28

1.6K 95 48
                                    

Nasıl böyle olmuştu her şey? Bir cümle düşünün, sadece tek bir cümle nasıl bitirebilirdi her şeyi? Kurmak için destan yazdığın güveni yıkmak için tek bir cümlenin yeterli olması fazla can yakıcıydı. O cümle beni en acı şekilde yıkmıştı. Enkazımın altında kalan ise yine sadece ben olmuştum. Yıkık dökük, harabe bir evden farkım yoktu şuan. Motorda hızla ilerlerken rüzgarın saçlarımı savurmasını hissetmek bir nebze de olsa iyi hissettiriyordu. Ellerimi aynı anda açıp kendimi boşluğa bırakmak dahi istiyordum ama bir daha Barlas'ı göremeyecek olmak bu fikri hemen aklımdan siliyordu. Eren motoru bir sokakta durdurdu ve aşağıya indi.

"Nereye bırakayım seni? Kötü görünüyorsun. Evine bırakayım mı dinlen biraz?"

Kafamı iki yana salladım ve eve gitmek istemediğimi belirttim. Son güç çıkan titrek sesimle konuştum.

"Alp bir partiden bahsetmişti. Oraya götür beni. Kafa dağıtmaya ihtiyacım var."

Şuan oraya gidip yüksek sesli müzikle içimdeki çığlıkları bastırmak istiyordum. Herkes eğlenirken eğleniyormuş gibi yapıp hıçkırarak ağlamak istiyordum. Eve gidersem Barlas'da oraya gelirdi ve onu görmeye mecalim yoktu. Beni çok kırmıştı ama biliyordum, panzehrim yine ondaydı.

"Gazel iyi değilsin. Eve gitmen gerek."

"Tamam öyleyse. Ben de kendim giderim."

Ben de motordan indim ve bilmediğim bir yöne doğru hızla ilermeye başladım. Şuan nerede olduğumuz hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Eren motora geri bindiğinde hayal kırıklığına uğramıştım. Peşimden gelip beni partiye götürmesini bekliyordum. Şimdi ise hiç bilmediğim bir sokakta ve semtte boş boş ilerliyordum. Az sonra Eren yanımda durdu ve bana döndü.

"Atla inatçı keçi." 

Eren'e bakıp zorla güldüm ve motora atladım. En azından bu saatte bilmediğim bir sokakta yanlız kalmayacaktım. Eren deri ceketini çıkardı ve arkasını dönerek bana giydirdi.

"Rüzgâr esmeye başladı. Üşüteceksin."

Gerçekten de hava çok soğuktu. Bir de motorda olmamız işi daha da zorlaştırıyordu. Eren'e gülümsedim ve deri cekete daha da sarılarak kısık sesli bir teşekkür ettim. Eren iyi birisiydi. Eslem'in hak etmeyeceği kadar iyiydi. Keşke diye düşündüm. Keşke onu daha önce tanısaydım.

Kısa bir yolculuğun ardından iki katlı ve oldukça lüks bir evin önünde durduk. Hatta bu eve ev demek hakaret olurdu. Daha çok saraya benziyordu. Her yer lüks arabalarla doluydu. Şarkının sesi buradan bile oldukça net duyuluyordu. Eren motorunu bir yere bıraktı ve elimden tutarak beni motordan indirdi. Beraber parti evine girdiğimizde yüksek sesli müzikten kulaklarımın patlayacağını sanmıştım bir an. Bir süre etrafıma baktıktan sonra doğum günü kızı olan Dilan'ın yanına gittim. Dilan iyi kızdı. Çok fazla zengindi ama burnu havada kızlardan olmamıştı asla.

"İyi ki doğdun Dilan. Üzgünüm apar topar geldim, hediye alamadım."

Elimi sıktı ve bana gülümsedi.

"Sorun değil güzellik. Ama biraz değişik geldin gözüme."

Zaten bacaklarımda sıradan bir kot, üzerimde ise normal bir t-shirt vardı. Moralimin bozuk olduğunu da asık suratımdan belli ediyordum. Hoş zaten ben belli etmesem de gözlerimin şişkinliği belli ederdi saatlerce ağladığımı

"Berbat görünüyorum değil mi?

Bir süre beni incelemesi beni utandırsa da bir şey demedim.

"Ne yalan söyleleyim biraz öyle. Ama ben bunun bir çaresini bulurum."

Beni kolumdan çekiştirerek bir odaya soktuğunda nasıl bir çözüm bulacağını çok merak etmeye başlamıştım. Aslında böyle bir şeye gerek yoktu ama Dilan oldukça hevesli görünüyordu. Hevesini kırmak istememiştim. Beni bir makyaj masasına oturttuğunda Dilan'a döndüm.

AYNI NAKARAT Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin