Ormanın içinden seslerin gelmesiyle Harryle birbirimizden ayrılıp etrafa bakmaya başlamıştık. Çok geçmeden ağaçların arasından Dylan, Asteria ve bazı vampirler çıkmıştı. Onların arkasında ise Liam,Louis,Zayn,Nial ve Serena vardı. Dylan gecenin karanlığında parlayan kırmızı gözleriyle Harrye baktı ve işaret parmağıyla Harryi gösterip "Hemen yakalayın onu!" Diye bağırdı. Arkasındaki siyah giyinmiş olan vampirler tam bize doğru gelecekken Harryi arkama doğru çekip "Durun!" Diye bağırdım. "O eskisi gibi değil! Anlatmama izin verin!" Dylan elini kaldırıp vampirlere durmalarını söyledi.
Derin bir nefes alıp bugün olanların hepsini anlattım ve en son yaşadığım o garip hissi ve o aklıma gelen o vampirlerin görüntülerini de anlattım.
Dylan düşünceli gözlerle bana ve Harrye baktıktan sonra "Tamam düzelmiş olabilir ama ona hala güvenemeyiz." Dedi.
Onun sesinin ardından yükselen ve ormanda yankılanan sesimle "Hayır!" Diye bağırdım. "Bakın anlamıyorsunuz. Onun yönetimindeki vampirler artık benim yönetimimde!". Bunu söylememle birlikte ortalık sessizliğe gömülmüştü ama Dylan bir kez daha elini kaldırıp onlara Harryi almalarını söyledi. Bize doğru gelen vampirler sanki bir anda yavaş çekime girmişler gibi yavaşlamışlardı. Harry'i arkama doğru itip bize doğru gelen vampirlere baktım. Kişice çok fazlaydılar. Hepsiyle birden savaşamazdım. Harrye dönüp "Kaç." Dedim ve tekrar önüme dönüp bana doğru gelen vampirlere baktım. Sanırım benimde kaçmam lazımdı. Şuan kendimi savaşacak kadar iyi hissetmiyordum. Tam arkama doğru dönüp kaçacakken ayağım yerdeki bir dala takıldı ve yere düştüm. Kafamı vampirlere çevirdiğimde üzerime doğru geliyorlardı. O anda içgüdüsel olarak elimi önüme kaldırmıştım. Hani yüzünüze doğru bir şey gelince refleks olarak elinizi yüzünüze çarpmasın diye gelen cisme doğru kaldırırsınız ya ben de aynısını yapıyordum. O anda kalabalıkta ezilmemek için yere kapaklanıp kendini korumaya çalışan insanlar da geldi aklıma. O hareket sizi korumazdı ama içgüdüsel bir kendini koruma hareketiydi. Şuan yaşadığım his oydu ve gözlerimi kapamış yerde ellerimi önüme doğru kaldırmış olarak duruyordum. Bu hareketin beni koruyamayacağını bilmeme rağmen. Bir süre aynı pozisyonda beklesemde hiçbir şey olmamıştı. Oysa vampirlerin çoktan bana gelmiş olmaları lazımdı. Etrafta yere düşen bedenlerin sesinden başka bir ses yoktu. Gözlerimi açtığımda yerde bize doğru gelen vampirlerin bedenleri uzanıyordu. Onların arkasında şaşkın gözlerle beni izleyen Dylan, Asteria ve Serena, Zayn,Liam,Louis,Niall,Zac vardı. Ayağı kalkıp arkama baktım. Harry de şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. "Harry, ne oldu onlara? Kim yaptı bunu?" Dememle birlikte etrafa bakmaya başladım. Harrynin "Sen yaptın galiba. Sen elini kaldırınca hepsi yere düştü." Demesiyle ona bakıp "Ne! Ben mi? İyi de ben bir şey yapmadım ki." Dedim. Tam o sırada Niall'ın kahkahası etraftaki bütün gerginliği dağıttı. Bu sefer bütün gözler Niall'a dönmüştü. Oda ben suçsuzum der gibi ellerini kaldırıp "Ne yani burada zehirli öpücüğün özelliklerini bilen tek ben miyim." Dedi.
Asteria şaşkın bir şekilde bana bakıp "Zehirli öpücük mü?" Dedi. Dylan da devam edip " Aynı annesininki gibi." Demişti.
Sesimin titremesine engel olamayıp "Onlar ölmedi değil mi?" Dedim. Niall yerde yatan vampirlere bakıp "Hayır sadece baygınlar." Dedi.
Dylan bir yerdeki bedenlere bir de bana bakıp "Tamam Harry'e bir şey yapmayacağım ama ilk önce baygın vampirleri götürmemiz lazım. Sonra eve gidip burada olanları detaylıca konuşucaz." Dedi.
Zac öne çıkıp "Ben ve diğer vampirler onları taşırız." Dedi....
Bir araba kazasıyla girdiğimiz, Asteria ve Dylanı ilk gördüğüm, annemin ve babamın orada yaşadığını öğrendiğim o ormana gelmiştik ama burası o zamanki gibi değildi. Etrafta ölü bedenler, devrilmiş ağaçlar vardı. Asteria bana dönüp " Morel ve adamları, seni ve Harryi bulmak için buraya geldi ve büyük bir çatışma çıktı. Bir sürü vampiri kaybettik. Geri çekilip ortadan kaybolduklarında ise işte bu üzücü sahneyle başbaşa kalmıştık. Sonra seni Harrynin yakaladığını öğrenince New York 'a gittim ve şimdi burdayız. Yarın, kaybettiğimiz vampirler için bir anma töreni yapacağız!" Dedi. Son cümlesini kalabalığa dönüp söylemişti. Sonra devam ederek "Şimdi dağılabilirsiniz! Görevlendirdiklerim benimle birlikte ölü vampirlerimizin bedenlerini taşıyacak ve onları yarına hazırlayacak! Yarın akşam büyük ırmağın etrafında toplanıp onları sonsuz yolculuklarına çıkaracağız." dedi.
Yerde yatan cansız vampirlerin bedenlerine baktım. Gözlerimden yaşlar akarken dizlerimin üstüne çökmüştüm. Nasıl yapabilirdi bunu? Bu kadar cani ve acımasız nasıl olabilirdi? Hıçkırıklarım artarken ellerim yerdeki otları avuçlayıp yoluyordu. Onun elinden annemi ve kardeşlerimi kurtaracaktım ve bu yaptıklarını ona ödetecektim. Halam Asteria yanıma gelip önümde çömeldi ve yerdeki otları sinirle yolmaya devam eden ellerimi avucuna yumuşakça aldı. Gözlerini gözlerime dikip "Alexiah canının yandığını biliyorum ama şimdi git uyu. Bak sana söz veriyorum onu yenicez. Annen ve kardeşlerin sağ salim buraya gelecekler. Tamam mı? Şimdi git uyu. Tekrar melezliğine kavuştun anladığım kadarıyla ama daha yeni yeni vücudun düzelmeye başladı. Gidip uyuman lazım benim güzel kızım." Dedi ve elini saçıma götürüp okşadı. Ona sarılıp ağlamaya devam ettim. "Çok korkuyorum hala. Size de bir şey olmasından çok korkuyorum." Dediğimde Asteria geri çekilip göz yaşlarımı sildi ve " Şhhhhşt şimdi git uyu. Yarına hazır olman lazım. Tamam mı?" Dedi. Kafamı onaylarcasına salladım ayağı kalktım. Asteriada ayağı kalkıp daha önce hiç görmediğim bir vampire seslendi. "Onlar için hazırlattığım odaya götür onları" dedi. Vampir kafasını onaylarcasına sallayıp bize döndü ve " Beni takip edin." dedi. Bu erkek vampirinde savaşçılara benzer iri, kaslı bir vücudu vardı. Daha önce bir sürü çatışmada görev aldığı belliydi. Ormandaki bu yer o kadar geniştiki ayrı bir şehir gibiydi. Tahta evler vardı. Gece lambaları yürüdüğümüz toprak yolu aydınlatıyordu. Burası çok güzel ve doğayla iç içe olan bir yerdi. O yüzden ormanın içindeki bütün hayvanların sesini duyabiliyordunuz. Etrafıma bakarken öndeki vampirin " Burası." Diyip krem renkli tahta evi göstermesiyle eve doğru baktım. Vampir çoktan gözden kaybolmuştu. İçeri girdiğimizde geniş bir salon karşıladı bizi. Lüks eşyalarla döşenmişti. Merdivenlerden yukarı çıktığımızda üç kapı vardı. İçlerine baktığımızda iki odada iki yatak ve diğer odada üç yatak vardı. Serenayla ben iki yatak olan odalardan birine girdik. Louis ve Liam değer iki yatak olan odaya, Zayn,Niall ve Harry de üç yatak olan odaya girmişlerdi. Ben bizim odadaki yataklardan birine kendimi atarken Serena da kapıyı kapatıp içeri girmişti. Bir süre odadaki sessizlikten huysuzlanıp gözlerimi açtığımda Serenanın tek kaşını kaldırmış ve kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde başımda dikildiğini gördüm. Şaşkın bir şekilde yatakta doğrulup bağdaş kurdum ve sinirle bana bakan Serenaya baktım. "Ne oldu Serena?" Dedikten sonra Serena sağ elinin işaret parmağıyla çenesine hafifçe vurarak "Hmm bir düşünelim. Biri popoma olmak üzere tam altı yerimden sakinleştirici iğneyle vuruldum. Ormanda tek başıma kulübede kaldım ve yaklaşık üç saat kendime gelemedim. Onun da üzerine seni Harrynin kaçırdığını duyunca... Çok iyiyim ya sağol. Hiç bir şey olmadı. Ne olucak!Unuttum sandın demi? Evet şimdi senden intikamımı alıcam Elena hanım. Bil bakalım nasıl? Gıdıklama cezası! " diye bağırdı ve üstüme atlayıp gıdıklamaya başladı. Artık gülmekten gözlerimden yaş gelmeye başlayınca Serenayı kenara itip derin bir nefes aldım ve gözlerimi sildim.
Ona bakıp "Ne yapabilirdim. Sanki gitmeme izin verecektin. Zorunda kaldım. Zaten ayı gibi olduğun için altı iğne anca yetti." Diyip dil çıkardım. Oda gözlerini pörtledip " Sana daha fazla gıdıklama lazım galiba." Dedi ve gülerek ona doğru "Dur tamam şaka yaptım. Hem zaten yorgunum. Sende uyu. Hadi marş marş." Dedim. O kendi yatağına yatarken ben de yastığıma kafamı koydum ve gözlerimi kapayıp "İyi geceler." Dedim. Serena da "İyi geceler ama intikamımı başka bir gün alıcam. Unuttum sanma."dedi. Gözlerim kapalı bir şekilde gülümseyip uykuya daldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who Am I?
VampirosKaderime karşı gelemezken hayalin ne önemi var ki ? Benim kaderim tek bir duygudan ibaret . O da acı. Bütün sevdiklerimi kaybettim. Duygularım tek tek benden silinirken kimse yoktu yanımda hiç kimse . Duygusuz bir canavara dönüşmeye yüz tutmuştum.Ta...