Coldplay- Fix YouPeynirin tadı ağzında kaybolurken yarısını içtiği vişne suyuna bakıyordu. Bardağı tutan elindeki her parmağa özenle bakarken serçe parmağına ojeyi tek kat sürmüş olduğunu gördü.
"Akşam yedi gibi gelirim. Ona göre hazırlan."
Babasının gazateyi katlayıp masanın üzerine koymuştu. Her zamanki rutinine uygun bir şekilde kendine bir bardak daha çay alıp bitince gitmişti. Evde yalnız kaldığını fark etmesi uzun sürmüştü Hayal'in. Okula gidip gitmemekle ilgili ciddi şüpheleri vardı. Telefonunun saatine baktı. Oldukça erken bir saatti. Dün gece telefonu bir ara bozulur gibi olmuştu ama sonradan düzelmişti neyse ki.Kapısı çalınca gelenin kim olduğunu biliyordu. Kıvırcık saçları iyice uzamış ve hafif sakalları çıkmış olan Evan elleri cebinde kapısının önünde dikiliyordu. Gri bir tişört ve açık mavi jean giymişti.
"Girebilir miyim?"
Kapıyı sonuna kadar açtı. Evan'ın arkasında kapıyı kapatmadan önce karşı eve bakmıştı. Seth'in arabası evinin önünde değildi."Bu Türk halısı mı?"
Evan'ın gözlerini diktiği siyah, buz mavisi ve krem renklerini barındıran değişik geometrik şekilleri olan halıya baktı. Tıpkı kendisi gibi üç ülke değiştirmişti bu halı ve her şeye onunla beraber şahit olmuştu bu halı. Annesi beğenmiyor ve ilk fırsatta yenisini alıp atmak istiyor olsa da ona karşı koyuyordu hep. Anılarına bağlı bir insandı ve eski şeyleri saklamayı seviyordu."Evet." diyip Evan'ın yanındaki ikili koltuğa oturdu.
"Ne yaptın dün?"
Genel olarak hiçbir şey yapmamıştı. Omuz silkti. Evan masada duran kumandayı alıp küçük kırmızı tuşa basmıştı. Önce mavi bir ışık yandı ve hemen ardından Evan için anlamsız sesler duyulmaya başladı."Ailemin kulağına falan gitmez değil mi? Yani babam falan..."
Ekrandaki sarışın kız ve siyah saçlı bir kız konuşuyordu. Tahminince konuştukları dil Türkçeydi.
"Saçmalama. Öyle bir şey olmaz."
Hayal'in bir şey demesini bekledi ama kız sadece susmuştu. Sarışın kız kırmızı bir elbiseyle merdivenlerden iniyordu. Nedense çok beğenmişti."Hazırlan istersen."
Hayal daldığı noktadan başını kaldırıp "Tamam." dedi sadece. Yukarı çıkarken okula gitmenin akıllıca olmadığını biliyordu ama bir şekilde gitmek mecburiyetinde hissediyordu.Hızlıca hafif bir makyaj yapıp parfümünü sıktı. Ne yaparsa yapsın iyi görünmeyecekti. Suratına yapışmış mutsuz donukluğu onu olduğundan daha huysuz gösteriyor gibiydi. Zaten gözlerindeki ruhsuzluğu hiçbir zaman saklayamazdı. Şimdi de dudakları ve yüzü gözlerindeki mutsuzluğa yeni bir ev olmuştu. Hassaslığını maskesinin altına sakladı ama en ufak sözle maskesini düşüreceğini biliyordu.
Aynadaki asık suratına ve her şeye rağmen boş bakan gözlerine son kez bakıp çantasını alıp aşağı indi. Evan'ın anlamadığı halde ilgiliyle bir Türk dizisini izlemesine şaşırmıştı.
"Çıkabiliriz." dedi Evan'ın hemen yanında dururken.
"Kadın çok hoşmuş."
Bahsettiği kadın Serenay Sarıkaya'ydı. Genel olarak erkeklerin çok beğendiği bir kadındı. Hoş bir fiziği ve nostaljik olmayan bir yüzü vardı."Fena değil."
Evan onu duymamış gibi davranıp "Türk mü bu kadın?" diye sormuştu."Türk." diyip güldü. Evan ayağa kalkarken hala ekrana bakıyordu. Neyse ki birkaç saniye sonra sahne değişmişti.
"Gidelim o zaman."
Evan elini omzuna atıp neşeyle konuşurken Hayal hızlıca onun kolunun altından eğilip kumandayı almıştı. Televizyonu kapattıktan sonra Evan'a döndü. Aslında biraz şaşkındı. Böyle itiraz etmeden okula gelmesi garip değilmiş gibi davranıyordu Evan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dipte Kalanlar
ChickLitÖlümüyle ardında bir yığın enkaz bırakan bir kız: Alaska Levinson. Birinin yıktığı her şeyi çıplak elleriyle, kendine sakladığı tüm umutlarıyla tekrar hayata döndürmeye çalışan bir kız: Hayal Kaplan. Birbirinden ne kadar farklı yollar izleseler de a...