"Yeniden Vampir"-35

250 30 16
                                    

Şaşkın bir şekilde Zac'e bakmaya devam ediyordum. Gözlerim arkasındakilere kayınca ağlamaya başlamıştım. Serena,Zayn,Liam,Niall ve Louis...

Niall, Liam ve Louis eski hallerindeydiler. İçimdeki Sevinç artarken onlar bana doğru gelip sıkıca sarılmışlardı. Sevinçten ne diyeceğimi şaşırmıştım. Liam arkama doğru bakıp
-Harry! Diye seslenince herkesin dikkati Harry'e kaymıştı. Arkamı dönüp baktığımda başını iki eliyle tutmuş önüne eğilmişti. Galiba öpücüğün verdiği bulanıklık hali geçiyordu. Herkesin dikkatinin üzerimden çekilmesini lehime kullanarak kimseye farkedilmeden oradan uzaklaşmaya başladım. Gür ağaçların olduğu ormanın karanlığına kendimi gizledim. Harry'nin beni görüp sinirlenmesini istemiyordum. O kadının Harrye uydurduğu bütün yanlış anıları şilmiştim ama sadece bir tane kötü anı kalmıştı. Benim ailesini öldürdüğüm sahte anı...

Diğer anılarını düzelttiğim için mutluydum. Bundan sonra bana düşen görev ise hayatından sonsuza kadar çekilmekti. Ağacın beni gizlediği yerden Harrye doğru baktım. Kendine gelmiş ve şaşkın bir şekilde etrafına bakıyordu. Zayn yanına geldi ve bir şeyler konuştular. Harry sinirli bir şekilde bir şeyler anlattıktan sonra gözlerini etrafta gezdirdi. Yüzünde hafif hüzünlü bir hal de vardı. Gözleri benim saklandığım yerde durunca kalp atışlarım hızlanmıştı. Beni göremiyordu ama keskin bakışları sanki beni görüyor gibi gözüküyordu. Kıpırdamıyordum. Eğer kıpırdarsam beni farkedebilirdi. Vampirler etraftaki en küçük hareketi ve sıcaklık azalış-artışını farkedebilirlerdi ama dikkatleri dağılınca bu yetenekleri köreliyordu. Tam da dikkatinin dağılması için dua etmeye başlamışken Serenanın yükselen sesi herkesin ona bakmasını sağlamıştı. Harry de gözlerini Serenaya çevirince ormanın içine doğu koşmaya başladım. Kulaklarımda yankılanan son ses Serena'nın "Elena nerede!" Diye bağırması olmuştu. Koşmaya devam ettim nereye gideceğimi bilmiyordum. İyice uzaklıştıktan sonra bir ağacın gövdesine yaslandım. Neredeyse iki saattir koşuyordum. Kendimde bir farklılık hissediyordum. Değişik bir güç bedenimde dolaşıyordu. Harry'nin kanı olmadan yaşamam ve güç toplamam imkansızdı. Babam olduğunu sandığım ama aslında amcam olduğunu öğrendiğim Marcus Harryle ruhlarımızı Ruhlar bölgesin de yok edip bizi dünyadan sonsuza kadar silmeye çalışırken Niall ve Serena bizi kurtarmıştı ama Ruhlar bölgesinde bağlanan ruhlarımız arasında güç akımı dengesizleşip bütün gücüm Harry'e kaydığında insandan daha zayıf ve güçsüz bir hala gelmiştim. Gücümü tekrar almam imkansızdı ama bugün ilk kez farkına vardığım yeteneğim zehirli öpücükle Harry'i öptüğümde bir şeyler değişmişti. Ay'a baktığım da içimdeki gücü daha çok hissetim. Kollarım dayanılmaz bir acıyla dolmuştu.Kollarımda melez bir vampir olduğum zamanki dövmeler tekrar çıkmaya başlamışlardı.
Şaşkınlıkla kollarıma bakarken tırnaklarım ve dişlerimde ağrımaya başlamıştı. Dişlerimin uzayıp sivrileştiğini hissedebiliyordum. Tırnaklarımda uzamışlardı ve parlak bir görünüme ulaşmışlardı. Çok uzakta olmayan su birikintisine emekleyerek gidip yansımama baktım. Suyun içinden bir çift parlak kırmızı gözün bana baktıklarını gördüm. Değişmiştim. Tekrar vampir olmuştum.

Eskisinden çok daha güçlü hissediyordum. Kollarımdaki dövmeler eskisi gibiydi ama renklerinde bir farklılık vardı. Hiç bir renk sürekli olarak sabit durmuyordu. Mavi,kırmızı,yeşil,gümüş,altın rengi gibi bir sürü renk belirginleşip yerini başka renklere bırakıyorlardı. Renkler göz alıcı bir şekilde parlaklardı. Kollarımdaki damarların belirginleşip içinden akan kanın etkisiyle kıpraştıklarını görebiliyordum. Daha önce böyle bir şeye tanık olmamıştım. Kafamda fısıltı şeklinde bir sürü sesin konuştuklarını ve konuşan kişilerin seslerin yüzleri aklımda teker teker canlanıyordu. Beynimin bir örümcek ağı gibi genişleyip başka kişilere ulaştığını hissediyordum. Her farklı sesin sahibi aklıma geldikçe ağ daha da genişliyordu. En sonunda ağın genişlemesi durdu. Fısıltıların arasından nazik bir ses daha belirgin olmaya başladı.
Adımı sesleniyordu. Çok geçmeden sesin Zac'e ait olduğunu anladım. Dikkatimi sese verdiğimde ses tamamen netleşti ve kelimeler anlamlı cümlelere dönüştüler.

"Elena? Beni duyabiliyor musun?"
Bu inanılmazdı. Bir an kafamı yediğimi sandım. Ses o kadar gerçekçiydi ki. Gözlerimi delice etrafta dolaştırdım. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. İçimde inanılmaz bir güç akımı dolaşıyordu. Zac'in sesi kulağımdan gitmiyordu.

"Elena? Bağ tamamlandı."

Bağ mı? Ne bağı? Diye düşünürken yerimden kalktım. Kafamda dayanılmaz bir ağrı başgöstermişti. Sanki çekiçle kafama vuruyorlardı. Kafamı patlatmak istercesine ellerimin arasına alıp tutmaya başladım. Ensemdeki hangi aileden olduğumu belli eden dövmede ağrımaya başlamıştı. Acıya dayanamayan bilincim gözlerimi karanlığa gömmüştü.
Bir anda kafamdaki bütün sesler sustu. Seslerin yerine gözlerimi bulunduğum ortamdan koparan bir görüntü geldi.
Bu görüntü o kadar hızlı bir şekilde belirip yok olmuştu ki ne olduğunu şaşırmıştım. Bir kadının yüzü ve bana şaşkın ipeksi bir sesle Alexiah değişiydi.

Gözlerimi kırpıştırıp bulunduğum ormanlık alana geri döndüm. Ortalıkta kimse yoktu. Kadının sesi kulaklarım da yankılanıyordu. Bu ses ve yüz bana çok tanıdıktı.

Anılarım aklıma gelmeye başlamışlardı. Dylan'nın bana benim dayım olduğunu söylediği ve ensemdeki döğmeye dokunarak geçmişte gerçekte ne yaşadığımızı gösterdiği anı.
Bana gerçek annemin kim olduğunu ve onu kaçıranın bana yıllardır kendisini babam olarak tanıtan amcam olduğunu göstermişti. Babamı öldüren amcam...

Gözlerim yaşarırken anlık görüntünün hayatımda hiç görmediğim annem olduğunu anladım. Şaşkınlığım artarken kelimeler kafamda dolanıyorlardı. Bağ, bağ tamamlandı...

Zac'in söylediği şey ne olabilirdi? Bütün düşüncelerim birbirine girmişti. Eğer Zac benle iletişime geçebiliyorsa aynısı ben de anneme yapmış olabilir miydim? Gerçekten iletişime geçebilmiş miydim?

Ormanda adımı bağıran sesler düşüncelerimi darmadağın edince endişeli bir şekilde etrafıma baktım. Beni bulmamalıydılar. Harry'nin hayatından çıkacağıma söz vermiştim kendime . Eğer Harry şuan onlarla birlikte beni arıyorsa beni görünce bu hiç iyi olmayabilirdi. Ona ailesini aslında onun öldürdüğünü göstermediğim için pişman değildim. Benden nefret etmesi kendinden nefret etmesinden daha iyiydi. Acele edip onların seslerinin geldiği yönün tersine doğru koşmaya başladım. Etrafıma bakmadan hızlıca koşuyordum. Seslerden uzaklaştığımı düşünürken sert bir şeye toslayınca geriye doğru sendeledim. Neye çarptığıma baktığım da gecenin karanlığında bile parlayan yeşil gözleri görmem bir olmuştu. Şaşkınlıktan olduğum yerde kalırken kalp atışlarım kulaklarımda atıyordu. O bana bir adım atıp yaklaşırken ben bir adım gerilemiştim. Şaşkınlığımın iyice artmasını sağlayan şey Harry'nin gözlerindeki eski nefret ve öfkenin gitmiş olmasıydı. Şimdi gözlerinde anlam veremediğim bir hüzün vardı. Sessizlik artarken beklemediğim bir anda kollarını açıp etrafıma sarmıştı. Ben saldıracağını sanmıştım ama o bana sarılmıştı. Şaşkınlıktan olduğum yerde kalırken o beni hiç bırakmak istemiyormuş gibi göğsüne bastırıyordu.
-Elena...
Güzel sesi kulaklarıma dolarken gözlerim yaşarmaya başlamıştı bile. Beynim bir türlü anlam veremiyordu. Benden nefret etmesi gerekmez miydi? Kafamda yeni yeni sorular oluşurken kollarımı sıkıca ona dolayıp kokusunu içime çekmiştim.

-Niye? Niye bunu yaptın Elena?

Şaşkınlıktan zor bir şekilde konuşmaya çalıştım.
-Ben.... Ben...
-Kendimden nefret etmemi istemedin. Diye tamamlanmıştı.

Konuşamamıştım ama yine kendimi zorlayarak
-Nasıl öğrendin? Dedim.
-O kadın anılarımı silse bile gerçek anılarım aradabir aklıma gelmeye devam ediyordu. Senin ailemi öldürdüğünü sanıyordum ama bir türlü seni öldüremiyordum. Kafam çok karışıktı. O kadının dediği şeyleri yapıp duruyordum. Bugün o kadın seni öldürecekken bir şey onu engellememi sağlamıştı. Silinmemiş, gözden kaçırılmış bir anı. Senin gülen yüzünün görüntüsü aklıma gelmişti. Nasıl oldu bilmiyorum ama aklımın karanlık bir köşesinden çıkıp gözlerimin önüne gelmişti. O an kafamdaki bulanıktan az da olsa kurtulmuş ve o kadın seni öldürmeden onu öldürmüştüm. İşte o yüzden bugün senden anılarımı geri getirmeni istedim. Çünkü anılarımın doğruluğundan emin değildim. Getirdin ama bir anı hariç.

-Harry ben....

-Şşşhht. Sadece bir daha beni bırakma tamam mı? Dedi.

Evet sevgili okuyucularım uzun bir aradan sonra nihayet yeni bölümle karşınızdayım. İyi okumalar. Yorum ve vote atmayı unutmayın. :)

Who Am I?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin