Bölüm 52: ARA BULUCU

21 4 35
                                    

Limp Bizkit- Behind Blue Eyes


"Saçmalama artık. Gel işte."
Melinda büyük bir ısrarla genç kızı dışarı çıkarmaya çalışıyordu. Hayal'in ise erken olsa da sınavlarına şimdiden çalışmak gibi bir isteği vardı. Son sınavlar için alması gereken notlar yüksek değildi. CC ile pek çok dersini rahatça verebilirdi ama sadece Profesör Ash'in dersinden BB alması gerekiyordu. Garip bir biçimde Visser sunumuna BA vermişti. Son günlerde aldığı en iyi haber buydu.

"Evde kalsam iyi olur. Yorgunum."
Melinda ile o olaydan sonra birkaç kez konuştuğu olmuştu. Kız çok normal davrandığı için garip hissediyordu ve en son onu Peyton ile görünce mesajlarına daha sık cevap verir olmuştu. Tristan olayında arayıp ona destek olması kıza karşı düşüncelerini iyice değişmişti. Onu gerçek anlamda rahatlatan tek kişi nedense Melinda olmuştu. Bu yüzden şu an onu reddetmek kendini kötü hissetmesine sebep oluyordu. Hem de kafasını dağıtmasını çok kolay sağlıyordu. Genç kızın tatlı ısrarları yavaş yavaş fikrini değiştirmişti.

"İyi peki."

Melinda ile dışarı çıkmaları her zaman alışveriş ile sonlanıyordu. Sinema çıkışı yine mağazalar arasında dolaşmaya başlamışlardı. Asla almayacağı şeyler deniyor olsa da iyi hissettiğini inkar edemezdi. Melinda'nın zoruyla sarı bir etek ve pudra rengi bir elbise aldığında kendini biraz daha tasasız ve rahatlamış hissediyordu. Saatler sonra kahve içmek için bir kafeye oturduklarında Melinda ona en son takıldığı çocuğu anlatmaya başlamıştı. İlişkiler konusunda fazla geniş bir kızdı. Sonrasında birlikte Lenore'nin evine geçip biraz da orada yemek yemişler ve birlikte saçma sapan bir şekilde dedikodu yapıp eğlenmişlerdi.

Hayal kızlarla olmaktan mutluydu. Buna ihtiyacı olduğunu hiç fark etmemişti. Sonuçta kızlarla paylaşabildiği bazı şeyleri Evan'la falan paylaşması mümkün olmuyordu. Evine döndüğünde tüm günü boş geçirmiş olduğu gerçeği canını birqz sıksa da halinden memnundu. Tamamiyle deşarj olmuş hissediyordu.

O gece Hayal son günlerde geçirdiği en boş ve tasasız anları yaşarken Seth bir kafede Conner ile oturmuş dertleşiyordu.
"Lenore ile bazen iyi hissetsem de bazen çok boş geliyor. O iyi biri ama... bilmiyorum işte."

Conner içkiyi kaçırdığı için giderek daha çok açılıyordu. Seth ise temkinli olmaya çalışıyordu. Sarhoş olup ağzından bir şey kaçırmak isteyeceği son şey olurdu. Yine de arabayla dönemeyeceğinin farkındaydı.

"Beni anladığını düşünürdüm ama yanılmışım. Onu sevmemi beklediğini biliyorum. Bunu yapmayacağını söylemişti. Haksız diyemem ama... Giderek istekleri artıyor ve bu beni korkutuyor galiba." diyip ekledi: "Üstelik ben onun isteklerini karşılayamam da."
Conner ısrarla Seth'in gözlerine bakıp bir şeyler demesini bekledi. Onunla Lenore hakkında konuşmak istemediğini biliyordu ama ona yol göstermesine ihtiyacı vardı. Tamamiyle kaybolmuştu.

"Bunları ona anlatmayı dene."
Bardağındaki içkiyi tek yudumda bitirip gözlerini kapattı. Lenore'yi sevmeyi deniyordu ama bunu yapamıyordu. Gün geçtikçe ona alışıp ona bağlanacağını düşünmüştü. Buna inanmayı denemişti ama giderek bağlanmak bir yana git gide kızdan soğuyor gibi hissediyordu. Ona ondan hiçbir beklentisi olmayacağını söylemişti ama tam aksine ondan sürekli bir şeyler bekliyordu.

"Merhaba."
İncecik bir ses düşüncelerinin arasına girip başını kaldırmasına sebep oldu. Çok tatlı bir tınısı vardı. Başta sesin melodikliğinin verdiği garip huzurla müzik dinlermiş gibi hissetmişti; ancak ses kesildiğinde en sevdiği şarkı sanki birisi radyoyu kapatmış da gibi yarım kalmış gibi hissetmişti. Tekrar sesi duyduğunda bu sefer sadece bir ezgiden ibaret değildi. Sözleri anlamlandırmıştı.

Dipte KalanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin