Greenday- 21 Guns
Seth oturduğu yerde babası ile dedesinin tartışmalarını dinlemekten sıkılmış bir vaziyette bekliyordu. Aklının bir köşesi bulunduğu konumdan uzakta, Hayal'i düşünüyordu. Sorgudan hala çıkmamıştı ve bunun için elinden bir şey gelmiyordu. Aslında iki sözüne bakardı ama bunu yapamazdı. Çünkü bu onu tehlikeye atabilirdi. Onu gözünden bile sakınır bir hale gelmişti.
"En başında o kadına hayatımıza sen soktun David. Babam haklı."
Annesinin de konuşmaya dahil olması ortamı iyice germişti. Bıkkın ca olan biteni izliyordu ama daha fazla sessiz kalmak istemedi."Şu geçmiş defterini kapatabilir miyiz? Burada önemli olan nokta Greg Walter. Yaptıklarını o adamın yanına bırakacak değiliz." dedi Seth ayağa kalkıp. Sözlerinin hedefinde büyük babası vardı.
"Bizden birine zarar vermeye yeltenemez." demişti dedesi.
Malcolm Goldenstein yetmişine merdiven dayamış olduğu halde hala gençliğindeki gibi dinç ve güçlüydü. Kır saçları ve yüzündeki kırışıklıklar dışında yaşını belli eden hiçbir özelliği yoktu sanki. Yıllar onun belini bükecek kadar güçlü değildi. Sert çehresi ve sisli soğuk gri gözlerinin yarattığı gizemli ifadeyle karşısındaki insanı adeta büyülüyordu ancak etkileyiciliği biraz korkutucu yöne kayardı her zaman. İnsanlara hükmetmeye doğduğu ilk andan beri alışkın oluşu ve bu amaçla yetişirilmiş olmasıyla zor biriydi. O korkutarak hükmetmeyi öğrenmişti ve Seth en duygusal düşünmeseydi ve sabırsız yanını biraz dizginleyebilseydi Malcolm Goldenstein'ın aslında fırtına öncesi sessizliğe büründüğünü ve öldürücü hamlesi için beklediğini anlardı. Alaska onun kanından olmayabilirdi, hatta o kız onun kanına yapılmış bir ihanetti fakat torunun ona olan sevgisi ve ne olursa olsun kendi ailesiyle olan bağlantısı yüzünden Greg Walter'ın yapmış olduğu şeyin bir cezası olacaktı."Alaska'ya zarar verdi."
Seth dilinin ucuna gelen tüm kelimeleri yutmak zorunda kaldı. Büyük babasına olan saygısı sonsuzdu. Onun duruşunu, gücünü, zekasını ve stratejilerini hep takdir etmişti. Bu yüzden öfkesinin ve acısının ona söylettirmek istediklerine sırt çevirdi."Alaska'yı umursadıkları yok. Biz dediği sınıfa dahil değil."
Babasının sözleriyle zaten en David'in en ufak sözünden bile nem kapan Rachel topuğunu yere sertçe basıp öne doğru bir adım atmıştı.
"Oğlumu bu intikam saçmalığının içine çekmene izin vermeyeceğim!"Seth onu yoksayıp annesinin bu şekilde öfkeyle konuşmasına şaşırmadı. Babasına olan öfkesi aradan aşağı yukarı yirmi yıl geçmiş olmasına rağmen hala sönmemişti. Alaska'nın ölümünün bunu biraz dindirdiğini düşünmüştü ama bunun çok kısa bir süre için olduğunu şu an anlıyordu.
"Oğlumuz demek istedin herhalde. Babasının ben olduğunu hatırlatmama gerek var mı? Onu tehlikenin içine atacak değilim."
Seth ellerini sıkıntıyla saçlarının arasından geçirdi. Orta yolu bulamayacaklardı. Büyük babası ona kapılarını kapamıştı.
"Alaska'ya yaptığı o adama kâr kalmayacak." dedi kararlılığını sesine yansıtıp. Bu işin peşini bırakmayacaktı. Bu uğurda Hayal'in kalbini kırmayı bile göze almıştı.
"Hiçbir şey kimsenin yanına kâr kalmayacak. Sadece yanlış bir adım atmadan önce bana güven. Bir süre beklemeni istiyorum. Zamanı gelince o adamı sana kendi ellerimle sunacağım." demişti Malcolm Goldenstein elindeki viski bardağını sallarken.
David bu söylenene sinirleri bozuk bir şekilde güldü.
"Oğlumuzu ikinci kez bir katil yaparak onu korumaya çalışıyorsunuz galiba?"Bu Rachel için ağır bir darbe olmuştu. Deniz rengi gözleri taşmaya hazır yaşlarla dolmuştu. Seth'in yıllar önce onu korumak için birini öldürmesine yaptığı atıf kadının hayatı boyunca yaşadığı en kötü deneyimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dipte Kalanlar
ChickLitÖlümüyle ardında bir yığın enkaz bırakan bir kız: Alaska Levinson. Birinin yıktığı her şeyi çıplak elleriyle, kendine sakladığı tüm umutlarıyla tekrar hayata döndürmeye çalışan bir kız: Hayal Kaplan. Birbirinden ne kadar farklı yollar izleseler de a...