MUMTİMEDYADA GELECEK BÖLÜMLERDEN BİR SÖZ VAR.
●
Koşmuştum.
Ciğerlerim patlayana kadar, nefesim kesilene kadar ve ayaklarım artık adım atamayacak hale gelene kadar koşmuştum. Çok fazla şey düşünmüştüm. Ne olacaktı bundan sonra? Ne yapacaktım? Bir umudum vardı ellerimde, o da kül olup kalbimin parçalarıyla birlikte kaybolmuştu. Koşmuştum ve sonuç olarak şuan Deniz'in evinin önündeydim. Eslem'in yanına gitmeye yüzüm yoktu. Doğum günüm için gecenin bir yarısı beni aramıştı ve sonradan telefonumu açtığımda onlarca mesaj attığını görmüştüm. Kapıyı birkaç kez çaldım ve beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra kapı açıldı. Deniz uykulu ve yarı açık gözlerle oldukça komik görünüyordu. Bir adım attım ve içeriye girip Deniz'e sarıldım. Anında bana karşılık verdi."Kim üzmüş benim bücürümü?"
Ben kurduğu cümle ile ağlamaya başlayınca bana daha sıkı sarıldı.
"Ağla diye söylemedim bücür. Ağlama."
Benden ayrıldı ve elleriyle gözyaşlarımı sildi.
"Gölcük, kalbim çok acıyor."
Elimi tam kalbimin üzerine koydum.
"Çok acıttılar kalbimi. Paramparça ettikleri yetmiyormuş gibi birde umudumu yıktılar."
Elini çeneme koydu ve yerde olan suratımı kendisine bakabileceğim şekilde yukarıya kaldırdı.
"Kimse yıkamaz senin umudunu. Sen Gazel Sönmez'sin. Şu kısacık zamanda tanıdım ben seni. Tüm dünya yıkılsa, sen yıkılmazsın. Tüm dünyanın umutları yerle bir olsa, sende hala ufacıkta olsa bir umut tanesi olur. Şimdi göz yaşlarını sil. Yorgun görünüyorsun. Uyumalısın."
Beni anlaması ve açıklama yapmamı istememesi işime gelmişti. Sözleri o kadar içime işlemişti ki ona daha bir fazla bağlandığımı hissetmiştim. Ben ne kadar kanepede yatacağımı söylesem de Deniz kendi yatağının çarşaflarını değiştirmişti ve beni kendi yatağına göndermişti. Kendisi ise kanepede yatacaktı. Ne kadar bu durumdan rahatsız olsam da, biliyordum ki Deniz kararından vazgeçmeyecekti. Bana verdiği pijama altını ve t-shirti giydim. Temiz olduklarını kokularından anlayabiliyordum. Yorgun olan bedenimi, hafif bir yumuşatıcı kokan yatağa bıraktım ve düşünmeye bile fırsat bulamadan uyku bedenimi esir aldı.
●
Gözlerime dolan ışıkla huysuzlanarak gözlerimi açtım. Dün olanlar hayal gibi geliyordu. Sahi hayal olabilir miydi? Etrafımı taradım. Şuan Deniz'in odansında olmam, yaşananların hayal olmadığının bir kanıtıydı. Yavaş ve temkinli haraketlerle yataktan kalktım. Ölü gibiydim. Aynadan gördüğüm yansımam ölü gibi olduğumu bana kanıtlarcasına bakarken moralim bir hayli bozuldu. Gözlerim şişmişti. Yaptığım hafif makyaj akmıştı. Gözlerimin altı simsiyahtı. Saçlarım kuş yuvalarıyla yarışacak derecedeydi. İşin kötü yanı böyle gözükmemin zerre umrumda olmamasıydı. Şuan ne duş almaya ne de düzgün bir şeyler giymeye mecalim vardı. Paçaları yerlerde sürünen pijamaya kötü bir bakış attım ve belimden düşmüş pijamayı yukarıya çektim. Yavaş adımlarla odadan çıktım ve salona doğru ilerledim. Salonda televizyon izleyen Deniz'e kısa bir bakış attım ve yanına oturdum.
"Günaydın bücürcük."
Bana döndü ve geri televizyona döndü. Sonra birden bana geri dönünce gözlerimi devirdim.
"Bücürcüğüme ne yaptın söyle hemen?"
Sahte gülme efekti yaptım ve ikinci kez gözlerimi devirdim.
"Yine komiklik günündesin Gölcük."
Hafif ama sahte olmayan bir şekilde güldü.
"Sana bundan sonra bücür yerine cadı demeliyim."
![](https://img.wattpad.com/cover/66364794-288-k475606.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNI NAKARAT
JugendliteraturO, güzel seven kızın, güzel sevdiği adamdı. Lakin, kızın güzel sevmesinin bir nedeni vardı; Zira güzel bir adamı, kötü sevmek olmazdı. ● "AYNI NAKARAT" ADLI İLK VE TEK WATTPAD KİTABIDIR.