"Yanlızlık"-19

1.2K 65 18
                                    

ELENANIN ANLATIMINDAN

Uyandığımda kendimi zindan da bulmak yerine bu sefer bir oda da buldum. Boynum çok kötü ağrıyordu. Beni tutan adam galiba etkisiz hale getirmek için boynumu kırmıştı. Boynumu tutarak yerimden kalktım ve etrafa baktım. Oda da hiç pencere yoktu. Salak mıyım ben? Tabiki de pencere olmaz. Yoksa çoktan kaçmıştım. Oda gri rengindeydi ve oda da daha demin üstünden kalktığım yatak dışında hiç bir eşya yoktu. Oflayarak yatağa oturdum. Acaba yine babam mı yapmıştı? Belkide başka birileri yapmıştı. Aslında yakında bir şeyler olacağını hissetmiştim.Anneme ve kardeşime kavuşmam başıma kötü bir şeylerin geleceğinin habercisiydi. Zaten hep öyle oluyordu. Bu dünya da asla ebedi mutluluk süremezdiniz. Mutlu olurdunuz ama sonra sonucunu çok kötü öderdiniz. İşte benim durumum da böyleydi. Dünyada hiç bir şey ebedi değildir. Her şey birbiriyle denge içindedir. Evet her mutluluğun arkasından bir kötü olay gelirdi ama bu her kötü olayın arkasından da mutlu bir olayın gelmeyeceği anlamına gelmiyordu. İşte burda zaman dediğimiz kavram işin içine giriyordu. Aslında bütün olay zamandı. En başta zaman vardı. Acıyı da mutluluğu da zaman getirirdi başınıza. Benim yapmam gereken tek şey beklemekti. Beklemek ve bana zamanın ne getireceğini görmekti. Şu an yaptığım şeyde beklemekti. Zaman bana ya acıyı yada mutluluğu getirecekti. İşte o zaman gelmişti. Dakikalar sonra kapı açıldı. İçeri daha önce giyim tarzlarını hiç bir yerde görmediğim iri yarı vampirler girdi. Üstlerinde eski zamandan kalma kraliyet formalarını andıran siyah bir forma vardı. Sol göğüslerine altın renkte bir şekil işlenmişti. Adam geldi ve beni kolumdan çekip yataktan aniden kalkmama sebep oldu. Tepinsemde beni altedebiliyordu. Öbür kolumada başka bir adam girdi. Korüdor boyunca beni sürüklediler. Koridorun duvarları gri tuğladan örülmüştü. Yerde kırmızının kan kırmızısı tonunda bir halı vardı. Duvarlar da çerçevelenmiş resimler vardı. Resimdeki vampirlerin asil ve soylu bir duruşları vardı. Vampir diyorum çünkü resimlerdekilerin gözleri bal rengi ve kırmızı tonlarındaydı. Beni büyük ve görkemli bir kapının önüne getirdiler. Kapının içinden geçerken ayaklarıma bakarak gidiyordum ki üstümdeki elbiseyi daha yeni farketmiştim. Bana beyaz sade bir elbise giydirmişlerdi. Ayakkabı olarakta beyaz bir babet. Kapının yanında olan daha önce farketmediğim biri bana yaklaşıp elindeki kan kırmızısı pelerini bana giydirdi. Bana pelerin giydiren kadına dönerek

-Bana niye bunları giydirdiniz?

-Çünkü yargılanacaksın. Yargılananlara kırmızı pelerin giydiriyoruz. Buradaki farklılıklarını belli ettirmek için.

Kafam karışmıştı. Yargılanmak mı? Tam kadına bir şey soracaktım ki arkamdaki beni buraya getiren vampirler kollarımdan tutarak yine sürüklemeye başladılar. İçerisi büyüktü. İçeride odanın tam ortasında koltuklar vardı. Koltukların sırtı bana dönüktü. Beni kolutukların en önündeki herkezden ayrı tekli bir koltuğa oturttular. Benim oturduğum koltuğun önünde de bana dönük beş koltuk vardı. Bana dönük koltukların önünde de koltukların renginde koyu kahverengi uzun bir masa vardı. Yerimde hiç tepinmedim. Çünkü kaçmaya çalışsam kaçamazdım. Bu yaptığım bir salaklık olurdu. Etrafı izlemeye başladım. Görevliler etrafta koşuşuyor ve sanki birilerini ağırlamak için ortamı hazırlıyorlardı. Buraya oda diyemem çünkü gerçekten büyük ve görkemliydi. Salon desem daha uygun olurdu. Salon yavaş yavaş dolmaya başladı. Arkama oturanları göremiyordum ama ayak seslerini duyuyordum ve ayak sesleriyle birlikte gelen fısıltıları...

Benden bahsediyorlardı. Benim bir canavar olduğumu ve öldürülmem gerektiğini söylüyorlardı. Bazıları da benim kaç kişi öldürdüğümü soruyorlardı.

Rahatsız bir şekilde yerimde kıpırdandım. Gerçekten yargılanacak mıydım? Vampirlerin yargılandığını daha önce hiç duymamıştım. Herkes kural olmadan hareket ediyor sanıyordum. Ama anlaşılan kurallar vardı ve ben bu kurallara uymamıştım. Korkmuyordum. İsterlerse beni öldürsünler. Zaten ölmeyi hakediyordum. Tamam dün kendimi kontrol altına almıştım ama yine kendimi kaybedebilir ve birsürü kişinin canına kıyabilirdim. Evet ben ölümü hakediyordum. İki yanımda da beni buraya getiren iriyarı vampirlerden vardı. Yanlızdım. Bu salonda da tanıdığım ve beni savunacak kimse yoktu. Kafamı önüme eğdim ve beklemeye devam ettim. Kendimi gerçekten çok yanlız hissediyordum. Birden içimi anlayamadığım bir sıcaklık kapladı. Sıcaklık beni sardı. Şimdi kendimi daha iyi hissediyordum. Kendi kendime kafayı yiyiyordum. Belki de hiç sıcaklık yoktu ama ben öyle hissediyordum. Kendi kendime bir sıcaklık oluşturuyor gibi oluyordum. Belki de bir yeteneğim vardır. Sıcaklık derken bir sobanın sizi ısıtması değil, sizi yanlızlıktan kurtaran bir sıcaklıktı. Sanki biri beni kucaklıyordu.Beni huzurlu hissettiriyordu. Bana korkmamamı anlatıyordu. Derin bir nefes aldım. Kendimi iyice bu huzura kaptırmıştım ki arkamdan biri omzuma dokundu.

Who Am I?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin