ELENANIN ANLATIMINDAN
Uyandığımda kendimi soğuk bir zeminde yatarken buldum. Bakışlarımı üzerinde yattığım sert zeminden ayırıp etrafa bakmaya başladım. Yerleri pislikten siyahlaşmış, devrilmiş çöp kutusunun içindeki her şeyin etrafa saçılmış, dar bir sokaktaydım. Titrek ayaklarımı kendime çekerek yattığım yerde doğrulup ayağı kalktım. Kazağım ve pantolonum savaştan çıkmışım gibi yırtıklarla doluydu. Kazağımın sol kolu omzuma kadar yırtılmıştı. Sol kolumda küçük bir kızarıklık vardı.
Belkide kanımı alıp sonrada insan olduğumu öğrenip beni serbest bırakmışlardı. Ayaklarımı harekete geçirerek dar sokaktan çıkmaya çalıştım. Etraf sessizdi. Dar sokaktan çıktıktan sonra daha geniş bir sokağa geldim. Bu sokak ürkütücü bir görünüme sahipti. Köşelerde oturan, konuşan ve içgi içen adamlar vardı. Hepside bana garip bir şekilde bakıyorlardı.
İçimdeki korkunun büyümesiyle ayaklarımı hızlandırdım ve koşarak oradan uzaklaşmaya çalıştım ama kendimi halsiz ve kötü hissettiğim için istediğim hızda koşamıyordum. Ayağım yerde göremediğim bir cisme takıldı ve yere kapaklandım. Arkamdan ayak sesleri geliyordu. Kalbim göğüs kafesimden çıkacak gibi atıyordu. Tam yerden kalkmıştım ki ayağımdan biri tuttu ve tekrar yere düştüm. Sırtüstü yatıp beni düşüren adama yönelmiştim ve bütün gücümle adama vuruyordum. Adam ellerini sağ ve soluma yerleştirmişti. Yüzü yüzüme beş santim kadar uzaktaydı ve ağzından pis bir içki kokusu geliyordu. Adamı yumruklamaya çalıştım ama bileklerimi büyük elleri arasına alıp vurmamı engelledi ve boğuk sesiyle pis nefesini yüzüme vererek
-Gece senin gibi fıstıkların dolaşması tehlikeli değil mi tatlım? Dedi.
Adam yüzünü yüzüme yaklaştırmaya başlayınca yüzüne tükürdüm ve bağırmaya başladım.
-İmdat! Yardım edin lütfen!
Sesim soğuk ve ıssız sokakta yankılanıyordu. Tepinmeye çalıştım. Gözlerimdeki yaşlar yerlerinde duramayıp gözlerimden firar etmeye başlamıştı.
Adamın eli kalçama değdiğinde çığlık atmamla adamın üstümden sertçe çekilmesi bir oldu. Adam üstümden alınınca kafamı hızla kaldırdım. Adamı, uzun boylu arkası bana dönük başka bir adam dövüyordu. Adama tekmelerini savururken çıkan iğrenç ses yüzünden yüzümü buruşturdum. Uzun boylu adam, yerdeki adamı dövmeyi bırakıp bana döndü ama yüzünü göremiyordum. Sadece gözlerinden çıkan kırmızı ışığı görebiliyordum. Bir vampir miydi? Yerde sürünerek geriye doğru gitmeye başladım. Titrek sesimle
-T..teşekkür ed...erim. Diyebilmiştim.
Adam hala bana doğru bakmaya devam ediyordu. Yerimden doğrulup arkamdaki devam eden sokak boyunca koştum. Karanlık sokakta bir yerlere çarpabilirdim ama umrumda değildi. Buradan bir an önce çıkmam gerekiyordu. Sonunda daha güvenilir işlek bir caddeye gelmiştim. Etraftaki insanların gülüşen ve konuşan seslerini duyunca içime gelen rahatlamayla üzerinde rengarenk ışıklarla süslenmiş dükkanlar olan geniş kaldırıma çıktım. Bir yandan da daha demin ki olan olayın etkisini üzerimden atmaya çalışıyordum. Şuan yapmam gereken buradan kurtulmaktı. Telefonum yanımda olmadığı için küçük şirin bir şekerci dükkanına girdim. İçeride yaşlı tatlı bir bayan oturmuş gazete okuyordu. Beni farkedince kafasını kaldırdı ve gözlüklerinin arasından bana yine kendisi gibi tatlı bir gülümsemeyle bakarak
-Evet tatlım sana nasıl yardım edebilirim?
Gözleri yırtıklarla dolu üstüme ve pantolonuma kayınca hayretle sonuna kadar açıldı.
Daha ben konuşamadan
-Aaa sana ne oldu böyle? Dedi.
Tam sandalyesinden kalkmaya niyetlenince sağ elimi havaya kaldırıp kalkmasına engel olarak
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who Am I?
VampireKaderime karşı gelemezken hayalin ne önemi var ki ? Benim kaderim tek bir duygudan ibaret . O da acı. Bütün sevdiklerimi kaybettim. Duygularım tek tek benden silinirken kimse yoktu yanımda hiç kimse . Duygusuz bir canavara dönüşmeye yüz tutmuştum.Ta...