı.

"Aranız iyi mi?"
Aniden gelen soru yüzünden başını kaldırdı. Seth'i kastettiğini anlamıştı.

"İyi."
Basit bir cevapla geçiştirmek istemişti. Alaska ile ilgili gerçeği öğrendiğinden beri geçen bu bir haftada her şey yolunda gibiydi. Sadece daha az görüşüyorlardı. Bu durum canını sıksa da çok soru sormuyor ve mümkün olduğunca onun yanında olmaya gayret ediyordu.

Dipte KalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin