"Bende öyle sanmıştım." -32

304 26 12
                                    

Gözümü kırpmadan elimdeki bardağa bakıyordum. Kendime düşünmeyi yasaklamıştım. Çünkü ne zaman düşünmeye başlasam kafam karışıyor ve yersiz korkuların beni ele geçirmesine izin veriyordum. Yaklaşık bir saatten beri aynı koltukta oturmuş elimdeki bardağa bakıyordum. Dylan ve Zayn bir işlerinin olduğunu söyleyip gitmiştiler. Serena da bana sağlığımı kaybetmemem için hazırladıkları karşımdan vermişti ama ben içmemiş ve elimde tutarak bir saat boyunca koltukta oturmuştum. Serena yanımda ki koltuğa oturmuş beni bir saat boyunca konuşturmaya çalışmıştı.

- Elena o karışımı içmen lazım. Yoksa yine hastalanacaksın.

Yaklaşık bir saatten beri aynı cümleyi söyleyip duruyordu.

Karışımı yaklaşık iki günden beri içmemiştim. Harry'nin kanını içtikten sonra eski sağlığıma kavuşmuş ve iyileşmiştim. O günden sonra o karşımı hiç içmememe rağmen kilomu ve sağlığımı kaybetmemiştim. Gayet iyi ve güçlü hissediyordum.

Serena bir kez daha cevap vermediğimi görünce nefesini dışarı verip pes eder gibi ellerini havaya kaldırdı ve koltuğa iyice yayılıp gözlerini kapattı. Mırıldanarak

- Ben biraz kestiricem. Gerçi uykuya ihtiyacım yok ama senin yüzünden canım sıkıldı ve yapacak bir şey yok. Dedi.

Pozisyonumu bozmadan ellerimde sıkıca tuttuğum bardağa bakmaya devam ettim.

Nefes alış verişlerim birden hızlanmaya yüzümde ter damlacıkları oluşmaya başlamıştı. Yüzüme sert bir rüzgar vuruyor, ayaklarım çimlere değiyordu. Neler olduğunu anlayamıyordum. Ben hala aynı oda da oturmuş elimdeki karışımın bulunduğu bardağa bakıyordum ama ne bardağı hissediyordum ne de oturduğum koltuğu. Hissettiklerim başka bir mekana aitti. Göz kapaklarım istemsizce titreyerek kapandı. Her hangi bir görüntü yoktu. Göz kapaklarımın kapanmasından dolayı oluşan karanlıktan başka hiç bir şey yoktu ama aynı hisleri hissedip duruyordum. Sanki gözlerimi kapatıp koşuyormuşum gibi. Gözlerimi açmaya çalıştım ama sanki biri uhuyla yapıştırmış gibi açılmıyordu. Sakin olmaya çalışıyordum ama içimdeki korku gitgide büyüyordu. Her taraftan kulaklarıma anlaşılmayan fısıltılar gelmeye başladı. Bütün fısıltıların farklı farklı kişilerden geliyormuş gibi olmasına rağmen fısıltılar bana doğru yaklaştıkça birbirlerine benzemeye ve kalınlaşmaya başladılar. Fısıltılar onun boğuk ve tehlikeli sesine dönüştüğünde ne dedikleri anlaşılmaya başlamıştı. O ismimi defalarca kulaklarıma fısıldıyordu. Her yerden onun ağzından ismimi duyuyordum.

"Elena Elena Elena ....."

Birden ayaklarım yerden kesilip boşluktan düşüyormuş gibi içimde derin bir boşluk oluştu.

Gözlerim açılırken aynı anda bir kırılma sesi duymuştum. Sanki uzun süredir nefes alamıyormuş gibi derin bir nefes alıp ciğerlerime dolmasına izin verdim. Gözlerim yolunu şaşırmışcasına odağını bulamıyordu. Her yer bulanıktı. Deliler gibi hızlıca etrafa bakıyordum. Kulaklarımda ki uğultu o kadar çoktu ki hiç bir şey duyamıyordum. Gözlerimde ki bulanıklık dağıldı ve yerini bana endişeyle bakan üç kişiye bıraktı. Uğultu azalıp küçük bir çınlamaya dönüşmüştü. Kulaklarıma aniden yükselen bir ses dolunca kulaklarımı kapamak istedim. Dylan'ın sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki sanki megafonla kulağımın dibinde bağırıyordu. Ellerim kulaklarıma giderken avuçlarımdan aşağı akmakta olan kırmızı sıcak sıvıyı yeni farketmiştim. Birden ellerimi kulaklarıma götürmekten vazgeçip anlamayan gözlerle birsürü cam kırığının batmış olduğu kanlı ellerime baktım. Bardak ellerimin arasında kırılıp parçalara ayrılmıştı. Üstüm başım kan ve bardaktaki karışıma bulanmıştı. Trastan çıkmış gibi gözlerimi ellerimden uzaklaştırıp bana seslenen Dylana çevirdim ve bir süre öylece boş boş ona baktım.

Who Am I?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin