Bir kar tanesi düşünün, aynı diğer kar taneleri gibi kendine özgü bir şekli olan, temiz , erimemiş bir kar tanesi...
Gökyüzünden düşerken daha hiç bir şeyin farkında değildir. Düşerken hava da ona arkadaşlık eder. Buraya kadar o kadar mutludur ki başına kötü bir şeyin geleceğinin farkında değildir. Sonra zemin, ona merhaba der ve kar tanesini büyük bir açlıkla bekler. Kar tanesi hiç bir şeyden haberi yokken zemini görür ama artık çok geçtir ve beyaz temiz bedeni zemine çarpar. O artık beyaz, güzel, temiz, bir kar tanesi değildir. O , artık paramparça olmuş, çamurlaşmış , erimeye yani yok olmaya yüz tutmuş eskiden adı kar tanesi olan bir zavallıdır.
İşte ben de böyle olmuştum. Paramparçaydım, dağılmıştım, yok olmayı hak eden zavallı bir kızdım. İnsan bile değildim. Ben bir canavardım. Asla eski hayatıma dönmeyecektim. Asla eski Elena olamayacaktım.
Kar tanesinden tek farkım şuydu ; ben kendimi toparlayabiliyordum ama tekrar zemine çarpıyordum ve tekrar dağılıyordum. Bu işlem sürekli devam ediyordu. Duygularımı kaybetmiştim. Bazen bir şeyler hissediyordum. Aynı şimdi olduğu gibi . Karşımda bana kızım diyen bir kadın vardı ve ben yine bir şeyler hissediyordum ama bunu tanımlayamıyordum. Umrumda değildi.Kimse umrumda değildi. Sadece karşıma çıkanı parçalamak, canını acıtmak , kanını içmek istiyordum. Benim hissettiğim ve tanımını koyabildiğim tek şey nefretti. Sadece nefret...
Karşımdaki kadına bakıyordum. Ne dediğine ne anlatmak istediğine anlam vermeye çalışıyordum. Kadın ağlayarak anlatmaya başlamıştı ve her cümlesinde bana bir adım daha yaklaşıyordu. Ben ise her cümlesinde geri adım atıyordum.
-Seni benden ayırdıklarında daha 6 aylıktın. Minicik bir melektin. Seni vermemek için mücadele etmiştim ama maalesef ki kazanan baban olmuştu. Seni ve o cennet kokunu benden ayırıp seni başka bir kadının kollarına vermişti. Tam 17 yıl seni aradım. O güzel yüzünü bir daha görmek için , o güzel kokunu içime çekip seni kollarımın arasında güvende tutabilmek için. Tam 17 yıl acı çektim. Hep seni düşündüm meleğim. Çok üzgünüm beni affet seni koruyamadım. Beni affet kızım.
Kalbimde anlam veremediğim bir şey oluyordu. Bir şeyler tamamlanıyor , bir şeyler yerine oturuyordu. Bir sıcaklık hissediyordum. Yavaş yavaş içine hapis olduğum buz erimeye başlıyordu. Karşımdaki kadına boş gözlerle baktım. Bana elini uzatmak istedi. Ben ise geri çekilip tısladım. Kadın ilk önce anlamamış gibi baktı . Sonra anlamış gibi acıyla yüzünü buruşturdu.
-Demek seni melez yaptı.
Benim ise sinirlerim iyice kontrolden çıkmıştı. Karşımdaki kadına bağırmaya başladım.
- Bakın şuan şakaları hiç kaldıramayacağım çünkü midem açlıktan delirmek üzere . Belki midemde konuşmanıza devam edersiniz ? Güzel değil mi ? Diyip arsız bir şekilde gülümsedim. Bu cümlemden sonra kadın sanki acı çekiyormuş gibi bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
-Hayır ! Benim meleğim böyle olamaz. Bak Elena duyguların değişmiş olabilir ama sen hala Elenasın. Kendini kurtarmak senin elinde! Gerçek Elena hala içinde hayatta kalmak için çırpınıyor. Sen niye onu görmezden geliyorsun? Niye sürekli sahte bir kimliğe bürünüyorsun. Bu sen değilsin ! Duydun mu beni!
Bu kadın ne saçmalıyordu?
-Sen ne saçmalıyorsun ya! Ayrıca ben senin kızın felan değilim. Benim annem öldü!
-O senin gerçek annen değildi! Ben senin melez olmanı istemedim. Ama baban istiyordu ve baban benim engel olacağımı bildiği için seni benden alıp sakladı. Başka bir kadına verdi. Senin gerçek annen benim.
Kadının bu dediğinden sonra içimde bir şeyler kırılma noktasına geldi. Eski Elena kısa da olsa gün yüzüne çıkmayı başarmıştı. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who Am I?
VampirKaderime karşı gelemezken hayalin ne önemi var ki ? Benim kaderim tek bir duygudan ibaret . O da acı. Bütün sevdiklerimi kaybettim. Duygularım tek tek benden silinirken kimse yoktu yanımda hiç kimse . Duygusuz bir canavara dönüşmeye yüz tutmuştum.Ta...