"Kardeş"-17

1.2K 66 18
                                    

HARRYNİN ANLATIMINDAN

Boynumdan akan kanı durdurmak için elimi Elenanın ısırdığı yere koydum. Lousi çoktan aramıştım. Birazdan burda olurdu. Bilincimi açık tutmaya çalışıyordum. Arada sırada gözüm kararıyordu. Nefes alışverişim hızlanmıştı. Louisin sesini duyuyordum. Biraz sonra çalılıkların arkasından koşarak bana geldi. Yanında diğerleri de vardı. Louisin bana uzanan elini tutacakken gözlerim tamamen karardı.

ELENANIN ANLATIMINDAN

Yeni dövmelerime bakıyordum. Normalde vampiri temsil eden dövmeler sağ kolda olurdu. Eğer vampirseniz dövmeler vampir olduğunuzu temsil etmek için 'V' harfi adınızın baş harfi ile bir çizgi ile birbirine bağlanıyor . Benim dövmelerimde sağ kolumdaydı ama şimdi sol kolumda da çıkmıştı. Buda yetmezmiş gibi sağ kolumdaki dövmenin bitiminde bir tane hilal şekli vardı ve sol kolumudaki dövmenin bitiminde de bir güneş şekli vardı. Anlamlarını bilmiyordum ama bunun başıma yeni belalar getireceğinden emindim. Kolumdaki acı geçmemişti. Sağ bileğimden kan akmaya başladı. Kan kolumdan aşağı süzülerek hilal şeklinin içini doldurdu. Aynısı sol kolumdada oldu. Kan akarken fiziğe aykırı bir şekilde dövmemin şeklini alarak akıyordu. İki kolumdaki dövme siyah renginden kırmızıya dönüşmüştü. Sonra hilal şekli ve güneş şekli dışında dövmenin üstündeki kan derim tarafından emildi. Yine eski siyah haline dönüştü. Hilal ve güneş şeklinin üzerindeki kan kurudu. Ama biri boyamış gibi güzel ve parlaktı. Kırmızının koyu tonlarında parlıyordu. Titrek ellerimi dövmenin üzerine götürdüm. Hilal şeklinin üzerindeki kanı silmeye çalıştım. Ama geçmiyordu. Anlaşılan bu yeni dövmelerim kırmızı olacaktı. Yerimden kalktım kulübede daireler çizerek yürümeye başladım. Bulunduğum kulübe üfleseniz yıkılacak diyebileceğim eskilkte bir kulübeydi. Camlardaki tozlu perdeler yırtıklarından biraz güneş ışığı geçiriyorlardı ama bu benim için sorun deyildi. Tek odalı bir kulübeydi. İçeride üzerinde desenleri olan tek kişilik, eski , yayları fırlamış bir koltuk vardı. Yer tahta döşemeydi her yer tahtadan yapılmaydı. Tahtaların bazı yerleri delik deşikti. Herhalde tahtakurusu yapmıştı. Benim her adımımda tahta ayağımın altında sanki acı çekiyormuş gibi gıcırdıyordu. Acı çekmek...

Bu cümle karşısında kötü olan tarafım gülüyordu. Yani sahte Elena, şeytan Elena. Bu kelimeyi seviyordu. Acı çektirmeyi seviyordu. Ama gerçek Elena ise bu kelimeden nefret ediyordu. Her bu kelimeyi duyduğu zaman daha da derinlere gömülüyordu. Ben benliğimi bulamıyordum. Ben kendimi beden gibi hissediyordum. Sahte Elena ile gerçek Elena aralarında rekabete giriyorlardı ve kazanan beni alıyordu. Ben sadece bir bedendim ve kazana bedenimi teslim ediyordum. Kafanız karıştı belki ama size kendi durumumu anlatmam için bu benzetmeyi yapmak zorundaydım. Odanın içinde daireler çizmeye devam ediyordum. Hiç beklemediğim bir anda kapı kırıldı. Kapıdan içeri giren kişiye dikkatlice baktım. Bir kadındı. Elleriyle üstündeki tozları silkeledi. Çünkü burası baya tozluydu ve kapıyı her açtığınızda üstünüze toz dökülüyordu. Üstünü silkeledikten sonra gözleri beni buldu.

-Elena sen misin? Kızım?

Ahh yine o kadın . Bu kadından kurtulmam lazım.

-Elena bebeğim bak acı çektiğini biliyorum. Bırak sana ben yardım edeyim. Lütfen!

Ben daha bir şey diyemeden beni kollarının arasına çekti. Ben ondan daha güçlüydüm ama kollarından çıkmak için hiç debelenmedim. Çünkü gerçek Elena bahsi kazanmıştı. Bana sarılan kadın konuşmaya başladı.

-Bırak annen seni korusun tatlım. Seni koruyayım.

Bu kadın annem olduğunu söylüyordu. Doğru söyleyip söylemediğini bilmiyordum ama kadında beni güvende hissettiren bir şey vardı. Güven... Yeni bir duyguyla bedenim sarsılıyordu. Ağlıyordum. Öncede ağlamıştım ama bu başkaydı. Kadının bana sarılmasına izin verdim. İkimizde yere çömelmiştik. Ben başımı annem olduğunu öğrendiğim ama inanmadığım kadının kucağına koydum. Saçlarımı okşamaya başladı. Bu an bana bir şeyi hatırlatmıştı. Eskimiş bir anıyı . Ölen annemi... Bu anıyı hatırlayınca daha çok ağlamaya başladım. Duygu denilen şey beni tanımaya başlamıştı be bende onu tanımaya başalamıştım ama nasıl? Benim duygularımı kaybetmiş olmam gerekmez miydi? Eski Elena savaşı kazandığı için sevinçten çığlık atıyordu. Duygulur içime doluyor ve doldukça taşıyor taştıkça yeniden doluyordu. Hepsini tanımlamaya çalıştım. Ama olmuyordu. Şuan sadece sevinç ve ağlamak duygularını tanımlamıştım. Kadına soru bir soru sordum.

Who Am I?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin