"Oyun"-26

899 72 17
                                    

ELENANIN ANLATIMINDAN

Yataktan kalktım. Nefes alışverişlerim hızlıydı. Bir türlü nefesimi düzene sokamıyordum. Sanki birisi sesimi duymuş gibi bu sefer nefes almakta zorluk çekmeye başladım.

Ağzım da kurumuştu ve dilim damağıma yapışıyordu. Yataktan, çevremden destek almaya çalışarak kalktım. Sanki beni dövmüşler gibi bütün kaslarım ağırıyordu. Adımlarımı yumuşak bir şekilde atmaya çalışıyordum. Her ilerleyişimde kalp atışlarım anlam veremediğim bir şekilde hızlanıyordu. Etraf sessizdi.

Ne olduğunu anlayamıyordum. Odadan çıkacağım zaman sağ tarafımdan bir esintinin geçtiğini hissettim. Hızlı bir şekilde kafamı oraya çevirdiğimde hiç bir şey yoktu. Tam rahatlamış ve yürümeye devam ediyordum ki bu sefer sol tarafımdan bir esinti geçti. Sol tarafıma da baktım ama kimse yoktu. Deliriyor muydum?

Bu sefer gerçektende siyah gölgeler geçtiğini görebiliyordum. Hepsi yanımdan geçerken Elena diye fısıldıyordu. Etrafımı sarmaya başlamışlardı. Kendimi onlardan kurtarmaya çalışırken nereye geldiğimi farketmiştim. Beni aşağıya inen merdivenin oraya doğru sürüklüyorlardı ve onlara karşı koyamıyordum. Başımın etrafında dönmeye başladılar. Bu başımın dönmesine neden olmuştu. Dengemi kaybediyordum. Merdivenlerden aşağı düşerken bedenimdeki bütün kemikler yerinden oynamıştı. Acı bedenime saplanırken ağzımdan çıkmasına engel olamadığım bir çığlık çıkmıştı. Normalde bilincimi kaybetmem gerekirken kaybetmemiştim ve bütün acıyı bedenimde hissediyordum.

Birden başıma bir sürü kafa toplandı.

Gözüm bulanık olduğu içim kim olduklarını seçemiyordum.

Bedenimi yavaşça yerden kaldırıp yumuşak bir koltuğa yatırdılar. Bir sürü bağrışma duyuyordum ama hiç birine anlam veremiyordum. Bütün bedenim sarsılmaya başlamıştı. Aynı zamanda acıda artmıştı. Vücudumdaki acı tarif edilemez bir büyüklükteydi. Nefes alırken sanki kaburgam akciğerlerime batıyordu. Bu yüzden fazla nefes almamaya çalışıyordum. Gözlerimi sıkı bir şekilde yumdum ve kendimi yeni bir acı dalgasına hazırladım. Acı o kadar şiddetliydi ki sanki bir tır her iki saniyede bir üstümden geçiyordu. Boğazım yırtılana kadar çığlık attım. Altımdaki koltuğa tırnaklarımı geçirdim. Çığlık atmaya devam ediyordum. Yanıma biri geldi. Kolumda bir baskı hissettim. Çok geçmeden bunun bir iğne olduğunu anladım. İğne etkisini göstermeye başladığında ruhum acı çeken bedenimden ayrıldı ve karanlık bir noktaya çekilmeye başladı. Gözlerimi tekrar açtığımda başka bir yerdeydim. Dar ve kirli, karanlık bir sokakta duvara yaslanmış ve elimdeki sigarayı ağzıma götürüp içime çekiyordum. Dur bir dakika içinde bulunduğum beden bana ait değildi ve hareketleri ben yönetmiyordum. Ben sadece bir seyirciydim. Ben kimin bedeni içindeydim ?

Bu soruma bir cevap aramaya çalışırken karanlıktan bir silüet, içinde bulunduğum bedene doğru gelmeye başladı. Silüet her yaklaştığında daha da görünür oluyordu. Kırmızı gözlerini görebiliyordum. Yaklaşık 1.80 boylarındaydı. Kahverengi saçları beline kadar geliyordu. Güzel bir fiziğe sahipti. Çekici ve güzel bir kızdı. Kız içinde bulunduğum bedene yaklaştı ve

-Harry polisler yerimizi bulmuş. Buraya geliyorlarmış. Acele etmemiz lazım. Çocuklar bizi sokağın sonunda bekliyorlar.

Kalbimin atışları hızlanmıştı. Harry mi? Ama ben nasıl Harrynin bedenin içindeydim?

Harry düşüncelerimi bölerek sigarasını yere atıp ayağının altında ezdi. Harrynin hissettiği her şeyi hissediyordum. Yüzünün gerildiğini hissettim. Çok geçmeden güldüğünü anlamıştım. Soğuk kahkahası sessiz sokakta yankılanmıştı.

-Merak etme o insan bozuntuları bizi yakalayamaz.

Kız gülümseyip Harrye daha da yaklaştı. Yüzleri arasında bir santimden az bir mesafe kalmıştı.

Who Am I?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin